Beşi Bir Yerde

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bütün hemşeri camialarında olduğu gibi bizim Rumeli ailesinde de iki çeşit insan var: Birincisi bunca asırlık kültürün üstüne basarak yükselmeye çalışan fırsatçılar takımı; bir de elinden, gönlünden, kesesinden ne gelirse bu kültürün yaşatılması emek harcayanlar… İlk guruptakileri hemen her yerde görebilirsiniz… Toplantılarda ön koltukları işgal ederler, güç odaklarının yanına sırnaşırlar, kamera gördüklerinde en öne geçerler… Bu kadarla kalsalar iyi… Çünkü bunların ekseriyeti, çalışıp didinip bir şeyler üretenlerin paçalarından çekiştirmeye, eleştirmeye ve hatta hasisçe kötülemeye de pek meyillidirler. Her zaman görebileceğiniz bu zatlar, bir tek camianın önüne kaldırılması gereken bir taş olduğunda kaybolurlar. Herkesin eli taşın altında ezilirken onlar elleri ceplerinde gezerler… İkinci guruptakiler pek meydanda görünmezler… İmkânları varsa paralarını, imkânları yoksa zamanlarını ve emeklerini camia için seve seve harcarlar. Camianın başarılarında sevinirler, kötü günlerde üzülürler… Gerçek gönül adamlarıdır onlar. İkinci guruptakilerin içinde en kıymetli isimler ise, camianın kültürüne hizmet veren sanatçılar ve sanat dostlarıdır. Allah’tan böyle değerlere sahibiz de bu kültür, aradan geçen yüzlerce seneye ve beslendiği topraklardan uzak düşmesine rağmen hala yaşıyor… İşte size beş yeni ve pırlanta değerinde kültür hizmeti haberi… Okuyun da sevinin!

DEDEMİN İNSANLARI

Giritli bir sinema ve dizi film yönetmeni olan Çağan Irmak, sektöre damgasını Asmalı Konak dizisi ve Babam ve oğlum, Issız Adam gibi muhteşem yapımlarla vurmuştu. Ünlü sanatçı, son filmi “Dedemin İnsanları” ile mübadele ve göçmenlik üzerine bir eser ortaya koyuyor. 25 Kasımda vizyona girecek filmin konusu şöyle: Ozan, Ege’de küçük bir sahil kasabasında yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Girit göçmeni dedesi Mehmet Bey nedeniyle arkadaşları onunla “gavur” diye alay etmektedir. Yalnız kalmaktan korkan Ozan, başta dedesi olmak üzere ailesine kızar ”Biz Türküz.” diyerek onlara kafa tutar. Ozan’ın dedesi Mehmet Bey, kasaba eşrafından, saygın bir adamdır. Kasaba halkına kol kanat gerer, sorunlarıyla ilgilenip, onlara yardım eder. Hoşgörüsüyle bilinen Mehmet Bey torununun bu durumundan dolayı üzülmekte ve endişe duymaktadır. Mehmet Bey daha yedi yaşındayken, ailesi zorla topraklarından kopartılmış, mübadeleyle Girit’ten göçmüşlerdir. Mehmet Bey’in en büyük arzusu ölmeden evvel doğduğu toprakları görebilmektir. Bu özlemle sık sık içinde mektuplar olan şişeleri Ege’nin mavi sularına bırakmaktadır. Dedemin insanları, küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor.

Kalabalık ve sıcak Ege insanlarının hikâyesini izlerken, mübadeleye, öteki olmaya, nereye gidersen git bir yere ait olamamaya, iki yakaya, çok sayıdaki azınlığa, ihtilallere, bir defa daha ama bu kez farklı bir yerden bakacaksınız.