DOLAR 32,2481 0.02%
EURO 35,0469 -0.04%
ALTIN 2.445,32-0,05
BITCOIN 2205095-1.00645%
İzmir
27°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

Mutfak bir sanat ise, sabır ister

ABONE OL
03/09/2020 00:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Saffet-KuyasHobiniz işiniz, işiniz de hobiniz olmalı şeklinde tanımladığı ve hobi olarak başladığı iş, 24 yıldan beri kalıcı işi oldu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ömer Tevfik Kuyaş denilince insanın aklına hemen Göztepe kulübünde iki dönem başkanlık yapmış ve adını tarihe yazdırmış olan Başkan Saffet Kuyaş gelir. İyi bir sporcu ve aynı zamanda iyi bir gurme olan Seçkin Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Kuyaş’ın, konuğu oluyor ve Seçkin Gıda’nın kuruluş öyküsünü anlatmasını istiyoruz. Üniversiteyi 1972 yılında yurtdışında Fransa Strasbourg’da okudum. Tek başına kalınca yaşamınızı sürdürebilmek için birçok şeyi öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. Mutfağı ve yemek yapmayı çok sevdiğim için 24 yıl önce hobi olarak gördüğüm iş, şimdi kalıcı işim oldu.

 

Fransız mutfağını uyguluyor musunuz?

 

Bazı yemekleri uyguluyoruz tabi. Aslında mutfak bir Ar-Ge’ dir. Bizim de Ar-Ge mutfağımız da olduğu için yeni yemekleri deniyor ve pilot bölge seçiyor sonra deniyoruz. Eğer tutulursa daha büyük kapsamda üretime geçiyoruz. Bence hobiniz işiniz, işiniz de hobiniz olmalı.

 

İşe ne zaman başladınız?

 

İş hayatına Koç Grubunda başladım. Sonrasında Seçkin gıda olarak üç ortak şirketi kurduk ve bu günlere geldik.

Seçkin Gıda nerelere hizmet veriyor?

 

Toplu tüketim olarak şirketlere hizmet veriyoruz. Genelde minimum 50 kişi, maksimum 500 ve bin kişilik fabrikalarla çalışıyoruz. İzmir’in çok saygın ve seçkin İzeltaş ve Cevher gurubu gibi firmalara hitap ettiğimizi söyleyebilirim. Günde yaklaşık 14 bin civarında yemek dağıtımımız oluyor.

Yani herkese yemek vermiyorsunuz?

Aynen bu tabiri kullanacağım. Çünkü yemek konusu çok hassas bir konu. Öncelikle sağlıklı ürünlerle sağlıklı yemek yapmanız ve sağlıklı bir şekilde yemelerini sağlamak lazım.

 

Hangi renk yakalıları çalıştırıyorsunuz?

 

Çalışan kesimimiz, genelde hem beyaz, hem de mavi yakalılar. Onların dengelerini çok iyi bulmak gerekiyor. Fransızlar,”Yemek bir kültür, mutfak bir sanattır. Sanat ise sabır ister” sözünü çok beğenirim. Bunun için de çok iyi bir mutfak kadronuz olması lazım. Devamlı kendinizi yenilemeniz hem üretimle hem de ikram ettiğiniz firmalarla uzun soluklu çalışmak lazım. Bizim 24 yıldan beri çalıştığımız firmalar var. Ben kısa soluklu aşları değil de, uzun soluklu aşları seviyorum. Firmaların bize teveccüh göstermeleri ile bizde kendimizi hep yeniliyoruz.

Yemek sektörü zor bir sektör değil mi?

 

Oldukça zor diyebiliriz. Çünkü bunun içinde vicdan çok önemli. Biz şöyle diyoruz. “Ben yemediğim yemeği, başkasına yedirmem”.Bir de merdiven altına karşıyız. Ancak bireysel mücadele edemiyoruz. Birbirinizi kötüleyerek de bir yere gelemezsiniz. Mücadele etmesi gereken sivil toplum örgütleri ve dernekler var. Devletin denetim yapan mekanizmalarının da artması lazım. Katışımlı, tahşişli yemekleri kimseye yedirmeye hakkımız yoktur. İnsanların öğleden sonra da iş gücünü devam ettirmesi lazım. Kötü yemek, iş kazasına sebep verdiğini unutmamak gerekir. Yeni yasayla beraber 22 bin dediğimiz HSPP kurallarıyla beraber her bireyin ve tüketicilerin de bilinçlenmesi lazım. Bunlar da EYYAP ve sertifikasyon dediğimiz şeyler. Biz aldığımız eti sertifika ve sağlık raporuyla alıyoruz. Aslında bunu herkes sormalı ve sadece yemek olarak görmemeliyiz. Yemeğin içi çok dolu ve deşarja kadar gittiğini düşünmek lazım.

 

250 KİŞİ İSTİHDAM EDİLİYOR

Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?

 

Yanımda 250 civarında çalışanım var. Ama onları ben ailem olarak görüyorum. Gönderdiğimiz yemeğin bu firmalar tarafından tutulmasına bakarsak, demek ki işverenlerin kendi çalışanlarına gösterdiği bir saygı diye düşünüyorum. Bu saygıyı göstermeyen insanların ise, bence işverenle ilgisi yok.

 

Yaşadığınız sorunlarınız var mıdır?

 

Sorunlar çok. Ancak bizim şirketin sorunları değil. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Üretimimiz ise, tamamen teknolojik ve hijyen ortamında taşıma yapıyoruz. Aslında elimizde bir bomba var ve o bombayı tesirsiz hale getirip risksiz şekilde yollamaya çalışıyoruz.

 

Risk kalmıyor mu peki?

 

Her zaman risk vardır. Çünkü sağlıkta risksiz bir şey olması mümkün değil. Ama dünyada şöyle bir şey var. Risk, eşit fiyattır. Risk ne kadar artarsa bunu minimize etmek için fiyatlar ona göre yükselmelidir. Sektörü kötülemek istemiyorum, ama üç liralara, dört liralara yemek olmayacağı bir gerçek. Bu konuda tüketicinin bilinçlenmesi lazım.

 

Kamera sisteminiz de var değil mi?

 

Bizim işyerimiz de 14 kameramız var. Kimseden şifre istenmeden girip 24 saat bizi izleyebilecekleri bir sistemimiz var.

 

Başka bir yatırım düşünüyor musunuz?

 

Şöyle bir gelişmemiz var. Geçtiğimiz 9 ay içerisinde Ankara Bilkent Üniversitesiyle Bilkent’in bir iştirakçisi olduk. Ortaklığımız devam ediyor. Türkiye’de kurumsallaşmanın yolu bana göre birleşmeden geçiyor. Ayrışacağınıza birleşmeniz lazım. Dolayısıyla Türkiye’nin en saygın kurumu ve holdingi olan Doğramacı’nın firmasıyla ortaklığım olması bize gurur veriyor. Artık karlarımızı bile orada okuyan üniversite talebelerine burs olarak veriyoruz. Belli bir yaştan sonra toplumsal hareketleri izlememiz lazım.

 

Biraz da spor diyelim, iyi bir sporcu olarak spora devam mı?

 

Tenis devam ediyor. Eskiden iyi bir futbolcu olmama rağmen, sahalar artık bizi rahatsız ediyor. Kulüple ilişkilerim zaman zaman devam ediyor ve desteklerimizi vermeye çalışıyoruz. Nede olsa insan geçmişini arıyor.

 

Sanatçı eşliğinde yemek yediriyorsunuz değil mi?

 

Bir inovasyon olarak, fabrikaların toplu yemek yenilen yemekhanelerinde sanatçı eşliğinde Adem Gebzen ile müzik eşliğinde yemek yedirdik. İnsanlar yemek yerken moral depoladı. Bu konuda yapılmayanı yaparak, iyi bir geri dönüşüm ve teşekkür aldık.

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli