DOLAR 34,5472 0.18%
EURO 36,0031 -0.66%
ALTIN 3.003,601,42
BITCOIN 34292871.79216%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

224 okunma

Hedef Balkanlar’da karlı hayvancılık yatırımları

ABONE OL
25/12/2011 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TETA2Türkiye’nin hayvancılık sektöründe büyük etkileri olan ve sektörün markalarından 23 yıllık bir firma TETA Teknik Tarım. Türk hayvancılık ve yem sanayisine birçok hizmetler sunmaya devam ediyor. 16 yıldan beri TETA Teknik Tarım’ın Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörlüğünü başarı ile yürüten Sumer Tomek Bayındır’ın konuğu oluyor ve hayvancılığın gelişmesi için projelerini anlatmasını istiyoruz:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye’de geçmiş yıllarda olduğu gibi projelerimizi artırmaya ve varolan müşterilerimize hizmet ve ürün sunmaya devam ediyoruz diyerek konuya giriyor, Sumer Tömek Bayındır. “Bununla birlikte komşu ülkelerde, özellikle Balkan ülkelerinde de ciddi girişimcilere know- how (bilgi birikimi, hayvancılığın nasıl yapılacağı bilgisi) ve gelişmiş teknolojide makine ve ekipman sunabiliriz ve buna talibiz. Hayvancılığın buralarda da gelişeceğini biliyoruz. Sonuçta tarım, onun altında da özellikle hayvancılık geleceğin sektörü.”

BALKANLARDA TETA RÜZGARI ESECEK

Dolayısıyla geleceğe yönelik Balkanlar’da da yatırım olacak ve bu yatırımcılara ciddi bir proje için mutlaka bizimle temas kurmalarını öneriyoruz. Biz onların özgün koşullarına göre uyarlamalar yaparak orada çok modern ve başarılı işletmeler kurarız. Bunlara ilaveten Balkanlar’dan gelecek yatırımcılara buralardaki işletmeleri görmek isterlerse gezme fırsatı da sunabiliriz. Bizim TETA olarak burada kurduğumuz işletmelerin Avrupa ölçeğinden çok daha büyük ve modern olduğunu da belirtmek isterim. Ancak küçük ve modern aile işletmeleri için de özgün çözümlerimiz var. Çok ekonomik ancak modern teknolojiye kolayca erişilebilecek yapılar kuruyoruz.”

Nasıl işletmeler kuruyorsunuz?

Hayvancılık işletmelerini bir fabrika gibi düşünebilirsiniz. Bu işletmeler, doğru bilgi ile hareket ettiklerinde, doğru bir yapılanma ve teknoloji seçimi yapabiliyor ve sonucunda da başarılı oluyorlar.  Yatırımcı araştırmacı ve akılcı bir yaklaşım benimsemeli. Bizim en büyük idealimiz hem Türkiye’de hem de Balkan ülkelerinde doğru ve bilgiye dayalı yatırımlar sağlamak. Bir anlamda Balkanların yanında olmak ve onlara sahip çıkmak istiyoruz. Çünkü bu konuda kötü tecrübeler yaşanabiliniyor. Birileri gelip sadece kısa günün karına bakarak iş yapıp, çekip gidebiliyor. Bazı ülke insanları her Batılıyı bir uzman zannederek onların peşine takılabiliyor. Bunları değerlendirmek için ciddi bir bilgi lazım. Teknik yatırımcının bu konuda bilgisi olmadığı için bunu değerlendiremiyor. Dolayısıyla araştırmanın iyi yapılması ve her önüne gelenin kayığına binmemek gerekiyor. Biz tecrübemizi ispatlayabilir ve işletmelerimizin başarısını gösterebiliriz. Sonuçta 23 yıllık şirketiz, hayvancılığı bizzat yapmış insanların oluşturduğu  bir birlikteliğiz, konunun uzmanlık bilgisine sahibiz ve en önemlisi yaptıklarımızı açıkça paylaşıyoruz.  Türkiye’nin hayvancılık sektörünün gelişmesinde ve eğitimine çok büyük etkimiz olduysa bunu Balkan ülkelerinde de yapmak istiyoruz. Özellikle 2012 yılında ihracat pazarları ile ilgili ciddi çalışmamız olacak. Balkanlar da bunun birinci ayağı olacak. Diğer Avrupa ülkelerine de hitap edecek ürünler geliştiriyoruz. Bununla ilgili olarak AR-GE çalışmalarımız devam ediyor.

TETA İLE ÇALIŞAN PARA KAZANIR

Şirketiniz de gelişmeler oldu mu?

Personel sayımız ve müşteri sayımız artı. Aynı zamanda işletme ölçekleri de arttı. Var olan işletmeler kendilerini büyüttüler. Örneğin, bizim en iddialı ve doğru söylemimiz “TE-TA ile çalışan para kazanır”dır. Bizim müşterimiz olan çiftlikler, ortaklık yapısı veya işletme sermayesi sıkıntısı yaşayan birkaç firma dışında, para kazanıyor ve işletmelerimiz büyüyor. Bu sektöre yerleşerek daha da büyüyor. Özelliğimiz, açık yürekli ve teknik tabanlı bir firma olmamızdır. Her işletmeyi kendi işletmemiz gibi görür, çıkarlarını savunuruz. Hayvancılığın yapısını, hayvan doğasını, dünyadaki en güncel teknolojiyi anlatıyor, doğruyu seçmelerine yardımcı oluyor, uyguluyor ve öğretiyoruz. Dolayısıyla onlar da bunu kullanıyor. Sonuçta alınan makine ekipman yatırım malı, yatırımcının derdi bunların iyi ve verimli çalışıp kendisine para kazandırması. Süt üretiyor ve sütü de satacak ve para kazanacak. Dolayısıyla bizim müşterimiz bize güveniyor ve para kazanıyor. Para kazanıyor ise, biz de başarılıyız demektir. Bizim için en büyük kriterin bu olduğunu düşünüyorum. Elbette ülkemizde tüm tarımsal ürünler gibi süt ve ette de fiyat oluşumu sıkıntılı. Doğal seyrinde olmayacak fiyat düşüşleri yaşanabiliyor. Bu tür kriz dönemlerini maalesef yaşıyor sektör ve böyle bir durumda üretici söz sahibi olmadığı satış fiyatına mahkûm kalıyor. Bu tür durumlar da işletmelerin zora girmelerine sebep oluyor.

TARIM KRİZİ KALDIRAMAZ HALE GELDİ

Beklentileriniz neler?

Türkiye’nin çok çalkantılı ekonomik yapısı sürekli krizlerin yaşanmasına sebep oluyor. Tarım sektörü neredeyse sürekli kriz halinde. Bunlara alıştık artık ancak bu durum sıklaştıkça tarım krizi kaldıramaz hale geldi. Çünkü maliyetlerimiz çok yüksek. Örneğin 3 yıl önce berbat bir yıl yaşadık hayvancılıkta. Süt fiyatlarının aşırı düşüşü geçen yıl et krizi yaşamamıza sebep oldu. Bu yıl süt fiyatları yükseldi ve şu an ortam hayvancılık açısından iyi ancak hayvan varlığımızı önemli ölçüde kaybettik. Süt fiyatlarının tek taraflı tayini bizim gibi bir ülke için kabul edilemez bir durum. Eğer demokratik bir ülkede yaşıyorsak, dünyada çok önemli bir oyuncuyuz diyorsak bunu en çok ekonomik faaliyetlerde, üretim ve ticaret anlamında görebilmeliyiz diye düşünüyorum.  Özellikle ticaret anlamında hak ve hukuk geçerli olmalı. Tarım sektöründe sürekli üreticinin ezilmesi, para kazanamaması ve küçük paylara razı olması bekleniyor. Buna karşın tüketici tarafında da tarım ürünleri yine çok yüksek fiyatlara gidiyor. Buna seyirci kalındığı sürece bu sektör istenilen gelişimi sağlayamıyor.

Size göre buna kim dur diyecek?

Bu noktada devletin rolü var. Her şeyi devletten beklemeyelim diyoruz eyvallah ama bu devletin bir görevi. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığımız zaman mutlaka ya taban fiyatların ayarlanması söz konusu ya da ürün fazlasının sektörlerden çekilerek bir ayarlama yapılması söz konusu. Ayrıca ciddi bir maliyet desteği var. Özellikle enerji girdisinde mazot ve elektriğin neredeyse bedava bir fiyatla çiftçilere verildiğini görüyoruz. Hem Avrupa’da hem de Amerika’da aynı sistem işliyor. Türkiye’de ise bu çeşit bir yaklaşım yok.  Tarıma, toplanan vergiden sonra artı hiçbir destek olmadığını artık bizzat bakanlık çalışanları da kabul ediyorlar.

ÇİFTÇİ KAR EDEBİLMELİ, BU EN DOĞAL HAK

Dolayısıyla Türkiye’de çiftçinin, üreticinin para kazanması gerek. Bunun hesabı yapılır, temel bir kar sağlayacak bir düzen sağlanır. Elbette verimlilik temel olmalı ve üretici verimlilik yönünde teşvik edilmeli. Bu oluşsun, ondan sonra o çiftçi yolunu şaşırmaz ve bir desteğe gerek duymaz, kendini geliştirir, kendi yolunu bulabilir. Hayvanlarının sayısını, verimini arttırır, daha iyi besler, araştırır ve geliştirir. Şimdi bütün işletmeler büyüğü ve küçüğü, gününü kurtarmaya bakıyor. Bizim ekonomik dengemizi sağlamanın yolu tarımdan geçiyor. Bunu birileri anladığı zaman bu işin çözüleceğini umuyorum.  O zaman gerçekten kazanacağız. Şu anda halkın alım gücü korkunç bir şekilde düşmüş vaziyette. Fakirlik ve kötü beslenme çok yaygın, bunu en son açıklanan TÜİK verileri gösteriyor. Gelir dağılımı ve kişisel borç rakamları had safhada. Tarım çok büyük kitleleri içinde barındırıyor. Burada en ufak bir iyileştirme bütün toplumu iyileştirme anlamına geliyor.  O yüzden şapkamızı önümüze koymalıyız. Bütün dünya tarıma yatırım yaparken bizim de tarımımızın gelişmesinin yolunu açmamız lazım.

Tarım Türkiye’de bitiyor diyebilir miyiz?

 

Tarım Türkiye’de bitmez. Bir şekilde o insanların yaşam tarzı olduğu için, ülkemizin üstünlük alanı olduğu için bitmez. Ama neden bu alandan daha çok kazanmayalım, güçlü bir ekonomi olmayalım? Ayrıca bir çiftçi tek kalem iş yapmaz, hayvancılık da yapar, ekili tarım da yapar. Toplam bir gelir elde eder.  Bir sene biri kötü giderse, öteki iyi gideri düşünür. Hayvancılık, yani süt ve et her zaman çiftçiyi nakit paraya kavuşturduğu için ve kırsalda yaşayan bir insan çok büyük bir değer olduğu için çiftçi mutlaka hayvanı olmasını ister. Ancak, sürekli zarar ederse ancak bir yere kadar dayanabilir. 2008 yılında bunu yaşadık. İnsanlar bakamadığı için hayvan varlığımız kesildi gitti. Dolayısıyla Türkiye et ithalatına gitti.

Bunlar akılcı yöntemler mi sizce?

 

Şöyle bir tepeden baktığımız zaman bunlar çok saçma geliyor. Türkiye gibi tarım ülkesinde et ithal eder hale gelmek için uğraşmak lazım. Üreticinin para kazanmasını sağlayacak bir düzen kurulduğu zaman her şey yoluna girecektir. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az derler. Bu konuda biraz da muhalefete iş düşüyor. Konuları daha fazla gündeme getirmeleri gerek. Ekonomimiz güçlenmez, gerçek katma değer yaratmaz ve insanlar açlıktan, fakirlikten kurtulamaz ise, ne politikacıların zaman harcadıkları düzenlemeler bir işe yarar, ne de dış politikanın düzelmesi söz konusu olur.

AVRUPA KALİTESİNDE SAĞIM MAKİNELERİ SUNUYORUZ

Hayvancılıkta ne gibi ürünler sunuyorsunuz?

Özellikle Balkanlar’da satılmasını istediğimiz ve ihtiyaçları olduğunu düşündüğümüz ürünler, hayvanın sağlığını koruyan ve sütünü verimli almasını sağlayan sağım makineleri ve yemini kolay hazırlayıp sunmasını sağlayacak ekipmanlara, yem römorku gibi ve ahır içi ekipmanlara ihtiyaçları olacağını düşünüyoruz. Biz büyük işletmeler kurduk ama orta boy işletmeler için de çok cazip çözümlerimiz var. Bunlarla ilgili bilgiyi bizlerle temas kurarak alabilirler.

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP