KENDİNDEN DAHA EMİN, DAHA CESUR ADIMLAR ATMA ZAMANIMIZ GELMEDİ Mİ?
Batı Trakya Türk toplumunun hak ve özgürlükler mücadelesinde liderlik görevi üstlenmiş çok kıymetli Dr. Sadık Ahmet, ölüm yıldönümü olan 24 Temmuz’da Ahmet’i kabri başında saygı ve hürmet ile anılacak. 1995’te Dr. Sadık Ahmet’in trafik kazasında yaşamını yitirmesi ile Batı Trakya Türk toplumu olarak mücadelemizde liderimizi kaybettik. Bu vesile ile liderimize bir kez daha Allah’tan rahmet dilerim, huzur içinde yatsın. Dr. Sadık Ahmet’in ölümü nedeniyle Batı Trakya Türklerinin mücadelesi yarım kaldı. Onun yarım bıraktığı yerden Batı Trakya’da, Almanya’da, Türkiye’de yaşayan Batı Trakya Türkleri olarak mücadelemize devam ettik, bugün de devam ediyoruz. Ne var ki ülkemiz Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine karşı sağ duyulu ve iyi niyetli bir politikaya sahip olmadığını Avrupa’daki mücadelede görev aldığım 27 yıl içerisinde pek çok kez gördüm, yaşadım. Batı Trakya Türklerini ötekileştirerek tehdit unsuru olarak nitelendiren ülkemiz, bize karşı her zaman samimiyetsiz ve gerçekleri yanıltmaya yönelik bir politika yürütme uğraşında oldu.
Bu durumu Federasyon’umuzun 30. kuruluş yılını kutladığımız Mart ayında sizlere aktarmış, 6 Mart 2018 tarihli yazımda şöyle demiştim:
Batı Trakya’da yeni bir sürecin başlaması gerekiyor! Evet, tekrar ediyorum. Mücadelemizde yeni bir sürece gidilmesi gerek! Çünkü bir adım dahi ilerlemiş değiliz. Bu nedenle Batı Trakya Türkleri olarak mevcut gidişatı lehimize değiştirmemiz gerektiğini düsünüyorum. Öncelikle yüzyıllardır yaşadığımız bu topraklarda kendimizi görünür hale getirmemiz gerekiyor. Batı Trakya dışına çıkarak Batı Trakya Türklerinin siyasi ve kültürel alanda görünürlüğünü sağlamamız lazım. Yunanistan genelinde faaliyet gösteren kuruluşlar ve Yunan halkı bizi tanımalı. Peki, bunu nasıl yapacağız? Kültürel alanda ülke genelindeki tüm kültürel etkinliklere katılıp bizim de bu ülkenin asli unsurlarından olduğumuzu gösterebiliriz. Bunu da yerel düzeyde mevcut olan siyasi varlığımızla yapabiliriz. Gümülcine, İskeçe, Yassıköy, Kozlukebir, Mustafçova, Şapçı gibi belediyelerimizin aracılığı ile “Biz de varız, burada biz de bu ülkenin parçasıyız” demeliyiz. Böylece kurulan kültür köprüsü ile Yunan halkıyla diyalog kurmuş olacağız. Kavala, Selanik, Atina gibi şehirlerde olmak üzere ülke genelinde Batı Trakya Türk kültürünü tanıtıp ülke için tehlike unsuru olmadığımızı göstermiş olacağız. Ayrıca Türk ve Yunan halklarının kaynaşmasını da sağlamış olacağız. Siyasi alanda ise Batı Trakya Türklerinin kurmuş olduğu bölgemizde hizmet veren kurum ve kuruluşlarımızın işbirliği ile partimizin yerel, bölgesel ve genel seçimlere katılmasıyla varlığımızı gösterebiliriz.
Böylece “Biz de varız ! Bize rağmen, bizsiz karar alamazsınız!” diyeceğiz.
Hatırlatmak isterim, partimiz Dostluk, Eşitlik, Barış(DEB) Partisi, “Avrupa, Avrupa Duy Sesimizi!” sloganı ile Haziran 2014’te Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılmış, seçimlerde Batı Trakya’da Rodop ve İskeçe’de birinci parti çıkmış, Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti genelinde ise üçüncü parti olmuştu.
Şimdi de aynısını yapmalıyız. Hem eyalet, hem de genel seçimlere partimizle katılmalıyız. Eyalet seçimlerinde üçüncü, hatta belki de ikinci güç olma potansiyeline sahibiz. Genel seçimlerde ise baraja takılacak olmamıza rağmen siyasi varlığımızı göstermek için seçimlere katılım gerçekleştirilmeli. Potansiyel siyasi gücümüz ortaya konarak diğer siyasi partiler ile rekabete gidilmesi gerekiyor. Uzun vadede diğer partiler ile aynı masaya oturarak müzakere etme imkanı dahi yaratılması için çalışılmalı. Biliyorum, bunu yapmak oldukça güç olabilir, ama söz sahibi olmamız için bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor.
Özgüveni sağlam, kendi ayakları üzerinde durabilen bir toplum olarak kendimize inanmalıyız. Toplumumuzun desteğini arkamıza alarak son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde olduğu gibi sahip olduğumuz gücü ortaya koymalıyız! Eğer mecliste siyaset yapamazsak biz de siyaseti halka taşırız. Bu nasıl olacak? Siyasi alanda gücümüzü ortaya koymak için harekete geçtiğimizde tüm gözler üstümüze çevrilecek. Televizyon kanalları, radyolar, gazeteler bizden bahsedecek. Ülke medyasında yaratacağımız etki ile kendimizi anlatma imkanı yaratmış olacağız! Böylece genel akım medyada taraflı bir şekilde bize yer verilmesine son vererek bölgedeki tüm gelişmeleri başkaları değil, biz kamuoyuna aktarabiliriz. Tabii bunu yaparken her anlamda hazır olmalıyız, teknolojik araçların tümünü ustalıkla kullanarak gündem yaratabilmeyi, gündemde kalabilmeyi başarabilmeliyiz. Amacımız Batı Trakya dışına çıkarak tüm ülkede varlık göstermek olmalı! Toplumsal düzeyde çoğunluk ile diyalogumuzu artırarak bu ülkede hak ettiğimiz şekilde yaşamaktan başka bir derdimiz olmadığını göstermeli, bu topraklarda pek çok ortak değere sahip olduğumuzu anlatmalıyız. Siyasette ise gündemin aleti değil, sahip olduğumuz güç ile gündem yaratarak sorunlarımızı ilk ağızdan biz duyurmalıyız!
Bir de böyle deneyelim derim. Artık kendinden daha emin, daha cesur adımlar atma zamanımız sizce de gelmedi mi?
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce