Sıkıntılı ve evhamlı komşumuz Yunanistan’la kuruluşundan beri ilişkilerimiz genellikle dalgalı ve kuşkuludur. “Türk düşmanlığı veya Türk korkusu” kamuoyunu etkilemek için sıkça kullanılan geçerli bir malzemedir. Onlara kulak verirseniz sanki Türkiye işi gücü bırakmış yarın hemen saldırmak için bekliyor sanırsınız. Biz umursamasak da yıllardır Yunan tarafı bu tutumunu sürdürmüş ve silahlanmaya büyük paralar harcamıştır. Halbuki bu oyunun kazananı silah üreticileri, kaybedeni ise ülkesi bugün iflasa sürüklenen Yunanistan ve Yunan halkı olmuştur. İkili ilişkilerimizde her haltı yiyen genellikle Yunan tarafı olmasına rağmen zeytinyağı gibi su üstüne çıkmayı daima başarmışlardır. Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak isteyen Nikos Sampson isimli Yunan subayı ihtilal yapıp işi oldubittiye getirmek istemiş ama Türk Ordusu’nun Kıbrıs’a çıkmasıyla hüsrana uğramışlardır. Anlaşmalara aykırı olarak Ege adalarını silahlandırmışlar ve uyarıları dikkate almamışlardır. Ege’deki aidiyeti belirsiz ada ve adacıkları yine oldubittiyle sahiplenmek istemişler fakat Kardak kayalıklarında yine Türk ordusunun yüksek zekâsına, harekât yeteneğine ve cesaretine çarpılmışlardır. Yıllarca Türkiye’deki bölücü teröre destek olmuş ve suçüstü yakalanmışlardır.
BATI TRAKYALILAR’A ZULÜM
Türkoğlu Türk olan Batı Trakyalılara Atina ve Lozan anlaşmalarına rağmen uyguladıkları baskılar, kuruluşlarında “Türk” ismini kullanamamaları uluslararası mahkemelerde bile aleyhlerinde karara bağlanmasına rağmen halen çözüm beklemektedir. “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nde daha önce savaş sebebi saydığımız Ege’de Yunan karasuların 12 mile büyütülmesinin Türkiye tarafından artık savaş sebebi olmaktan çıkarıldığını basından öğrenmiştik. Geçen günlerde Yunan basınında Türkiye’nin Yunanistan karasularının 12 mil olmasını kabul ettiğinin yer almasıyla bu sefer de Ege’deki hükümranlık haklarımızı kaybediyoruz diye kuşkuya düştük. Yunanistan bağımsızlığa kavuştuğu 24.Nisan.1830 tarihinde Mora-Eğriboz adası-Kuzey Sporat ve Kiklat adaları ve Preveze/Lamia hattının güneyinde kalan topraklara ve bir milyona yakın nüfusa sahipti. Yunanistan kurulduğundan bugüne kadar o zamanki toprak mevcudiyetinin (3) katı büyüklüğe ulaşmıştır. Osmanlı/Türk toprakları üzerinde doğan ve sürekli bizim topraklarımız üzerinde büyük devletlerin desteğini alarak yayılan Yunanistan bu süreçte yalnız (3) defa Türk ordularıyla karşı karşıya gelmiştir. Bunlar;
-1897 Osmanlı-Yunan savaşı (Dömeke Meydan Muharebesi)
-1912: 1913 Balkan Savaşları
-1919-1922 Türk İstiklal Savaşı’dır.
Bu savaşların ikisini Türkler, birisini Balkan müttefik orduları kazanmıştır. Yani Yunanistan’ın Türklere karşı kazandığı bir savaş bulunmamasına rağmen hep toprak kazanmıştır. Hatta öyle acıdır ki “Dömeke Meydan Muharebesi”ni Türk Ordusu kazanmasına rağmen büyük devletlerin zoruyla Teselya Yunanistan’a verilmiştir. Yunan yayılması ideolojik fikriyatını “Megali İdea”dan alır. Onlar bunu ortaya koymuş, yıllar içinde adım adım önemli bir bölümünü gerçekleştirmişlerdir. Biz kırmızı kitapları değiştirip, Yunan yayılmacılığını tehdit olmaktan çıkarırken onların Megali İdea’dan vazgeçtiğine dair hiçbir bilgi veya belge bize ulaşmamıştır. İstiklal Harbi ve Lozan’da durdurulan Yunan yayılması İkinci Dünya Savaşı sonunda bizim pasif davranmamız nedeniyle Menteşe adaları, Rodos ve Meis’in Yunanistan tarafından ilhak edilmesiyle tekrar aleyhimize gelişti. En son Kıbrıs’ta denediler fakat hesapları tutmadığı için yıllardır feryat ediyorlar. Hafızaları tazelemekte fayda var diye düşündüm.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce