ABD’nin IŞİD’e yönelik operasyonlarının klasik ABD taktiği olduğunu tüm dünya artık çözdü. Afganistan’da Taliban’ın Rusya’ya karşı oluşumuna destek verirken, tehlike geçtiğinde Taliban’ı terör örgütü ilan edip bölgeye hâkim olmak için operasyon başlatması, Irak’ta Saddam Hüseyin ile birlikte hareket ederken, 11 Eylül olaylarında istihbaratı ve uydu güvenliği çerçevesinde kontrolün hat safhada olduğu ülke ABD’nin saldırıya uğraması bunu da Saddam Hüseyin yaptı gerekçesiyle Irak’a yönelik yapılan operasyonlar, bölgede ABD’nin gücü zayıfladığı zamanlarda başvurulan yöntemlerdir. Bu yöntemin ana teması ise İslam’ın bir terör dini, Müslümanları da terörist olarak bir algı oluşturma gayesidir. IŞİD’e bir bakalım. Hilafet devleti olduğunu ilan etti ve şerî hükümlerle radikal bir İslam örgütü izlenimi vermektedir. Kendinden olmayanları zalimce katleden, videolar çekerek tüm dünyaya sözde İslami bir şekilde meydan okuması ise herkes tarafından terör örgütü görülmesine yol açtı. Ancak bu kaosta, buz dağın arkasında görünmeyen bazı detaylar var. Mesela yeni oluşan bir örgüt, hele ki hilafet devleti kurduğunu ilan eden örgüt sizce tepki çekmek yerine yandaşlarını arttırma amacında olmaz mı? Tüm dünyadan özellikle Avrupa’dan örgüte katılan birçok farklı milletten cihatçı varken, güçlenme çerçevesinde mozaik bir oluşumu yakalamışken ABD’ye kafa tutması sizce de kendi kafalarına sıkma değil mi?
OPERASYONEL KAMERALARLA YAPILAN ÇEKİMLER
Yaptıkları katliamları çektikleri videoların birçok farklı açılarda operasyonel kameralarla çekilmesi, ses düzeninin ise inanılmaz derecede kaliteye sahip olması yeni oluşan bir terör örgütü için fazla değil mi? Peki yapılmak istenen ne? Aslında her şey çok açık yine bir ALGI OPERASYONU ile karşı karşıyayız. Batı’nın bölgede zayıflayan otoritesinin kurtarmaya yönelik İslamî karalama operasyonu. Amaç, İslamiyet’i güçlendirmemek; amaç, Müslümanların bir arada hareket etmesini önlemek. Nasıl mı? Düşmanınız dahi olsa, farklı meşrep ve mezheplerden, farklı milletten dahi olsa, bir insanın vahşice kafası kesilerek öldürülmesi, toplu bir şekilde kurşuna dizilmeleri her kesimde tepki duymasına ve o örgüte yönelik nefret uyanması ile birlikte bölünen bir yapının oluşmasına yol açar. Bu şeytani bir zekâdır. Düşünün şimdi, Türkiye’yi yıllarca PKK, terör örgütü ile mücadele etmek zorunda bırakan Batı’dır. Ancak IŞİD’e karşı en iyi mücadeleyi veren ise yine PKK’dır. Biz ülkemizde PKK’yı bitirmek için birçok mücadele verirken, IŞİD gibi büyük tehlike saçan bir örgüte karşı destek vermek zorunda bırakma planları vardır. Aynı zamanda IŞİD’e ve böyle bir yapılanmaya karşı en iyi mücadele verecek olan devletlerden biri de Türkiye’dir. Ancak böyle devletlere karşı ABD’nin desteği ve Avrupa’nın katılımıyla bir takım operasyonlar yapılması, Türkiye’de ise, tam vesayet rejimini bitirdik derken karşımıza paralel yapıyı çıkarmaları, PKK’yı bitirdik derken IŞİD’i çıkarmaları, ülkemizin güçlenmesine engel olmaları Batı’nın şeytani yüzünü aşikar etmektedir. Anlaşılacağı üzere Batı’nın amacı IŞİD’e veya teröre karşı mücadele vermek değildir. Asıl amaçları, Türkiye’nin bölgede güçlenerek Müslümanları bir çatı altında toplamasını engellemek, İslamiyet’in güçlenmesini önlemek, Batı’nın zayıflayan otoritesini güçlendirerek yeni bir düzen kurmak, İsrail’i güvenlik tehlikesinden kurtarmak ve korumaktır. Bundan dolayı önce terör örgütlerini oluşturup her türlü askeri ve ekonomik destek verip, kaos yaratarak kan akıtırlar, sonra da o terör örgütüne operasyon yaparak kendilerini kahraman kurtarıcı ilan ederler. Ancak artık bu döngüde tek fark var; o da Türkiye’nin bu hesaplar içinde yer almayacağı ve tavrını kesin ve kesin belli edeceğidir. Türkiye’nin ABD’nin Galler’de sunduğu IŞİD bildirisine çıkarlarını gözeterek imza atmaması ise bunun en iyi göstergesidir. İşte Yeni Türkiye’nin farkı budur.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce