Devşirme Rumeli Fıkraları ..

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Selanik’te bir kuşçu dükkânı açılmış. Çeşit çeşit güvercinler, bülbüller, kanaryaların satıldığı dükkâna bir gün bizim Üsmen Ağa’nın da yolu düşmüş. Hemen girişte tüneyen Papağan, Üsmen Ağa’yı görünce “Vaaay, Selanikli… N’aber be ya!” demiş. Papağanı pek seven Üsmen Ağa, hemen satın almak istemiş. Lakin kuşçu, “Bu dükkândaki tek papağanı sana satamam.” diye cevap vermiş. Öte yandan Üsmen Ağa’nın ne kadar saf olduğunu da bildiği için fırsatıkaçırmak istememiş, “Ama 100 mecidiye verirsen sana üç tane papağan yumurtası veririm. Koyarsın kuluçkaya, çıkınca üç tane papağanın olur!” demiş. Bu tekliften hoşlanan Üsmen Ağa, istenen parayı sayıp üç yumurtayla eve gelmiş. Folluktaki gurk tavuğun altına koymuş. Bir müddet sonra yumurtaların birinden hindi, ötekinden güvercin ve üçüncüsünden de kumru çıkmış. Ne yapsın Üsmen Ağa, o öfkeyle dosdoğru kuşçunun yolunu tutmuş. Kapıdan içeri girerken daha Papağan yaygarayı basmış: “N’aber bre salak Üsmen?”

Üsmen Ağa yumruğunu sıkıp Papağana doğru bağırmaya başlamış, “Benim salak olduğumu bir tek sen biliyorsun, ama senin kimlerle düşüp kalktığını bütün Selanik biliyor!”

ASTRONOT

Bizim Üsmen Ağa astronot olmuş. Üstün başarı gösterince Houston Uzay Üssünden Mars’a ilk insanlı uçuş projesinde Üsmen Ağa’yı görevlendirmişler. Maceralı bir yolculuktan sonra geri dönüş başlamış.

–         Alo, Üsmen… Beni duyuyor musun?

–         Elbet duyuyorum bre Üstın.

–         Mars’tan topladığın taş örneklerini sağlam bir yere koydun değil mi? O taşlar, bilim dünyasında çığır açacak.

–         Sen taşları merak etme be yav! Uzay mekiğinin içi zibil gibi taş doldu! Birazdan yörüngeye gireceğim, inince bakar durursunuz taşlara… Yalnız ben sana bişey soracağım Üstın…

–         Sor?

–         Neden bize taş toplattırdınız sadece?

–         Başka ne toplayacaktın ki?

–         Mari, o ka börtü böcek vardı… Sonra tek boynuzlu atlar, adam boyu menekşeler filan vardı. Onlar dururken niye taş toprakla doldurduk mekiği bilmem…

–         Şaka yapıyorsun…

–         Ne şakası be aganın?

–         E be oğlum, niye zamanında söylemedin?

–         Neyi be ya?

AV

Osman Ağa ile Üsmen Ağa ava çıkmışlar. Ama işler kesat gitmiş. Önlerine avlayacak hiçbir şey çıkmamış. Tam geri döneceklerken Üsmen Ağa tüfeği doğrultmuş, tetiği çekmiş, ağaç dalına tünemiş zavallı bir kargayı indirmiş aşağı…

Osman Ağa, “Te be ne yaptın, niye üldürdün zavallı gağgacığı?” diye sormuş.

“Ne gağgası be aganın?” diye cevap vermiş Üsmen Ağa. “Bal gibi pıldığcına niye gağga dersin?”

“Hadi be ya! Te böyle gap gara pıldığcın mı olurmuş? Bildiğin gağga işte bu…”

“Sen ne anlarsın bre avdan? Geçen hafta te bu pıldığcınıngocasınıvuğmuştum. Hayvancık üzüntüden garalar bağlamış da onun için te büle dolaşır.”

ORUÇ

Üsmen Ağa bir Ramazan günü, oruç başına vurmuş, canı burnunda fayton sürüyormuş. O sırada fırından pide alan bir Rum kızı, sağa sola bakmadan yola atlamış. Üsmen Ağa, kazaya sebep olmamak için var gücüyle faytonu durdurmaya çalışmış. Faytonun altında kalmaktan son anda kurtulan genç kız hiç istifini bozmadan karşıya geçtiğini görünce iyice sinirlenen Üsmen Ağa, küfür edip orucuna zarar vermemek için dilini ısırmış. Lakin yine de çenesini tutamayıp genç kızın ardından seslenmiş: “Pideni yerim senin, pideniiii!”

PASAPORT

Zenci bir turist, pasaportunun üzerindeki fotoğrafın düşüp kaybolduğunu farketmiş. Ne yapacağını düşünürken birden gazetede ünlü sinema sanatçısı Leonardo DiCaprio’nun fotoğrafını görmüş. Hemen bir makas bulup kesmiş, pasaportuna itina ile yapıştırıp gümrüğe girmiş. Gümrükte bizim Osman Ağa ile Üsmen Ağa çalışıyor. Zenci turist, pasaportunu uzatmış. Osman Ağa, bir pasaporttaki resme bakmış, bir de zencinin suratına. Sonra şaşkınlıkla yanındakini dürtmüş:

“Üsmen Ağa, sana bir şey sorcam…”

“Sor be ya…”

“Hani şu Titanik vardı ya…”

“Elbet vardı, nolmuş?”

“Bre o pampur, batmış mıydı, yoksa yanmış mıydı?”

KAZA

Trakya’da bir kasabada küçük bir kaza olmuş. Şoför, çarptığı yaralıyı teskin etmek için, “Üzülme bre…” demiş. “Allah’tan tam da sağlık ocağının önünde çarpmışım sana.”

Yaralı yattığı yerden kafasını kaldırmış. “İyi de, te oranın dokturu benim.