DOLAR 32,7131 0.46%
EURO 35,4419 0.38%
ALTIN 2.485,940,77
BITCOIN 1777514-6.79638%
İzmir
29°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

109 okunma

Dışarıdaki kısır döngüden etkilenmeyelim

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünyada para piyasalarını yönlendiren ekonomik dengeler, son bir kaç aydır aynı konu başlıkları etrafındaki etkileşimin sonucu oluşmakta. Amerika Birleşik Devletleri’nde Kasım ayı başında sonuçlanan başkanlık seçiminden bu yana, ekonominin kalbi, borsaların merkezi Wall Street’te piyasalar, neredeyse her gün “Mali Uçurum”  tartışmaları ile açılıp, “Mali Uçurum” tartışmaları ile günü tamamlamakta.  Ekonominin göstergesi konut, imalat ve istihdama dair veriler iyi gelse de piyasalar, yeni vergi politikalarının Demokrat ve Cumhuriyetçilerin arasında siyasi çekişmeyle belirsiz hale gelişine takılmış durumda. Avrupa’da ise Yunanistan’la başlayıp Portekiz, İtalya ve ispanya ile devam eden ekonomik kriz bunalımında gündem tekrar Yunanistan’la başlayan yeni bir kaos döngüsüne girdi. Daha önce, yapılan “saç tıraşı” ile borçları neredeyse yarıdan fazla kırpılan Yunanistan’ın bu borç yükünün de altından kalkamayacağının anlaşılması ile yeni formül arayışı başladı. İspanya’nın Katalonya bölgesinde 26 Kasım’da yapılan yerel seçimden güçlenerek çıkan, ayrılıkçı politikaların partisi Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC), ekonomik krizden bunalan hükümetin durumunu iyice zora soktu. Öte yandan düştüğü ekonomik bunalımdan çıkışın çaresini ülkedeki demokratik süreci durdurarak yönetimi dışarıdan desteklenen teknokrat bir hükümete bırakan İtalya, bu hafta eski başbakan Berlusconi’nin partisinin teknokrat hükümetten desteğini çektiğini açıklaması ile ekonomik sıkıntıların üzerine kendini yeniden bir siyasi kaosun içinde buldu. Haberin duyulmasıyla Euro dızla değer kaybederken, Euro-dolar paritesi de tekrar 1,29 seviyesinin altına gevşedi ve Avrupa borsalarında satışlar dikkat çekti.

TARİHİ ZİRVE

Dışarıda ekonomik göstergelerin takılıp kaldığı bu kısır döngünün aksine, içeride piyasalar not artışının verdiği ivmeyi başarılı bir şekilde değerlendirmeye devam ediyor. Faizde tarihi düşük seviyeler görülürken,  hisse senedi piyasaları tarafında İMKB100 endeksi tarihi zirvelerini gördüğü kapanışlar gerçekleştirdi. Başarılı geçen Halkbank halka arzı gösterdi ki bankacılık sektörü başta olmak üzere yabancı yatırımcının Türk şirketlerine ilgisi artarak devam ediyor. Fitch’in not artışından sonra, başka derecelendirme şirketlerinden de yeni değerlendirmeler geleceği beklentisi daha önce Türk piyasalarına ilgi göstermeyen yeni fonların da girişi ile gerek tahvil piyasasında gerekse İMKB de (yeni hazırlanan Sermaye Piyasaları Kanunundaki yapılanması ile yeni adı Borsa İstanbul olacak) mevcut iyimser hava kalcı olacak gibi görünüyor. Faiz seviyesindeki düşük seyrin mevduat getirilerini tatmin edici olmaktan iyice uzaklaştırdığı bu ortamın konut başta olmak üzere, birçok alanda yeni talep etkisi ortaya çıkaracağı kaçınılmaz. Yeni yatırım alanları arayan mevduat sahipleri için borsa ve para piyasalarındaki yeni yatırım enstrümanları bu piyasaların canlı kalması için başka bir etken. Konunun bireysel yatırımcıların ötesinde asıl etkin faktörü bu noktada yine devlet olacaktır. Büyüyen ekonomimize paralel artan ihtiyaçlara dönük yeni yatırımlar için açılacak ihaleler ve özelleştirmeler içeride ve dışarıda birçok sermayedarın ilgisinin Türkiye üzerinde kalmasını sağlayacaktır. En başta artan enerji ihtiyacı için yapılması düşünülen üç nükleer santral Kanada Japonya Çin Güney Kore’den firmalar Sinop’ta kurulacak santral için şimdiden rekabet etmeye başladı)  bunun yanında İstanbul için düşünülen üçüncü havaalanı elektrik dağıtım özelleştirmeleri, liman özelleştirmeleri ve yapılacak otoyollar için açılacak ihaleler ekonomi için itici güç olma potansiyeli taşıyor. Avrupa’yı bilmem ama ABD’nin girdiği siyasi kısır döngüden kısa zaman içerisinde çıkacağını düşünüyorum. Bu da içerideki havanın dışarıdan da destekleneceğinin bir göstergesidir. Türkiye ekonomisini küresel ekonomideki olumsuzluklardan soyutlama gibi bir bakışım elbet yok ama yukarıda saydığım gerekçelerin ışığında şunu söyleyebilirim; Türkiye her geçen gün ekonomik olarak kendisinden ileride gibi görünen ülke ekonomileri ile arasındaki farkı kapatacak bir büyüme trendini yakalamıştır. Yakalanan bu tempo iç çekişmelere kurban edilmemelidir.

 

    En az 10 karakter gerekli