Bu haftaki köşe yazımda, belki de son veda dizeleriyle Bulgaristan göçmeni bir arkadaşımızın hayatını ele almak istiyorum. Bu kişi, İlhan Nalbantoğlu, 1956 yılında Bulgaristan Kırcaali ili Mestanlı kasabasına bağlı Göşler köyünde dünyaya geldi. İlkokulu doğduğu köyde bitirdi. 1960’lı yıllarda Bulgaristan’da TKZS /Devlet Kooperatifleri kurulmuştu. TKZS olaylarında köy halkının elinde, avucunda ne varsa alıp kasabalara göç etmeye mecbur ediliyordu. Söz konusu gelişmelerden sonra Nalbantoğlu ailesi de Göşler köyünden Mestanlı ilçesine göç etmişti. İlhan Nalbantoğlu ortaokulu ve liseyi Mestanlı’da bitirmiş, askeriliği ise inşaat ordusunda köle olarak tamamlamıştı. Evli ve iki çocuk sahibi olan İlhan’ın babası Osman Efendi Türkçe dersi öğretmeniydi. Bulgaristan’da Türkçe okul ders kitapları dışında Osman Efendi talebelerine kimliklerini öğretiyor, Türk kimliklerini unutmamaları için müfredat dışı konuşmalar yapıyor, zaman zaman atalarının tarihlerinden alıntılar yapmak suretiyle Türk milliyetçiliğini aşılıyordu. 1984 yılında Bulgar Komünist rejimi, daha önce Pomakların Türk ve Müslüman isimlerini değiştirdiği gibi ülkede yaşayan Türklerin isimlerini silah zoruyla değiştirmeye başladı.
İNSANLIK DIŞI UYGULAMALAR
Her Türk çocuğu gibi Müslüman duygularla yetişen İlhan Nalbantoğlu da insanlık dışı uygulamaları kabul edemezdi. Öyle bir şuurla yetişmişti ki hiç bir zaman Bulgar ismini kabul etmeyecek ve Müslümanlığından ödün vermeyecekti. Bu kişi, akıl almaz şekilde silah zoruyla zorla isim deştirme kampanyasına karşı hayatını riske atarak sesini yükseltti. Böylece ailesi ile birlikte uzun dikenli acı dolu bir yola girdi. İlhan Nalbantoğlu, Ocak 1985 yılı ilçe Milis “Polis” dairesinde işkencelerle dolu sorgusundan sonra mahkeme kararı olmadan özel milis kararnamesiyle o meşhur Belene ölüm temerküz kampına götürüldü. Belene Adası’nda kapalı olan 500’den fazla Türk arkadaşıyla, her şeyden önce soğukla ve açlıkla mücadele etti. Rejime karşı kampta düzenlenen açlık grevlerinin önderliğini yaptı. Soğuklarda ceza hücrelerine atıldı. Yılmadı, Türk’tü ve her şeyden önce Müslüman’dı, ölüm pahasına da olsa değerlerinden vazgeçmeyip ödün vermeyecekti. Uluslararası baskılar neticesinde Belene ölüm, temerküz kampı kapatıldı. İlhan Nalbantoğlu çok sevdiği memleketine, ailesinin yanına gitmeyi beklerken, Kuzeybatı Bulgaristan’ın Vratsa köylerine sürgün edildi. Ona, memleketine çok sevdiği Türk halkını yanına gitme yasağı koymuşlardı. Eşi ile iki oğlu sürgün olduğu köye gitmeye mecbur bırakıldılar. Çocukları köy okuluna kaydını yaptırırken, eşi ile zorunlu olarak koyun sayalarında iş başı yapıyorlardı. Böylece çocukları da bu insanlık dışı akıl almaz politikadan nasibini alıyorlardı. 1989 yılı mayıs ayında Bulgar hükümeti soya dönüş kampanyasına karşı gelenleri sınır dışı etmeye başladı. İlhan Nalbantoğlu, annesi, babası ve kardeşi, ailesiyle birlikte sınır dışı edildiler. Avusturya Viyana Konsolosluna sığınmak suretiyle, uçak ile Türkiye’ye gelip İzmir’e yerleştiler. Anne ve babasına iyi evlat, üniversite mezunu iki evladına ise iyi bir baba oldu. Yürüttüğü hayat mücadelesi boyunca birikmiş sıkıntılara dayanamayıp, kalbi 26 Ekim 2010 tarihinde durdu. Bizler, dost canlısı bir dava arkadaşımızı: toplumumuz ve milletimiz çok değerli bir evladını daha kaybetti. Sevgili dostumuz ve bir dönem dava arkadaşımız olan İlhan Nalbantoğlu’na Allah’tan rahmet, kederli ailesine ise sabır diliyoruz.
Belene arkadaşları adına İsmet Topaloğlu
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce