Ulu önderimiz Atatürk’ün Dünya çocuklarına miras bıraktığı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk bayramı dolayısıyla tam 32 yıldır, dünyanın bir çok ülkesinden çocuklar, bu bayramı
coşku ve sevinçle kutlamak için TRT’nin davetlisi olarak ülkemize gelmektedirler.
Bu yıl da 20’nin üzerinde ülkenin çocukları ülkemizdeler.
Geçen hafta içinde Manisa’ya da gelerek bazı etkinliklere katıldılar.
Amerika’dan, Rusya’ya, Makedonya’dan, Japonya’ya, Venezuella’dan, Porto Riko’ya 1000’e yakın çocuk…
Hepsi birbirinden tatlı ve güler yüzlü…
Yüreklerinin derinliklerinden, yüzlerine vuran tebessüm dolu, masumane bakışlar içinde…
Öylesine mutlu görünüyorlardı ki…
Belki de kendi ülkelerinde böylesine coşkuyla ve heyecanla kutlayabilecekleri bir bayramları yoktu?
Kim bilir?
Ama şundan eminim ki, ülkemizden ayrıldıklarında ülkelerine gittiklerinde, burada yaşadığı mutlulukları, güzellikleri, heyecan ve coşkuları oradaki arkadaşlarına defalarca anlatacakları…
Bir ara kendi kendime sordum ve şöyle dedim.
“Acaba bu çocuklar kendi ülkelerinde harçlıklarını çıkarmak için mendil satarlar mı? Ayakkabı
Boyacılığı yaparlar mı?
“Acaba bu çocuklar kendi ülkelerinde madde bağımlılığına alışıp tiner koklarlar mı?
“Acaba bu çocuklar kendi ülkelerinde sigortasız olarak kaçak olarak çalıştırılır mı?
“Acaba bu çocuklar üniversiteye girinceye kadar, birçok sınava tabi tutulup, robot gibi ders çalışmak zorunda kalırlar mı?
“Acaba bu çocuklar kendi ülkelerinde hiç tecavüze uğrarlar mı?
“Acaba kendi ülkelerinde 12-13 yaşına geldiklerinde, daha çocukluklarını bile doyasıya yaşayamadan, başlık parası karşılığı babaları ve dedeleri yaşındaki kişilere satılırlar mı?
Ve de en önemlisi!
“Acaba bu çocuklar kendi ülkelerinde hiç polislere taş atarlar mı?
Her ne kadar 20 Kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesinde, çocukların korunması taraf devletleri hukuken bağlayan bir sözleşmede ele alınmış olmasına rağmen niye ülkemiz ve dünya çocukları bu tür olumsuzluklarla boğuşmak zorunda kalıyor?
Yanlışlık nerede?
Çocuklar bir milletin teminatıdır.
Çocuklar bir milletin geleceğidir. Bu yüzden ülkeler geleceğine yatırım yapmak istiyorsa, ülke çocuklarını göz ardı etmeden, daha varlıklı, sağlıklı, mutlu ve barış içinde bir gelecek umudu ile büyütüp eğitmek zorundadır!
Çocukların eğitim ile şekillendirilerek, çevresel etkilerden ve risklerden korunarak, sağlıklı bir çevre içinde doğup büyümesi, çağdaş ve medeni değerler doğrultusunda eğitilip, yetişkinlik yaşamına hazırlanmalıdır.
Bu süreçte rol alması gereken aileler ve devlettir.
Devlet, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi sektörler aracılığı ile çocuğun bakımı, korunması ve yetiştirilmesi sürecinde temel sorumluluklara sahip olması gerekir.
Aileler de çocuklarının doğumundan başlayarak, son evre olan ölümüne kadar her evrede etkili bir kurum görevi yapmalıdır.
Yalnız, provokatörler ve aileleri tarafından devlet politikalarına ve terör eylemlerine alet edilerek, çıkan sokak olaylarında Emniyet güçlerimize taş attıranlar, eğitilmedikçe ve çocuklarını zorla suça teşvik eden aileler cezalandırılmadıkça ve eğitilmedikçe daha çok yol alınacak gibi gözükmekte…
Asla unutmamamız gereken bir söz vardır. Ağaç yaş iken eğilir…
Dünya çocuklarının yaşadığı zorlukları, sıkıntıları, çileleri unuttum sanmayın…
Özellikle Afrika’daki çocukları…
Milyonlarca çocuk açlıkla boğuşurken, sakın ola ki lokantaya gittiğimizde kürdan istemeye de kalkmayalım!
İzzet KARASU-Manisa
HABERLER
3 saat önceHABERLER
3 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce