Geride bıraktığımız hafta Balkanlarda; Batı Trakya, Üsküp, Priştine, Podgoritsa ve Sofya’da, ülkemizi de yakından ilgilendiren birçok önemli gelişmenin yaşandığına şahit olduğumuz bir haftaydı. Bunları tek tek incelemek ve doğru analiz edebilmek ülkemizin Balkan politikasının gelişimini de önemli ölçüde ilgilendiriyor. İlk olarak Yunanistan’dan Batı Trakya’dan başlayalım.
Yunanistan – Batı Trakya
Yunanistan Parlamentosunun Batı Trakya Kararı
9 Ocak’ta Yunan parlamentosunda Batı Trakya Müslüman Türk azınlıkla ilgili miras, evlenme ve boşanma gibi konularda İslami kuralların yanı sıra Yunanistan Medeni Kanunu’nun da geçerli olacağına dair bir yasal düzenleme kabul edildi. Konuyu bilmeyenler için Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık Yunan hukukuna entegre ediliyor gibi anlaşılacak bu düzenleme aslında bir tuzağı ifade ediyor.
Gerçek şu ki Yunan parlamentosunun aldığı bu kararla Azınlığa uluslararası anlaşmalarla kazandırılan “özel hukuk” kısıtlanmış ve statüsüne de darbe vurulmuştur. Azınlığın hukuki özerkliği de zedelenmiştir. Düzenleme Batı Trakya’da medeni kanunu ilgilendiren miras, evlenme ve boşanma gibi konularda davanın tüm taraflarının kabul etmesi halinde İslam Hukuku’nun yani şer-i hukukun, aksi halde ise Yunanistan Medeni Kanununu uygulanması koşulunu getiriyor. Bu düzenleme Batı Trakya toplumunun İslami yapısına da zarar vermeyi amaçlıyor.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Gümülcine seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif “kaybeden yine azınlık oldu” derken, Radikal Sol İttifak Partisi (SYRİZA) İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek ise söz konusu yasal düzenlemeyi azınlık için bir kazanım olarak görüyor. Bu görüş farklılıkları bizlerde şaşkınlık uyandırıyor. Batı Trakya’daki soydaşlarımızı temsil eden siyasilerin de halkın endişesini anlaması gerekir. Nitekim Dışişleri Bakanlığımızda bu karara ilişkin açıklama yayınlayarak “Yunanistan’ın azınlık üzerindeki özellikle seçilmiş müftülere yönelik yaptığı baskının” sona erdirilmesinin beklendiği uyarısını yapmıştır.
7 Ocak Dr. Sadık Ahmet’in Doğum Günü
7 Ocak günü geçmişte Batı Trakya davasının önde gelen liderlerinden rahmetli Dr. Sadık Ahmet’in doğum yıl dönümüydü. Yaşasaydı 71 yaşında olacak olan Sn. Ahmet, doğduğu Gümülcine’de 1995’in 24 Temmuz günü trafik kazasıyla da hayatını kaybetti. Lozan Barış Anlaşmasının yıldönümünde ve şüpheli bir kazayla vefat etmesi, ölümü hakkında hep bir soru işareti bırakmıştır. Hayatının son gününe kadar durmadan Batı Trakya’daki soydaşlarımızın davası ile ilgilenen Sn. Ahmet geride 1991’de kurduğu Yunanistan’daki Türklerin tek partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB), birçok STK ve iki de evlat bıraktı.
İki evlattan biri olan Levent Sadık Ahmet ise Batı Trakya Türklerinin ekonomik kalkınmasıyla uğraşıyor. Aynı Levent Sadık Ahmet, 11 Ocak Perşembe günü de Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) Yunanistan İş Konseyi Başkanlığına seçildi. Levent Sadık Ahmet’i bu başarısından ötürü kutlarken, babası Sn. Sadık Ahmeti’i ise rahmetle anıyorum.
Makedonya – Üsküp
FETÖ Tabelası Kaldırıldı
Makedonya’nın başkenti Üsküp’te FETÖ aleyhine önemli bir gelişme yaşandı ve şehir meydanında tarihi Taşköprü’ye de yakın bir konumda bulunan FETÖ’ye ait Yahya Kemal Kolejleri’nin bir tabelası yetkililer tarafından kaldırıldı. Bunu sadece bir tabela olarak da görmemek gerekir. Makedonya, Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesinde oldukça önemli bir ülke konumundadır. Bu bile başarıdır. Bundan ötürü atandığı ilk günden beri örgütle mücadele Üsküp Büyükelçimiz Sn. Tülin Erkal Kara hanımefendi ve nezdinde tüm dış misyonlarımızı tebrik ediyor, onlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Arnavutça Resmi Dil Oldu
Makedonya çok etnik yapılı bir ülke olup, Makedon, Arnavut ve Türklerin toplumsal, kültürel ve siyasal olarak bir arada yaşamaya çalıştıkları bir devlettir. Ülkenin çoğunluğu Makedonlardan oluşmakla birlikte Arnavutlar ve Türkler de azınlıklar içinde önde gelmektedir. Türkler siyasi temsilden, eğitim ve istihdama kadar birçok alanda önemli sorunlar yaşamaktayken, Arnavutlar ise Ohri Çerçeve Anlaşması’nda önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Bu kazanımlardan biri de geçtiğimiz günlerde yaşandı.
Makedonya parlamentosunda yapılan oylamada Makedoncanın yanında Arnavutçanın da resmi dil olarak kullanımına imkân veren “Dillerin Kullanımı Yasası” kabul edildi. Muhalefetteki Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov’un da partisi olan VMRO-DPMNE milletvekillerinin katılmadığı oturumda yasa, hükümette bulunan Başbakan Zoran Zaev’in partisi SDSM ve koalisyonda çoğunluğu elinde bulunduran BDİ’nin de destekleriyle geçti. Arnavutça’yı ülkedeki nüfusun %20’den fazlasının konuştuğu tahmin edilirken, karar ülkedeki Arnavutların yanı sıra Kosova ve Arnavutluk’ta yaşayan Arnavutları da oldukça mutlu etti.
Bizlerde Balkanlarda yaşayan başta Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar olmak üzere tüm dindaş ve soydaşlarımızın kazanımlardan sevinç duyuyoruz. Makedonya’daki Arnavutların yanı sıra Türklerinde benzer hakları elde etmesi, tüm etnik gruplara eşit davranılması ise tek dileğimiz. Görünen o ki hükümetteki SDSM, Batı ile ilişkilerine büyük önem verirken ülkedeki azınlıkları da yanına alarak hükümetini de güçlendirmeyi hedefliyor.
SDSM, Türk Demokratik Partisi (TDP) İle Koalisyon Görüşmeleri Yapıyor
SDSM Arnavut açılımının yanı sıra hükümetini güçlendirmek için Türklere de bir açılım yaptı ve ülkedeki Türklerin üç partisinden biri olan TDP ile koalisyon görüşmeleri sürdürüyor. Diğer Türk partisinden biri olan Türk Hareket Partisi (THP) de SDSM hükümetine destek veriyor. TDP’nin de SDSM’in bu teklifine sıcak baktığı biliniyor. Ülkede VMRO-DPMNE siyasi güç kaybederken SDSM hem ulusal seçimlerden hem de yerel seçimlerden galibiyetle çıktı. SDSM gün geçtikçe güç kazanırken TDP de bu fırsattan yararlanmak istiyor.
Aynı TDP son yerel seçimlerde de SDSM koalisyonunda yer alan, FETÖ’yle yakınlığı bilinen BDİ ve adaylarıyla ittifak kurmuş ve kaybetmişti. TDP’nin SDSM koalisyonuna katılması ne kazandırır bilinmez ama THP ile güç yarışına girmeleri ülkedeki soydaşlarımıza bir şey kazandırmayacağı oldukça açıktır. Umarım iki parti de bu anlayış çerçevesinde siyaset ederler.
Kosova – Priştine
ABD Kosova Başbakanına Vize Vermedi
Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj ABD’ye bir seyahat düzenlemek isterken, bu istek karşısında ABD Haradinaj’a vize vermedi. Kosova’da yer altı ve yer üstündeki birçok kaynağı “sözde bazı yatırımlarla” işleyen ABD’nin bu tavrı nasıl yorumlanır bilinmez ama ABD Başkanı Donald Trump’ın Haradinaj’a yılsonu kutlamaları için tebrik gönderdiği de biliniyor. Haradinaj ise bu tebriğe “Kosova Hükümeti ve halkı her zaman ABD ile olacak” şeklinde cevap verdi.
-Kosova Başbakanı’na Arnavutluk Pasaportu Verildi
Balkanlarda bilindiği üzere Arnavutluk ve Kosova birbirlerini iki kardeş ülke olarak görmektedir. İki ülke toplumunun da çoğunluğu Arnavut olup, kültürel, siyasi ve ekonomik olarak ortak bir politika gütmektedirler. Bunun bir örneği de Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj’a Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta’nın kararıyla vatandaşlık ve Arnavutluk pasaportu verilmesidir. Avrupa Birliği’nin Arnavutluk vatandaşlarına vize uygulamadığı dikkate alınırsa, Kosova’lı Arnavutlar için Arnavutluk pasaportunun önemi de anlaşılabilir.
Karadağ – Podgoritsa
Balkanların belki de gündemi en az takip edilen ülkesidir Karadağ. Karadağ’da yapılan son kamuoyu araştırmasına göre halkın yüzde 62’sinin Avrupa Birliği üyeliğini desteklediği ortaya çıktı. Bilindiği üzere Karadağ, 2006 yılında Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını kazandı.
2008’de AB üyeliği için başvuru yaptı, 2010’da aday ülke statüsü kazandı ve 2012 yılında da katılım müzakerelerine resmen başladı. Şu ana kadar 33 faslın 30’unu da açtı ve AB üyeliğine en yakın ülke konumunda. Karadağ’ın da yakın dönemde AB üyesi olması bekleniyor. Balkanlarda bir ülke daha AB şemsiyesi altına girecek gibi görünüyor.
Bulgaristan – Sofya
Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı Başladı
Bulgaristan’ın 2018 yılının ilk yarısında yürüteceği Avrupa Birliği Konseyi dönem başkanlığı resmen başladı. Törende konuşan Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani, Batı Balkanlar’ın da AB’ye entegrasyonu büyük bir önem taşımaktadır diyerek “Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Kosova” gibi devletlerin tümünün AB üyesi olması gerektiğini işaret etti. Bu durum AB’nin güneye doğru genişlemeyi halen hedeflediği sonucunu çıkarıyor.
Bulgaristan’ın dönem başkanlığında hem Makedonya ile AB arasında hem de Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde aracı rol oynaması bekleniyor. İstanbul’da 7 yıl aradan sonra açılan Bulgar kilisesi Türkiye’nin Bulgaristan ile ilişkilerine önemsediğinin bir diğer göstergesi olarak okunabilir ancak daha da önemlisi Rusya’nın Türk Akımı Projesinin hem Türkiye’den hem Bulgaristan’dan geçeceğidir. Bu proje Türk-Bulgar ilişkilerine olumlu katkı sunabileceği gibi, Bulgaristan’ın Türkiye’nin AB üyeliği konusunda olumlu rol oynamasına da imkân verebilir.
Nitekim kilisenin açılış töreninde Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’da 2018’de Türkiye ile AB ilişkilerinin normalleştirilmesi için çaba harcayacaklarını söylemiştir. Yine Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanı Lilyana Pavlova’da “güçlü bir AB istiyorsak Türkiye şart” mesajı vermiştir. Bulgaristan Dışişleri Bakanı Ekaterina Zaharieva da kendi dönem başkanlıklarında AB üyeleriyle Türkiye arasında üst düzey bir toplantı yapılmasını hedeflediklerini vurgulamıştır. Gelecek dönemde Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin işte bu farkındalıklar üzerine inşa edilmesi gerekmektedir.
Analiz
SDSM Hükümetinde ve Zoran Zaev Başbakanlığında Makedonya hem AB ile hem de ABD ve NATO ile yakın ilişkisini daha da artıracaktır. Bulgaristan’ın AB’de yeni dönem başkanı olması ve Makedon Ortodoks Kilisesi ile Bulgar Ortodoks Kilisesinin ortak ilişkileri 2018’in ilk 6 ayında Makedonya ile AB ilişkilerinin daha sıklaşabileceğini ifade ediyor. Makedonya’nın AB’ye girmesi ülkedeki dindaşlarımız ve soydaşlarımız için kazanım gibi görünse de Türkiye-Makedonya ilişkilerini de büyük oranda sınırlandıracaktır. Türkiye’nin AB üyeliği 2018 için daha da büyük önem kazanmaktadır.
18-19 Ocak tarihlerinde NATO Genel Sekreti Jens Stoltenberg bir Üsküp ziyareti gerçekleştirecek ve Başbakan Zaev ile görüşecek. Şüphesiz ki en önemli gündem maddesi Makedonya’nın NATO üyeliği olacak. Ancak bunun için Makedonya’nın önce Yunanistan ile isim sorununu çözmesi gerekiyor. Bu noktada Üsküp yönetiminin bir süredir çalışmalar yaptığı da biliniyor. Bu sorunun yakın dönemde çözüleceği de tahmin ediliyor. Türkiye’nin Makedonya’nın NATO ve AB üyeliklerini öngörerek planlama yapması gerekiyor.
ABD, NATO ve AB; Balkanlarda Arnavut çoğunluk üzerinden hareket ediyor, Arnavutluk ve Kosova’yı kendi eksenine göre hareket etmeye zorluyor. Aynı şekilde Balkan ülkelerinde batı lehtarı gruplar üzerinden Makedonya örneğinde olduğu üzere ülkelere eksen tayin ediyor. Bugün Başkanlarda Rusya’dan daha çok ABD’nin oyun kurucu olduğu bilinen bir gerçek. AB de bu oyuna iştirak ediyor. Türkiye’nin oyun kurucu rolüne aday olduğunu söyleyelim ancak bu isteğini daha da kuvvetlendirmesi gerek.
ABD ve Rusya’nın yanı sıra Çin’de Orta Doğu ve Afrika açılımlarına ek olarak bir Balkan açılımı geliştiriyor. Haberlere göre Çin Makedonya’nın ek bütçe ihtiyacına karşılık olarak “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” kapsamında Makedonya’ya 500 milyon Euro vermeyi kabul ettiği söyleniyor. Ayrıca Çin başta Arnavutluk olmak üzere Batı Balkanlar’daki yatırımlara da büyük önem veriyor.
Türkiye’nin Balkanlarda gelişen bu durumlara karşı politikalarını revize etmesi gerekmiyor mu?
Genel geçer kültürel politikaların yanı sıra Türkiye hem dış misyonları ve kamu diplomasisi kuruluşlarıyla, hem de sivil toplum kuruluşları ve ekonomik iştirakleriyle Balkanlarda hem yumuşak hem de sert bir güç olarak yer alması artık kaçınılmaz. Balkanların ABD ve Avrupa kurumlarına entegresi, Rusya ve Çin’in bölgedeki hamleleri karşı konulamaz bir durumu ifade etmiyor. Tam aksine Türkiye’nin bu ülkelere oranla tarihsel olarak daha güçlü bir alt yapısı var. Sadece bölgesel bir aktörden oyun kurucu role geçmeyi istemesi gerekiyor. Bunun formülü de belli: Bütüncül Politika. Açıklamak da bir önümüzdeki yazıya…
Kaynak: Batı Trakya
HABERLER
4 gün önceHABERLER
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
12 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önce