“Biliyorum ki aşacağımız çok sarp ve çetin engeller vardır. Unutmayınız ki bizim neslimiz aşılmaz zannedilen yollarda yürüyerek gayesine varan bir millettir”.
Dr. Fazıl KÜÇÜK
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un adada yürütülmekte olan müzakere sürecine ilişkin son raporu konusunda başlamış olan tartışmalar yeni boyutlar kazanarak sürdürülüyor. Anılan raporu bir kuyruğundan yakalayanlar, yakaladıkları yerinden konuşuyorlar. 18 Kasım 2010 günkü görüşmeden sonra yapılan açıklamalarda olumlu bir hava estirildi. Şimdilerde bu iyimser havanın dağıldığını söylemek olasıdır. Raporda, Kıbrıs Türk tarafı denilerek tanımlama yanlış yapılıyor. Bu güne değin bu söylemi öne çıkaranların da affedilmez yanlışa imza attıklarını kaydetmek istiyoruz. Burada var olan dengesizliği sıklıkla vurguluyoruz. Türkler taraf olarak görülürken karşı unsur devlet olarak kabul edilmektedir. Böyle bir dengesizlikten sağlıklı bir çözümün çıkamayacağı artık ortalık yerlere çıkmıştır. Bir süredir Kuzey Irak denilerek yapılan yanlış, şimdilerde siyasi bir yapıya dönüşmek üzeredir. Bu nedenle Kıbrıs Türk tarafı söylemini öne çıkaranlar da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni adeta yok sayıyorlar. Bu söylemi öne çıkaranlar, uzun çabalarla kurulan devletlerinden de vazgeçer duruma düşmüş olacaklardır. Yaşamsal önemdeki bu hususun unutulmaması gerekmektedir. Bu tehlikeli yaklaşımdan en kısa sürede vazgeçilmesini gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.
Son olarak yayımlanan Ban Ki Moon’un raporunda müzakerelerin askıda kalabileceğine vurgu yapılmaktadır. Yaşayabilir bir uzlaşmanın sağlanabilmesi için yukarıda belirttiğimiz görüşmelerdeki dengesizliğin ortalık yerden kaldırılması zorunludur. Adanın Rum kesiminde ve Türkiye’de yapılacak olan seçimler de uzlaşmanın önündeki tamponlardan birisidir.
ÇÖZÜME İLİŞKİN BEKLENTİLER
2010 yılının sonuna yaklaşıldığı bu günlerde çözüme ilişkin beklentilerde bir şekilde havada kalmıştır. 47 yıldır BM Güvenlik Konseyi’nin gündeminde yer alan uyuşmazlığı, yoğunlaştırılmış görüşmelerle çözmeyi düşünmek inandırıcı değildir. Aradan geçen bu uzun zaman diliminde yaşananlar belleklerdeki tazeliğini korumaktadır. 21 Mart 2008’de bir önceki Cumhurbaşkanı ile Rum yönetiminin önde gideni arasında 88 görüşmenin yapıldığı biliniyor. Buna göre 29 kez Yönetim ve Güç Paylaşımı, 5 görüşme AB konularında, 8 görüşmede Ekonomik konular, 25’inde “Mülkiyet”, 4’ünde “Toprak” ve 2’sinde Güvenlik ve Garantiler, 6’sında da “Vatandaşlık, Göç, Yabancılar ve İltica konuları konuşulmuştur. Bu kadar yoğun görüşme sonrasında tek somut sonuç sıfıra sıfır elde var sıfırdır…
BM genel sekreteri Kıbrıs’a ilişkin raporunu yazarken karşı taraf da boş durmuyor. Maraş konusunda yeni atılımlarını sürdürüyor. Mağusa Bölgesi Ticaret ve Sanayi Odası – EVE – Maraş’taki taşınmaz malların bütünlüklü değerinin belirlenmesini istiyor. Bu konuda Royal Instituation Of Chartered Surveyors’a, – RICS – başvurarak malların toptan değerlendirmesi için başvuru yapıyorlar. Alanında dünyaca ünlü olan bu kuruluşun belirleyeceği rakamlar geçerli sayılıyor. Bu bölgeye ait olan bütün tapu kayıtlarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vakıflar İdaresinde olduğu biliniyor. 1900’lü yılların başından itibaren İngilizler, bu topraklara ait belgelere el koydular. 12 yıl süre ile inceledikleri bu toprakları daha sonraları Rumlara ve diğer unsurlara dağıttıkları unutulmamıştır. Tapu kaydı yerine geçmeyen tahsis belgeleri ile Kıbrıs Türklerine tuzaklar kurdular. Akel’in Avrupa Parlamentosu milletvekili Takis Hacıgeorgiu’nun Alithia Gazetesi’nde yer alan açıklamasında, “Maraş Kıbrıs sorununun Avrupalıların dinleme eğiliminde olduğu tek unsurdur. Çoğu böyle bir şeyin Kıbrıs sorununun sonu demek olabileceğinden korkuyor” diyor. Bir anlamda bozacının tanıklığına soyunuyor.
“Şimdi Maraş zamanıdır” dedikten sonra Bay Takis, öngörülerde bulunmayı da ihmal etmiyor. “Kıbrıs sorunu gelecekte yalnız taksim olmayacak. Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar arasında gerginlikler olacak. Kıbrıs Rum toplumu içerisinde gerginlikler olacak. Kıbrıslı Türkler ve yerleşikler arasında da gerginlikler olacak. Kıbrıs’ta bir sonraki çatışmanın daha çok toplumların kendi içlerinde olacağına inanıyorum. Ki bu şekillenmeye başladı bile “ diyor.
Gamlı baykuş gibi öttüğü anlaşılan Bay Takis, sahibinin sesi oluyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce