DOLAR 34,3489 0%
EURO 37,4061 0.03%
ALTIN 3.017,83-0,15
BITCOIN 2335135-1.37288%
İzmir
16°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

171 okunma

İçerden dışardan…

ABONE OL
29/08/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Batılılar geçen yüzyıllarda, Balkanlardaki Hristiyanlar’ı Osmanlı hâkimiyetinden kurtarmak, İstanbul’u almak, Türkleri Anadolu’dan çıkarmak ve Anadolu’yu paylaşmak amacıyla kurguladıkları planı 1918’de Sevr anlaşmasıyla tamamladıklarını  düşünürken Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde tarihin çöplüğüne atan Türk Milleti bugün yeni bir planın hedefidir. Kıbrıs, Ege, Heybeliada Ruhban okulu, Patrikhanenin ekümenikliği, sözde Ermeni soykırım iddialarının yanında,  etnik ve dini (Alevilerin azınlık olarak)  kimliklerin tanınması ve kültürel hakların verilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilip merkezi yönetimlerin bir kısım yetkilerinin devri suretiyle etkinleştirilmesi,  Yıllardır süren terörün sonlandırılması için eli kanlı bebek katiline af çıkarıp  muhatap almamızı isteyenlerden, Belediye önüne farklı bayrak assak ne olur diyene, o da yetmezmiş gibi Birleşmiş Milletler’in devreye girmesi  taleplerine  kadar sonu meçhul bir beklentiler zinciri önümüze konulmaktadır.

FEDERASYON SAÇMALIĞI

Türk halkına sabah akşam ‘federasyondan’ bahsedilmeli, kulakları bu duruma alıştırılmalıdırdiyen CIA istasyon şefi Paul Henze’nin tavsiyesi , şimdi bebek katili terörist başı tarafından daha ileri götürülerek  geçen gün açıklanmıştır.

İmralı canisi “Demokratik özerklik”le Siyasal, hukuki, ekonomik, kültürel, diplomatik ve askeri  diye maddelediği   başlıklarla ne kastettiğini özetle şöyle sıralıyor(1):
1- Ayrı bir parlamento ve hükümet.
2- Kürt bölgesine Anayasa’yla tanınacak ve yasalarla belirlenecek özel bir statü.
3- O bölgede ekonomik sistemini belirleme yetkisi. Ve de yeraltı, yerüstü kaynaklarını bizzat değerlendirme hakkı.
4- Anadilde eğitim ve dil politikası hakkı. (Herhalde Kürt bölgesinde Türkçe’nin konumunu belirleme ve kamu hizmetinin Kürtçe yürütülmesi yetkisini kastediyor.)
5- Kendi savunma politikasını ve savunma gücünü oluşturma hakkı. (Herhalde PKK’yı milis ya da polis gücüne dönüştürmeyi kastediyor.) Bu bölümde ayrıca Kürtler’in Türk Silahlı Kuvvetleri’nde askerlik yapıp yapmayacaklarının tartışılmasını da istiyor.
6- Diplomatik boyutla da şunları istiyor. Aynen aktaralım: “Kürtler’in diğer halklarla, toplumlarla olan ilişkilerini ele alır. Komşu, çevre ülkeler ve diğer parçadaki Kürtler’le ilişkiler olur. Diğer toplumlar ile nasıl bir ilişki istiyoruz, onlarla nasıl yaşamalıyız; diplomasi boyutu bunu karşılar…”

1789 Fransız İhtilali’nin sonucunda özgürlükçü akımların da etkisiyle, ülkedeki  gayr-i müslim tebalar once kendi şovenist duygularıyla milliyetçi oldular, sonra Bab-ı Ali’den “liberal ve demokratik” haklar ve imtiyazlar istemeye başladılar. İlk hedefleri, kimliklerinin tanınması ve muhtariyet, söylemedikleri  nihai hedefleri de; “milli devlet” idi. 1839’da Tanzimat, 1856’da İslahat Fermanları ile  gayr-i müslimlere, tabii haklar, siyasi haklar ve kültürel haklar verilmişti. Sonuçta,  XIX.ncu yüzyılda Osmanlı ülkesinde başlatılan reformların, Türk toplumuna da bazı yenilikler getirmekle beraber, bizden ziyade  gayri Müslimlerin yararına olduğu ve sonuçta devleti yıkıma götürdüğü gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Adeta yeni bir Yugoslavya modeli yaratarak ülkemizi  bir Sevr haritasına dönüştürmek isteyen küresel güçlerin  , insan Hakları , demokrasi , küreselleşme , değişim gibi sihirli sözcüklerle Türk Devletini yavaş yavaş ortadan kaldırmaya çalışmakta olduklarına dikkat edelim.

MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ’NDE,

“Yunanistan’ın karasularını  12 mile çıkarmasının savaş sebebi” sayılmayacağı haberi dikkat çekici önemli bir değişimdir. Türkiye’nin  bu hamlesi eğer Yunanistan’da olumlu karşılık bulursa gerçekten her şey çok farklı olur. Fakat Yunanistan’a ne kadar güvenilir derseniz, o konuda biraz  kuşkum var. Başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumları içindeki yapılanmasıyla ilgili yazdığı kitapta, ben açıkça ifade ediyorum ki, son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir” diyor…“Büyük illerin emniyet müdürleri ve valileri bilsinler ki, emirlerindeki polislerin bir kısmı kendilerini değil, cemaatin imamını amir olarak kabul ediyor,  iddiaları devlet kurumları açısından ciddiyetle ele alınmalıdır.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP