DOLAR 34,3503 0.01%
EURO 37,3923 -0.02%
ALTIN 3.020,16-0,06
BITCOIN 2331284-1.21392%
İzmir
16°

AÇIK

06:06

SABAHA KALAN SÜRE

180 okunma

Dünya Hepimizin Dünyasıdır

ABONE OL
02/10/2009 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir bayramı daha geride bıraktık.

istemeyerek de olsa çocuklu-

ğumdan kalan o neşeli coşkulu

bayramları mazide olsa da hatırlamadan

yapamıyorum. Komünist bir rejimde

büyüdüm. Komünizmin ateist

bir rejim olması nedeniyle sadece

Türk gençliğine değil, Bulgar gençli-

ğine de ibadet yolları kapalıydı. Ne

Türk gençleri camiye gidebilirdi ne

de Bulgar gençleri kiliseye.

Kasabada büyüdüğüm için bayramlar

sönük geçiyordu. Kasabamızda

hem Cami hem Kilise bulunuyordu.

Her iki mabet arasında mesafe

yaklaşık iki yüz elli metre civarındaydı.

Kilise çanı her pazar Hıristiyanları

ayin için kiliseye davet ediyordu.

Zamanla kilise çanının pazar ayini

için sesi daha az duyulmaya başladı.

Ancak Hıristiyanlardan birisi ahirete

göç ettiğinde, kilise çanın sesi

cılız da olsa duyulurdu. Caminin minaresinden

yükselen ezan sesi ise bir

daha duyulmayacak şekilde susturulmuştu.

Bulgaristan’ın Kırcaali bölgesi

köylerinin nüfusunun yüzde yüz Türk

olması nedeniyle kasabadaki durum

diğerlerinden daha farklıydı. Bayramlar

daha coşkulu kutlanıyordu. Çocuklar,

bayramı doyasıya yaşabiliyorlardı.

Köylerde bayramlar üç dolu gün

kutlanır ve Arife günü öncesine

“akıtma günü” denirdi. Akıtma gününde

ocaklara saç kayası konur, sı-

vılaştırılmış hamur saç kayasının üzerine

belirli miktarda dökülerek pişirilir,

pişirilen akıtmalardan komşulara

ikram edilirdi.

Çocuklar ise yeni kıyafetleriyle

bayram hazırlıklarına başlarlardı.

ikinci gün ise “pişi” pişirilirdi. Çocuklar,

özel yapılmış olan pişileri

düşmemesi için değneklerle köy içinde

toplarlardı. Kasabadaki yaşlılar

bayram günü namaza giderler, köylerdeki

gençler ve çocuklar da kontrol

olmadığından dolayı büyükleriyle

birlikte bayram namazına katılırlardı.

Bu durum 1984 yılının sonuna

kadar sürdü. O sene Bulgar Komünist

rejimi ülke içinde Türk ve Müslüman

olmadığına karar verip, isimlerini

Bulgar ve isevi isimleriyle değiştirmeye

karar verdi. Türklerin mevtaları

Hıristiyan adetlerine göre defnedilmeye

başladı. islam âleminin baskı-

ları neticesinde sadece merkezi camiler

açık kalırdı. Bu durum 1990

yılında Komünizmin çökmesine kadar

devam etti. Bugün, doğduğum

kasabada camiden yükselen ezan sesiyle

birlikte kilise çanının neşeli sesini

duyabilirsiniz. Bu güzel birlikteli-

ğin tekrar kör emellere kurban gitmesine

hep birlikte müsaade etmeyelim.

Tekrar o karanlık yıllara

dönmemek için kör ve sağır

milliyetçiliğin önünde var gücümüzle

duralım. Dünya hepimizin

dünyasıdır.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP