Son zamanlarda basında çok fazla konuşulan bir konu ‘Eksen Kayması’…
Geçen zaman diliminde Ege Üniversitesi ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu bir kongreye katıldım…
Gazete olarak gittiğimiz bu kongre de amacımız Türk Dış Politikası’nda tartışılan bu Eksen Kayması’nın Balkanlar’la olan bağlantısını kurabilmekti. Tabi bu eksen kaymasının tespitinde çok değişik parametreler söz konusu. Örneğin; siyasi, ekonomik, ticari, kültürel gibi daha birçok şey parametre olarak gösterilebilir. Tabi ben de daha çok siyasi ve ekonomik parametreler çerçevesinde değerlendirmek istedim.
BEKLENMEYEN TAVIR
Şu bir gerçek ki, Türkiye bu aralar kendinden beklenmeyen bir tavır sergilemektedir. Avrupa ve Amerika’yı oldukça şaşırtmakta ve bazı kesimlere göre de korkutmakta. Basında yer alan birçok ülkenin Dış İlişkileri Bakanları’nın yorumlarını dinledikten sonra bu konuyu iyice araştırmaya başladım. Aslında Türkiye şu an yapması gerekeni yapıyor. Yani, Balkan ülkelerine bu kadar zaman uzak kalması zaten bir hataydı. Birçok ortak paydamızı olduğu ve Türk soydaşlarını barındırdığı bir coğrafyaya bu kadar yabancı olması bence de üzücüydü. Ama şimdi ki, hükümetin girişimleri ve her fırsatta bir araya gelme ve getirme çabaları takdir edilebilir.
Örneğin; Türkiye’nin soğuk ilişkiler içinde olduğu Sırbistan’ın Sancak Bölgesi’ne tam 30 milyon Euro harcama yapıldı. Bilindiği gibi Sancak Bölgesi’nde Boşnak Müslümanlar yaşamaktadır. Türk soydaşların olmadığı bir bölgeye yatırım yapılması dikkat çekici olsa da Türkiye adına sevindirici tabi ki. Ancak bir başka boyuttan baktığımız da, sürekli ticari antlaşmaların imzalanması da bize alış-veriş düşüncesinin yoğunlaştığını gösteriyor. Yugoslavya dağılmadan önce 75’li yıllara kadar, onlardan birçok ticari ürün alıyorduk. Unlu mamuller, tarım makineleri, cam gibi birçok ticari malzemelerde oradan karşılanıyordu. Ancak şimdi dengeler tersine döndü. Tarım ülkesi olmamızdan kaynaklı olarak şu an Balkan ülkelerinin bir kısmına ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Bu da ticari ilişkiler başlığı altında bize dostluk ilişkilerinin geliştirilmesi çabalarının mesajını veriyor.
SÖZ DİNLETEN ÜLKE
Geçen haftalar da TÜRKSAM’ın organize ettiği ‘Dünya Türk Forumu’ gerçekleştirildi. Bu forumda da Türk soylu halklarla iç içe olmanın önemi vurgulandı. Bu güzel gelişmeler her ne kadar Türkiye için sevindirici olsa da daha önce belirttiğim gibi bazı ülkeler için risk taşıyor. Şu bir gerçek ki Türkiye şu an AB’nin tahminleri dışında hareket ediyor. Geçenlerde İtalya Dış İşleri Bakanı Franco Frattini’nin yorumu bunu açıkça gösterdi.
Kısaca, Türkiye’nin bu ilerleyişinin gelecekte Balkanlar’da Türk Birliği kurmasını sağlayabileceğini ve kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Benim en çok hoşuma giden tarihte çok etkilendiğim Serebrenica katliamının yıl dönümünde, Başbakan Erdoğan’ın Boşnak ve Sırp liderler ile anma törenleri için Serebrenica’ya gitmeleri Türkiye’nin isteyince neler yapabileceğini gösteriyor…
Eksen kaymasının pusulası Balkanlara kayıyor gibi. Bu her ne kadar bazılarını korkutsa da bence Türkiye bu pusulasını kaybetmemeli. En azında geçici bir süre de olsa neler yapabileceğini herkese göstermeli. Buna ülke itibarımız açısında çok ihtiyacımız var. Artık söz dinleyen değil de söz dinleten olmanın yollarını bulmamız gerekiyor…
HABERLER
15 saat önceHABERLER
15 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce