Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı
rifatsait@balkangunlugu.com /// @saitrifat /// www.facebook.com/rifat.sait
Yeni Anayasa ve yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi için TBMM’de çetin bir görüşme trafiğinden sonra 18 madde kabul edildi ve önümüzdeki hafta ikinci tur ve kanunun tümü üzerindeki görüşmeler yapılıp toptan (Final) oylama yapılacak. Kuvvetle muhtemel hafta sonuna kalmadan 340’ın biraz üzerinde (kuvvetle muhtemel 340-346 arası) oyla kabul edilecek Anayasa değişikliğinin Şubat başında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanması durumunda takip eden 60 gün içerisinde Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) yetiştirebilmesi halinde 2 Nisan’da veya küçük bir ihtimalle bir sonraki hafta yani 9 Nisan Pazar günü referanduma sunulmasına kesin gözüyle bakılıyor. Hayırlı olsun. Son sözü en güçlü ses olan Millet söyleyecek. Buraya kadar her şey normal ve bilindik. Ancak esas soru milletin kararı ne olacak, bu son kararın ardından siyasilerin durumu ne olacak? Yazımızın başlığında sorduğumuz fark da bunu açıklıyor. Yazımızın devamında bu farkın analizini yapmaya çalışacağız.
Siyaset matematikle açıklanamayabilir
Siyaset bazen matematikle izah edilemez. Tıpkı Nisan ayı başında yaşayacağımız referandum gibi. Başbakan yardımcısı Sayın Tuğrul Türkeş geçenlerde ilginç bir iddiada bulunmuştu: “ Seçim sonunda alınan %49,9 oy belki seçimi kazandırır ama referandumu kaybettirir. “ Sayın Türkeş daha da ilginç bir noktaya değinmişti: “7 Haziran’da yüzde 41 alırsın, 1 Kasım’da yüzde 49,5’e çıkarırsın ve mutlak galipsin. Referandumda aynı yüzde 49,5’u aldığında seçimi kaybettin demektir. Referandumu kaybetmek cumhurbaşkanının yasal ve meşru olduğunu tekrar tartışmaya açar. AK Parti’nin buna dikkat etmesi lazım.” Matematiğe göre %49,9 ile %50,1 arasında %002 gibi bir fark var. Oy sayısına vurduğunuzda kim bilir belki birkaç yüz oy, ama Türkiye’nin geleceğini direk etkileyecek bir güç. Böyle bir şey olmaz diyenlere işte Türk siyasetinden bir örnek. Hatırlayacak olursanız Türkiye 1987’de bir referanduma gitti. Eski siyasi yasaklıların tekrar siyaset yapıp yapamayacakları halka soruldu. Rahmetli Turgut Özal ‘Benim cazibem var, iktidardayım, kendi gücümle eski yasaklıları bitiririm. Ben parti içinde bir talimat verince birinin gidip Demirel’le öbürünün gidip Erbakan’la konuşmasının yolunu kapatayım’ dedi. Ancak referandumda halk yüzde 49,8’e yüzde 50,2 ile eski siyasetçilere siyaset yolunu açtı. Aradaki fark %004 olarak çıktı.
Referandum sonuçlarını neler etkiler?
Referandumu dış etkenler ve iç etkenler olmak üzere iki şekilde etkilemeye çalışacaklar. Dış etkenler dediğimizde aklımıza dışardaki sahte dost gizli düşmanlarımız geliyor. Tabiki Türkiye’nin düzlüğe çıkmasını istemeyen şer odakları rahat durmayacaklar. Allah korusun terör, suikast, tehditler siyasetimizi ve ekonomimizi olumsuz etkiliyor. Bunlara destek veren dış güçlerin seçim döneminde rahat durmayacaklarını biliyorum. Bu arada uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarının aleyhimize puan düşürmeleri, Avrupa ve Amerika’dan gelebilecek olumsuz açıklamalar her zaman olduğu gibi zehir saçmaya devam edebilir. ABD yeni Başkanı Trump’ın duruşu, Astana görüşmeleri, Cenevre’deki Kıbrıs görüşmeleri de önemlidir. Suriye ve Irak’ta yaşananlar, göçmenlerin durumu ve Rusya ile olan diyaloglarımız etkili olacak. İkinci olarak iç etkenler ki Ana muhalefet partisi CHP ve HDP’nin birlikte (Birlikte salladık çalışması) veya bağımsız izleyecekleri siyasi argümanlar.
CHP’de aynı nakarat
CHP’nin oynayacağı oyun şimdiden belli. Aslında yıllardır aynı şeyi yapıyor zaten. Nedir o, Cumhuriyet elden gidiyor, Atatürkçülük bitirilecek, rejim bitirilecek, yaşam tarzına müdahale edilecek yalanları ile olumsuz bir algı operasyonu. Bu taktiği özellikle İzmir’de hep yapmışlardır. Anlayacağınız, Birinci Dünya savaşı yıllarında Almanya’da yazılan ve aynı isimle bir filmi de yapılan “ Im Westen nichts Neues “ yani Batı cephesinde yeni bir şey yok, isimli roman CHP’ye de ilham olmaya devam ediyor. Bu arada CHP’nin oynayacağı çok çirkin bir oyun daha olabilir. FETO terör örgütüyle ilişkileri olduğu düşünülen ve açığa alınan devlet memurları ve onların aileleri üzerinden siyaset yapabilirler. Onların oylarını alabilmek için onları mağdur gibi gösterip farklı bir siyaset çalışması yapabilirler. Tabi bu şekilde açığa alınan veya soruşturmaya giren kişilerle ilgili hassas olmak çok önemli. Burada psikolojik olarak tepkili kişiler olabilir. Bunların suçsuz yere bu işlemlere tabi tutulmadıkları ve eğer suçları yoksa en kısa zamanda beraat edecekleri anlatılmalıdır.
Referandum sonunda CHP’de başkan değişir mi?
Bu güzel bir soru. Referandum sonunda beklendiği gibi %55-58 oy oranı ile Evet çıktığında CHP’nin bilmem kaçıncı yenilgisi olacak. Yenilen pehlivan güreşe doymaz ama onların pehlivanlıkla da ilgisi yok. CHP’yi tenzih ederim ama kevgire dönmüş bir siyasetle nereye kadar? Boşuna değil Deniz Baykal birden canlandı ve yüzünü göstermeye başladı. Referandumda sadece yeni Anayasa ve yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine Evet derken CHP’de de bir değişime de Evet mi denilecek, göreceğiz? Tabiki CHP’nin Türk milletinin referandum sonuçları ile kendilerine ne dediğini iyi anlaması ve saygı duymasını bekliyoruz.
Bize düşen görevler
Benim burada özellikle belirtmek istediğim önemli bir konu var. Çok detaylarına girmeyeceğim ama talep edildiğinde detaylı raporu da sunarız. AK Parti içindeki küskünler olabilir. Teşkilatlar içinde konuşulması gereken bazı ufak noktalar var. Diğer yandan içlerinde doğru olanlarını tenzih ederim ama az da olsa aralarında bazı orta ve üst düzey bürokratların vatandaş ve siyasetçilerle olan ya da olmayan ilişkileri referandum öncesi mutlaka gözden geçirilmeli. Bazı bürokratların telefona çıkmama ya da randevu vermeme gibi yanlışlıklarını derhal gidermeleri gerekiyor. Daha aşağılarda da örneğin polisin, vergi memurunun, PTT memurunun, Elektrik dağıtım firması görevlilerinin, Hastanelerdeki doktor ve hemşirelerin, Tapu kadastrodaki görevlinin v.s. vatandaşla sadece bu dönemde değil her zaman yapıcı ve iyi iletişim kurmalarını bekliyoruz. Kötü bir şey yapıyorlar demiyorum ama vatandaşa yaptıkları en ufak yanlış, onların kişisel yanlışından ziyade devletin ve hükümetin yanlışı olarak yansıyor. Çok dikkat edilmelidir.
Son olarak KHK ile getirilen düzenlemeyle yurtdışındaki seçmenler, adres bilgileri olmasa bile Türkiye’nin yurt dışındaki temsilciliklerindeki kayıtlı kimlik bilgileriyle oy kullanabilecek. Halen yurtdışında adresi belli olmayan 980 bin seçmen bulunuyor. Bir düzenleme yapılmasaydı bu kişiler oy kullanamayacaklardı. Son seçimlerde yurtdışındaki seçmenlerin ancak yüzde 40’ı sandığa gitmişti. Bu oranın referandumda yüzde 50’ye çıkabileceği hesabı yapılıyor.
Referandum için en az iki ayımız var ve daha çok konuşacağız. Koalisyonları bitirip Türkiye’de siyasi istikrarı getirecek yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin yararlarını vatandaşımıza anlatmamız gerekiyor, elimizden geldiğince bu köşede anlatmaya çalışacağız. Referandum hayırlı olsun.
BALKAN YEMEKLERİ
17 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024
Sn vekilim yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil,tespitleriniz çok doğru.Allah korusun bu refarandumu kaybetmek sıradan bir seçim mağlubiyeti değil ,Dua ve niyâzlarında bizlerle beraber olan mazlum milletlerin ümitlerininde yok olması demektir.Dolayısı ile bu seçim zalime korku,mazluma ümit seçimidir.Bu seçim Türklere anadolunun kapısını açan 1071 Malazgirt savaşı,Çağ açıp çağ kapatan 1453 İstanbul un fethi ,Çanakkale de anafartalarda ben size ölmeyi emrediyorum denilen an kadar kıymetlidir.Gazamız mübarek olsun.Saygılarımla