2005 yapımı “Çalıntı Gözler” filmini izlediniz mi ? Bence mutlaka izleyin. Sadece Bulgaristan’dan 89 göçünü yaşamak zorunda kalmış olanlar izlemesin bu güzel filmi; bu 89 göçünden Türkiye’de etkilenmek durumunda kalmışlar da ilgiyle izlesin. Çünkü konu üzerine görsel hazırlanmış başka bir yapıt da yok.
“İzleyin !” demek için çok iyi sebeplerim de var üstelik. Herşeyden önce bir Bulgar özeleştirisi bu film. Bir “özür” niteliği taşıyor. Her “özür” e saygı duyup sahiplenmek İslam inancımızın gereği.
Bulgaristan’daki Bulgar-Türk halk yaşamının iç içe geçmişliğini görüntüleriyle gerçekten iyi gösteriyor. Bu görüntülerden eminim Makedonya, Bosna ve Arnavut göçmenler de kendilerine büyük paylar çıkaracaktır. Çok benzer hayatlar, tüm Balkanlarda yaşanmaya devam ediyor çünkü. Aynı zamanda toplumsal baskılar da ve hükümet politikaları da.
“Karşı değilsiniz ama sadece sustunuz ve izlediniz !” diyor Türk kızı Ayten, Bulgar bayan doktora filmin bir sahnesinde. Aslında toplumların arasında Hükümet politikaları olmadığı zaman ciddi problemler yaşanmadığını anlatıyor bu cümle; ve bir yandan da Halkların yalnızlığı anlatılıyor Balkanlarda.
Ve belki de benim en çok üzerinde durmaya çalıştığım ve önemsediğim konu olan “insan kimliğinin kaybı”nı, ismi değiştirilip Bulgar oyunu oynatılmak zorunda bırakılan Türk kadını sahnesinde çok iyi anlatmış film. Son jenerasyon, özellikle de Bulgaristan’dan 89 göçüyle gelen ailelerin Türkiye’de doğmuş ya da küçük yaştan Türkiye’de büyümek durumunda kalmış çocuklarının dejenerasyonuna mani olmak amacıyla bu filmi “İzleyin !” ve bu çocuklara “İzlettirin !” demek geliyor içimden. Kendilerini Bulgar kültürü ve Bulgar isimleriyle özdeşleştiren bu çocukların, ata, dede, anne ve babalarının “kimliklerini korumak” uğruna neler yaptıklarını bilmeleri ve değerlerini, gururlarını, gelenek ve göreneklerini bilmeleri, kaybetmemeleri konusunda bu filmin etkili olacağını umut ediyorum.
Halklara karşı kurulan etnik masalar sahnesini Schindler’in Listesi filminde Yahudilere karşı Naziler tarafından kurulduğunu görmüştüm ilk kez. “Çalıntı Gözler”, tarihsel bilgilerimi bu konuda da tazeleme fırsatı verdi bana.
Minik arabaların üstündeki ev eşyaları ve açık dolu bagajlar, 89 göçünde gelen göçmen kardeşlerimizin durumunu tekrar gözlerimin önüne getirmeme yardımcı oldu.
Arada akıl hastanesi sahnelerinin gereğinden fazla uzatılmış ve imgelendirilmiş olmasının ve işin biraz ucuza kotarılmışlığının dışında bence, filmin hakkı da verilmiş ve en önemlisi her zaman ve her daim Halkların ve insanların kardeşliğinin, ilişkilerinin devam edebileceği fikri ile filmin sonlandırılmış olması çok güzel olmuş.
“Çalıntı Gözler”, “Stolen Eyes”, “Otkradnati ochi” (2005). Bu filmi mutlaka izleyin !
Saygılarımla;
Barış KOŞUCU
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce