Son üç dört senedir dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizde gelinen noktada, gelişmiş ekonomilerin birer birer durgunluğa girdiği görülmekte. Bu konuda son veri dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’den geldi. Açıklanan veri Çin’in dış ticaretinin gerilemeye başladığına işaret ediyor. Örneğin Çin’in Temmuz ayı ihracat artışı piyasa tahminlerine göre ortalama yüzde 8 olması beklenirken yüzde 1 gibi çok düşük bir artış göstermesi, ikinci büyük ekonomi Çin ve dolayısıyla daralan talep bakımında dünya ekonomisi adına endişelerin artmasına neden oldu. Verinin genel anlamda endişeleri artırmasının bir nedeni, Mayıs ve Haziran aylarının ihracat artışlarının da sırasıyla yüzde 15,3 ve yüzde 11,3 geldikten sonra Temmuz ayında neredeyse sıfır noktasında bir artışa gerilemesi oldu. Aynı şekilde ithalat tarafında da yüzde 7 beklenen artış yüzde 4,7 gelerek dünyanın en canlı ekonomisi olan Çin’de de işlerin yavaş ilerlediğini göstermiş oldu. Benzer şekilde İngiltere Merkez Bankası(BoE), 2014 yılı sonuna dek İngiltere ekonomisinin büyüme hızını kriz öncesi seviyeleri yakalamasının imkânsız olduğunu belirtti. BoE Başkanı Mervyn King, bu yıl için yüzde 1 olarak öngördükleri büyüme oranını yüzde 0’a çektiklerini açıkladı. Bu açıklama, krizin gelişmiş ekonomiler üzerindeki tesirinin önümüzdeki birkaç yıl daha devam edeceğine işaret ediyor. Kısaca, küresel talebin azalması neticesinde, ekonomileri ihracata dayalı gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması şeklinde sonuçlar kaçınılmaz hale geldi.
KÜRESEL DARALMA
Küresel daralmanın ortaya çıkardığı endişeler ışığında, Avrupa ekonomisi için yapılan 2012 büyüme tahmini yüzde 0,5 (bu rakam 2011 de yapılan yüzde 1,1’lik tahminin oldukça altında). ABD ekonomisi için bu oran yüzde 2 ve dünya ekonomisi için yüzde 3,5 civarı beklenmekte. Rakamlara bakınca gelişmiş ekonomilerin tamamında büyüme ve istihdamı destekleyecek politikalara ihtiyaç duyulacağı kesin. Ancak, gerek hükümetlerden, gerekse merkez bankalarından küresel anlamda ekonomik gidişatı tersine çevirecek bir program henüz geliştirilmiş değil. Türkiye’ye gelince; ülkemiz ekonomisi için 2012 büyüme beklentisi dünya için öngörülen büyüme rakamının üzerinde yaklaşık yüzde 3,7. Dünya ekonomisi adına yukarıdaki karamsar tablo göz önünü alındığında bu tahmin çok gerçekten çok iyi. Tahminler, ülkemiz için tabii ki rastgele olmayıp belli bir istikrarlı sürecin sonucu olarak ortaya konuyor. 2009 yılındaki yüzde 4,7 küçülmeden sonra 2010 yılındaki yüzde 9’luk rekor büyüme performansı ve ardından 2011 deki yüzde 8,5’lik büyüme rakamları düşünüldüğünde, bu tahminle resesyonun dünyayı kasıp kavurduğu ortamda oldukça başarılı. Cari açık konusunda da son aylarda görülen azalma eğilimi ve ihracatın ithalatı karşılama oranındaki düzelme, hep bu istikrarlı büyüme içerisinde değerlendirilecek konular. İşsizliğin Avrupa başta olmak üzere, tüm gelişmiş ekonomilerde tehlike boyutunda artığı dönemde Türkiye’de istikrarlı bir şekilde düşmeye devam etmesi dışarıdan olumlu ayrışmamızda ayrıca ele alınacak konu başlığını oluşturuyor. Sonuç olarak; dünyadaki belirsizliklere rağmen izlediği ekonomi politikaları ile doğru yolda ilerlediğini gösteren Türkiye uluslararası alanda da örnek gösterilir duruma geldi. Geçen haftalarda satır arasında geçen bir haber, bu konuda referans oluşturabilir diye düşünüyorum. Habere göre, Macaristan Hükümeti, TL cinsinden Eurobond ihraç ederek piyasalardan borçlanacak. IMF ve AB gibi kuruluşlara güvenmeyen Macaristan, uluslararası alanda ilk defa gerçekleşecek böyle bir ihraç için güvenilir bir para birimi olarak TL’yi seçmiş oldu. Direkt bizi ilgilendirmese de pozitif ayrışma adına iyi bir gelişme.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce