Mermer sektörünün önemli oyuncularından Tümaş, dünyanın en önemli üç fuarından biri olan Marble Fuarı’nda yeni ürünleriyle boy gösteriyor. Balkan pazarında da yer almak için çalışmalarını sürdüren Tümaş Mermer, Avrupa’daki krizden şikayetçi…
Tümaş Mermer’in “Yeni çocuğumuz” diye tanımladığı Burdur Sazak bölgesinde yeni açtıkları ve oldukça talep gören açık bej ocağı yoğun ilgi görüyor. Tüm enerjilerinin yeni doğan çocuklarının üzerinde toplandığını ifade eden Tümaş Mermer Genel Müdürü Serdar Sungur, Marble Fuarı’nın tarihinin seneye iyi hesaplanması gerektiğinin altını çizdi.
Bu yıl Mermer Fuarı’ndan beklentileriniz neler?
Aslında fuarlar, beklentilerin yaratılacağı yerler değil. Fuara katılarak bu yönde bir beklentimiz yok. Sadece müşterilerimize ve bizden alım yapan insanları burada izlemek için fuarlara katılıyoruz. Kendilerine yeni gelişimlerimizi fuarlarda daha iyi göstereceğimize inandığımız için burada bulunuyoruz.
İzmir Fuarı’nda olmaktan memnun musunuz?
İzmir Fuarı’nda olmak da memnuniyet veriyor. Çünkü şu anda dünyadaki üç büyük fuardan bir tanesi bu fuar. Katılımın yüksek olduğu bir fuar. O yönde müşterilerimiz de İzmir Fuarı’na gelmekten memnunlar. Bu fuarın büyük olduğunu onlar da biliyorlar ve iştirak anlamında sayıca fazla. Yani İzmir fuarında daha çok insana kendimizi gösterip, neler yaptığımızı onlara anlatabiliyoruz. Bunun neticesinde artık fabrikaya dönüş ve sonrasındaki servis hizmetleriyle müşterilerimize daha iyi hizmet vermeye çalışıyoruz. Bir vizyonumuz ve kurumsal bir yapımız var. Son üç seneden beri mermer sektöründe bunu oturtmaya ve insan gücünü organize kullanmaya çalışıyoruz. Fuardan beklentimiz değil de daha çok müşterilerimizin ne beklentisi var biz onlara daha iyi nasıl hizmet verebiliriz ve bizdeki gelişimleri göstermek maksadıyla fuarları tercih ediyoruz. İzmir Fuarı da dünyada önem verdiğimiz üç fuardan bir tanesi. Bir Denizli firması olarak burada olmaktan mutluyuz.
PASKALYA BAYRAMI UNUTULDU
Marble Fuarı’nın üç günlük oluşu yeterli mi sizce?
Bazı eksiklikler var diye düşünüyoruz. Bunlar neye göre hesaplanıyor bilemiyoruz. Mesela Hıristiyan âleminin en büyük bayramları olan Paskalya tatiline denk gelmesi Marble Fuarı’nın tarihinin hesaplanması gerekir. Çünkü daha yoğun katılım sağlanabilirdi. Bizim birçok müşterimiz Katolik ve Paskalya tatillerinden dolayı katılımda noksanlık olacaktır. Müşterilerimizden aldığımız tepkiler bu yönde. Bunu İZFAŞ yönetimine mutlaka ileteceğiz. Bizim bayramlarımız gibi onlarında her sene onar günlük periyotlarla geriye gelen bir sistemleri var. Keşke o tarihe denk gelmeseydi de onları da buraya getirip neler yaptığımızı anlatabilseydik. Çünkü ayrıntılar önemli olabiliyor.
Fuar alanındaki yeriniz yeterli mi sizce?
Firma ile ilgili olarak biraz daha sistematik firmaların incelenmesi lazım. Desteklenecek gurupların tespit edilerek ihracat miktarları dikkate alınmalı iç pazar payları dikkate alınmalı. Bu ayrıntıların desteklenmesi lazım ki sektör biraz daha öne çıksın. Belediyelerin bünyesinde konuya ehil, en azından bir bilirkişi gurubunun olup bunların organizasyonlarının nasıl yapılacağıyla ilgili fikir beyanında bulunacağı kişilerle, belli yanlışlıkların yapılmasını engelleyebilirler diye düşünüyorum. Yani firmalar gücünü burada rahatlıkla sunabilmeli. Çünkü ilerlemek sadece tek başına firma gücüyle değil, bir sürü etkenle birlikte, belediyelerle, yerel yönetimiyle, muhtarına kadar bir organize gerektiren organizasyondur.
En çok hangi ülkeden ziyaretçileriniz var?
İlk ve ikinci gün Çinli gruplar daha yoğun geldiler. Çinlilerin ilgisinin yoğun olduğunu görüyoruz. Daha çok ham blok satın alma anlamında hareket ediyorlar. Onun haricinde kesilmiş olarak katma değer ürünler anlamında da Avrupa dışı diyebileceğim bir katılım var. Ama şu anda bize gelenler olarak Avrupa azınlıkta diyebilirim. Bunun sebebinin Avrupa’daki ekonomik krizin devam ediyor olması. İnsanlar orada biraz daha ürkek ve biraz daha önlerini görmek istiyorlar. Kendi iç pazarlarda mermer ile ilgili ihtiyaçlarını karşılama noktasında içe döndüler diyebilirim. Avrupa boyutunda biraz işimizi engelledi. Bundan önceki istatistiklere baktığımız zaman bir İspanya bir Yunanistan, bir İtalya, yoğun miktarda pazarda pay sahipleriydi. Ama şu anda krizin verdiği etkiyle durgunlukları var. Daha lüks olarak dışardan taş alma noktasında temkinli hareket ediyorlar. Aslında orda gözle görülür bir kriz yok, ama orada krizin söylentisi insanların gözünü korkuttuğu için biraz daha temkinli hareket ediyorlar. Ama Amerika pazarı, Ortadoğu pazarı alımlarına devam ediyor. Uzakdoğu da Çin merkezli blok anlamında ihracatımız da bir sorun yok. Ancak bu konuda ince hesaplar yapmamız gerekiyor. Çünkü pazarlar artık çok hareketli ve değişken olduğu için zamana hızlı ayak uydurmak gerekiyor. Biz bütün hazırlıklarımızı iyimser düşündüğümüz noktaya göre planlıyoruz. Ve olumsuzlukları düşünmüyoruz. Çünkü mermer tarihin her döneminde ve projelerde yoğun olarak kullanıldığı için tarihten gelen bir mermer ve doğal zenginliğin göstergesi olarak düşünüyoruz. Bu nedenle bu sektörün asırlar boyu devam edeceğini biliyoruz.
Pasta dilimi aynı kalacak mı peki?
Belki aynı kalacak ama bu pastadan dilim alan firmaların şekli ve dilimlerinin şekli değişecek. Bizde kendimize orada bir yer bulmaya ve geliştirmeye adadık. Pastadan daha büyük pay almayı istiyoruz.
Yeni pazarlar olarak düşünceleriniz nedir?
Yeni pazar arayışlarımız sürekli devam ediyor. Ay içinde mutlaka bir iki haftası ben ya pazar arayışlarımız devam ediyor. Hiç satışımızın olmadığı pazarlara kadar gidiyor, görüşüyoruz. Bağlantılar kuruyor ve onların ihtiyaçlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Tabi bunlar uzun soluklu işler. Bunlar güç gerektiriyor, para, destek gerektiriyor. Arkanızda bir güç olması gerekiyor. Sadece firmasal anlamda güç değil, ülkenin de gücünün olması, ülkenin siyasi ve hükümet kanadının, devletinde gücünün arkada olması gerekiyor. Biz daha fazla işler alabilelim ve cesaretle o işlere girebilelim. Devlet desteği tamam ama yeterli değil daha ihtiyacımız var. Ancak gücümüzü göstermek için arkamızda devletin gücünün de olması gerekiyor.
Balkan Pazarı için çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Balkan Pazarı için yoğun çabalarımız var ve uğraşıyoruz. Bizim sektörümüz de Ar-Ge olmadığı için takip ediliyorsunuz. Onun için pazarlar hızlı bozulabiliyor. Ortaya bir şablon çıkana ve bir sistem yaratana kadar biraz da bunu gizli tutarak yapmak zorunda kalıyor ve her pazarda olmaya çalışıyoruz.
Tümaş Mermer’in en gözde olan ürünü hangisi?
Aslında taşlarımızın hepsi bizim çocuğumuz, birbirinden ayıramıyoruz. Biz sadece hepsinin değerli olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Ve her taşımıza o gözle bakıyoruz. Ancak piyasanın bir talebi var. Genelde herkes açık bej ve açık renk grupları üzerinde hareket ediyor. Çin ve Ortadoğu olarak seramikvari düz taşlar üzerinde hareket ediyorlar. İşin ana malzemesi bu yönde diyebilirim. Biz de talepleri karşılamak için elimizden geleni elimizden geleni yapıyoruz.
Yeni açılan ocaklarınız var mı?
Burdur Sazak bölgesinde yeni açtığımız açık bej ocağımız var. Şu anda yeni diyebileceğimiz bir ocağımız. Bütün yoğun ilgimiz onun üzerinde yeni doğan çocuğumuz olduğu için onu büyütmeye çalışıyoruz. Talep gören bir ocak ama tabi ne olacağını önümüzdeki dönemlerde daha net görebileceğiz. Bunun dışında daha iki tane ocağımız zaten kendini ispat etmiş ve artık büyümüş çocuklarımız, hatta orada üretimi daha artırmaya daha da yoğun hale getirmeye çıkartmaya çalışıyoruz. Çünkü talep hem iç hem de Çin pazarında çok fazla. Bunun haricinde kırmızı ve siyah gruplarımız var. Sonra Picasso dediğimiz sarı taşımız her yerde ve her zaman bulamayacağımız bir taşımız olarak yine gözbebeğimiz. Bizim yaptığımız işler, bir nevi sanat olduğu için bizler de daha kontrast renkleri bir araya getirerek sanat eserleri ortaya çıkaracağız. Böylece biraz sanatçı edasıyla mimarlarımızı da işin içerisine alarak onlarla güzel projeler yapmak istiyoruz.
TEKNOLOJİK YATIRIMLAR SÜRÜYOR
Yatırımlarınız neler?
Önümüzdeki dönem, yeni yaptığımız makinesel anlamda ki teknolojik yatırımlar olacaktır. Şu anda mermer sektöründe teknolojinin sunmuş olduğu bir çok imkanı olan makineleri bünyemize kattık ve katıyoruz. Bütün hazırlığımız, önümüzdeki döneme olan inancımız. Ülkemize olan inancımız, kendimize olan inancımız. Biraz abartı olacak ama tarihten aldığımız gücümüzle birlikte bir Mimar Sinan misali, yaptığımız eserler saymakla bitmez. İnşallah yaptığımız eserler de ve projelerde taşlarımızda bir katkımız olur. Çünkü mermerler kısa soluklu kullanılan değil, uzun soluklu kullanılan malzemeler. Belki bir gün biz olmayacağız, ama bizim taşlarımızın yaşayacak olması bizleri mutlu ediyor ve işimize daha çok bağlıyor. Dünya standartlarında sunum yapan bir firma haline gelmek bizim öncelikli hedefimiz olacaktır.
Fuar stantınızı her yıl değiştirmek külfetli değil mi?
Külfetli bir iş tabi. İstanbul’daki standımız çok daha güzeldi. Dolayısıyla standımıza bir çok mimarları çekmiş olduk. Stant da farklılık olduğunu gören mimarlar çok fazla bizleri ziyaret ettiler. Çin’de ve Verona’da da yine aynı şekilde insanlara neler yapılabildiğini anlatarak, sunumlar yapmaya devam ediyoruz.
Çevreye olan duyarlılığınızdan bahseder misiniz?
Doğal kaynaktan yeşil enerji kullanmayı tercih ediyoruz. Hidroelektrik santralden üretilen enerjiyi kullanıyor ve buna dikkat ediyoruz. Yeşil enerji sertifikamız var ve bunlar bizim için çok önemli. Bunun haricinde güneşi yoğun olarak kullanıyoruz. Önümüzdeki dönem zarfında fabrikamızda ki makinelerimizi güneşle ilgili çalıştıracak projeyi imzaladık. Allah kısmet ederse bu yılsonuna kadar devreye alacağız. Yaklaşık 500 kw’lık bir güneş tarlasında üreteceğimiz enerji ile de fabrikamızı doğal enerji kaynaklarıyla destekleyeceğiz. Böylece hem dış ticaret hem de cari, açığımızın azalmasına yardımcı olacağız. Ayrıca çevreye olan duyarlılığımızı bu şekilde insanlara göstermiş olacağız. Bunun için öncü olacağımızı düşünüyorum. İmzalar atıldı ve fabrikamız da şu anda konuyla ilgili olarak paneller devam ediyor.
ENERJİ SEKTÖRÜNDE DE VARIZ
Gediz Enerji’yi de aldınız ve daha da güçlendiniz değil mi?
Tümaş Ersan Karaçay olarak ihaleye girdik. Bunun sonucunda biz Gediz Enerji’yi aldık. İzmir’e de kutusuz hizmeti Denizli, Aydın ve Muğla’da yaptığımızın aynısını burada da yapacağız. İzmirliler de bizleri yapacağımız hizmetlerle önümüzdeki dönemde yakından tanıyacaklar diye düşünüyorum.
Marble Fuarı’nı İstanbul’a kaptırır mıyız?
Bence kapmasın diyorum. Ancak Marble giderek küçüldü, bunu da göz ardı etmemekte yarar var. Dünyada mermer anlamında çok fuarlar olmaya başladı. Aralar o kadar daraldı ki, neredeyse 15 günde bir fuarlara gidip geleceksiniz. Sene boyunca belki de firma da durma imkânınız olmayacak. İstanbul’da bundan etkileniyor. Alt yapısı var ama geçmişe dayalı bir alt yapıdan gelmediği için oturtamadılar. İstanbul’un ulaşım anlamında çok büyük kolaylıkları olduğunu kabul etmek lazım. Bir kere hızlı hareket edebiliyor. Müşteri İngiltere’den binip, İstanbul’a iniyor. Hemen karşıya geçip işini görüyor ve uçağına binip geri dönebiliyor. İzmir’e göre İstanbul’un bir sürü kolaylıkları var diyebilirim. İzmir’in de birçok eksiği var ve bunları kısa zamanda çözmeleri gerekir. Aslında iki ilin toplam imkânı bir fuar gibi görünüyor. Çünkü İstanbul’da otel sıkıntısı İzmir kadar olmuyor. Trafik burası kadar yoğun olmuyor. Olsa bile İstanbul’da olmanıza rağmen yoğun olmuyor. İzmir’de o kadar şehrin göbeğinde kalmışız ki, otoparkından tutun otellerine kadar sorun yaşanıyor. Müşterilerimizin kalacağı otel bile bulmakta zorlanıyoruz. Fiyatlar fahiş fiyatlarda artıyor ve biraz fırsatçılık gibi oluyor. Müşterilerimizin Euro bazında kaldığı fiyatları duyuyor ve üzülüyorum. Dışardan gelen misafir için bu soygunculuk. Adam mahkûm ve bunu mecburen ödemek zorunda kalıyor. Fırsatçılık yaparak müşteriyi korkutmamak lazım. Çünkü Türk’ün misafirperverliği noktasında normal de fiyatını fuar zamanı katlıyorsun. Beş yıldızlı otellerin tamamında aynı uygulama yaşandığına şahit olduk. Hatta müşteri seçiyorlar ve oda yok diyorlar. İnşallah bu sıkıntılar önümüzdeki dönem çözüme kavuşur ve bu konuya acil bir çözüm bulunur diye umuyorum. Yine de İzmir cazibesini yitirmeyeceği kanaatindeyim. İklim olarak ve zaman olarak güzel bir kent. Bölgesel olarak ise, ihracatın yapıldığı ana kapılara yakın bir yer. Burdur bölgesi, Antalya bölgesine uzantısının olması bir avantaj olarak görüyorum. Gelişimin önünde hiçbir şey duramayacağına göre, Bütün olumsuzlukları ise, basınımız, yerel yönetimimiz, hükümetimizle beraber aşacağımızı düşünüyoruz. Felsefemiz bu yönde fuarımızı daha ileri boyutlara taşıyacağımıza inanıyorum.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce