Kur savaşları başlıklı yazımda kısaca bahsettiğim cari açık meselesini biraz daha açmak istiyorum. Bu konu ülkemiz ekonomisi için gerçekten çok önemli. Şöyle ki uluslararası kredibilitemizin belirlendiği raiting şirketleri raporlarında cari açık konu başlığı kırık not aldığımız konular arasında hep ilk sırada yer almakta. Kamu veya özel sektörün yurtdışı borçlanmalarında uygulanacak faiz oranı hep bu raporlara göre düzenlendiğinden cari açık konusunda karnemizin iyi olması da daha bir anlam kazanıyor. Geçmişteki karnelerimizde cari açıkla birlikte ekonomi yönetiminde Merkez Bankası’nın özerkliği ve bağımsızlığı ile ekonominin siyasi istikrarsızlığı ile birlikte gelen kırılganlığı diğer kırık notlarımız arasında idi. Çok şükür ki bu konular ile ilgili notlarımız son dönemde kurulan hükümetlerle kırık olmaktan çıkmış oldu. Şimdi ilk dersimiz cari açık. Cari açık önemi kadar çok geniş kapsamlı konu başlıklarını içinde barındıran bir kavram. Bu kavram öyle geniş ki tanımlamak için içerisine ülkenin ihracat ithalat dengesinden tüketim alışkanlıklarına, uygulanan kur rejiminden, ekonomisinin büyümesindeki yapısal özelliklere kadar pek çok başlığı içine alan bir tanımı gerektirir. En sade yaklaşımla bir ülkedeki cari açık, ülkedeki toplam tüketim miktarının ne kadarının ülkenin kendi özkaynaklarıyla karşılanabildiğinin değersel ifadesidir. Daha da sadeleştirir isek ve tüketim kalemlerini toplam değil de örn sadece ekmek olarak alırsak bir ülke insanının yıl içinde tükettiği ekmek miktarının 100 adet olduğunu, yani ülke insanının bir yılda 100 ekmek tüketerek ancak doyabildiğini varsayarsak cari açık rakamı ile bu 100 ekmeğin ne kadarını devlet kendi kaynakları ile üretebilmektedir sorusuna cevap bulunacaktır. Eğer devlet vatandaşını doyurabilmek için varını yoğunu ortaya koyup ancak 70 ekmek üretebiliyorsa aradaki 30 ekmeklik fark için yabancı kaynağa ihtiyaç duyuluyor demektir. Ya da tersini düşünürsek devlet farkı kapatmak için bir kaynak bulma çabası içinde değilse halkın bir kısmının aç kalması gibi bir sonuç da çıkartmak mümkün. Bu basit örnek ışığında ülkemizdeki cari açık meselesini açıklamak gerekirse. Türkiye mevcut üretim faktörlerinin yanında yabancı üretim faktörlerine de ihtiyaç duyan bir ekonomik yapıya sahiptir. Yani cari açık sorunu olan bir ülke. En çok ihtiyaç duyulan faktör ise sermaye olmakla beraber cari açıkta enerjide dışa bağımlı oluşumuz da çok ağır yükler getirmektedir. Bütün bu tespitlerden sonra uluslararası alanda güçlü bir Türkiye imajı sergilemek istiyorsak güçlü bir ekonomiye sahip olmamız gerektiği gerçeği de ortaya çıkmakta. Cari açık dediğimiz sorunun çözümü adına atılacak adımlar işte bu imajı kazanmamızı sağlayacak ve dost düşman herkese karşı güçlü bir duruş sergilememizde temel dayanağımız olacaktır.
BAŞEDEBİLMENİN YOLLARI
Cari açıkla baş edebilmek için neler yapmalı? Her biri ayrı ayrı dev ekonomik reformlar yapmayı gerektiren çözümlerin bazılarını kısa başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz;
1-Enerjide dışa bağımlı olmayı engelleyecek yatırımlar yapmak, Bununla ilgili devam eden nükleer santral projesi ile Doğu Karadeniz’de petrol çıkarma çalışmaları büyük rahatlama sağlayacaktır.
2-İç tüketime dayalı olmayan bir ekonomik büyüme modelinin uygulanması. Bu ise ihracata ağırlık vermeyi ve çok farklı pazarlara geniş ürün yelpazesiyle açılmayı gerektirir. Avrupa pazarının yanına hergün büyüyen Afrika pazarının eklenmesi ve komşularımızla daha büyük ticaret hacminin yakalanması bu maddenin detayları olabilir. Büyümede süreklilik te böyle ancak böyle sağlanabilir
3-Ekonomide güçlü ve kurumlararası koordineli yönetim anlayışı ile uygulanacak kur politikaları. Bir başka faktör olabilir. Ancak bunu yaparken özellikle Merkez Bankamız, dalgalı kur politikası, büyüme ve enflasyonla da mücadele ederken ihracat yapan kesimin rekabet gücünü zayıflatmayan bir kur politikası benimsemeli
4-İhracata dönük üretimlerde mümkün olduğunca yerli girdi kullanılması ithal ara mal ile yapılan ihracatı genel ihracat içinde ağırlığını azaltacak teşvikler çıkarılması. Bununla bağlantılı olarak iç tüketimde bireylerde yerli malını tercih eden bir tüketim kültürünün de yerleştirilmesi
5-Yabancı sermaye açısından Türkiye’nin tercih yapılabilir ülke olarak görülmesini sağlayacak teşvik ve yasal altyapının hazırlanması. Gerek sıcak para gerekse kalıcı yatırım için gelecek olan sermaye cari açığın kapatılmasında oldukça etkindir. Son dönemde yabancıların Türkiye’den gayrimenkul almasını sağlayacak yasal düzenleme ile yılda 5 milyar dolar giriş planlanmakta. Yine yabancı fonlara da benzer imkanlar düşünülebilecek tedbirler arasında sayılabilir.
Ülkemiz saydığım bu maddelerin içeriğindeki konularda zaten ciddi yapısal projeleri hayata geçirmiş durumda. Aslında bu çalışmaların ilk sonucunu bu hafta içerisinde aldık bile. Uluslararası kredi derecelendirme şirketi Standard&Poor’s, Türkiye’nin yerel para cinsinden kredi notunu tarihinde ilk defa yatırım yapılabilir ülke statüsüne çıkardı. Bu gelişme bile yukarıdaki maddelerin hayata geçirilmesinde başarılı olunacağının ilk işareti bana göre kırık notlarımızı düzeltmek için görev biraz da biz bireylere düşüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi tek bir şeye ihtiyacımız var; Çalışkan olmak.
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce