İpsala Fuar alanında düzenlenen “tevhid ve vahdet” temalı Kutlu Doğum Haftası etkinliği 17 Nisan Pazar günü tüm Balkanların buluşmasıyla gerçekleştirildi.
T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “tevhid ve vahdet” temalı Kutlu Doğum Haftası etkinliği 17 Nisan Pazar günü İpsala’da Fuar Alanında düzenlendi. Yaklaşık 6.000 kişinin katıldığı etkinlikte Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in “Buradan az önce selalar verildi. O selaları bir yere bağışlamak istiyorum izninizle. O selaları, az ötede, Dimetoka’da yüz senedir ezan sesine hasret kalmış Çelebi Sultan Mehmet Camii’ne armağan ediyorum.” Sözleri alkışlarla karşılandı.
İpsala belediyesinin katkılarıyla düzenlenen etkinliğe T.C. Sağlık Bakanı Dr.Mehmet Müezzinoğlu, T.C. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Edirne Vali V. Beyazıt Tanç, T.C. Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı, İpsala Belediye Başkanı Mehmet Kerman, İpsala Kaymakamı Eyüp Özdemir, Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü Mustafa Hacı Aliş, Balkan ülkeleri müftüleri, Yunanistan Parlamentosu’nda Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, Kozlukebir Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet, Mustafçova Belediye Başkanı Cemil Kabza, Bulgaristan’dan DOST partisi milletvekili Şabanali Ahmet v.d., Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Teşkilat Başkanı Musa Yurt, Yunanistan’dan Doğu Makedonya-Trakya Bölge Başkan Yardımcısı Mustafa Katrancı, İskeçe Türk Birliği Başkanı Ahmet Kurt, Batı Trakya Azınlığı Güney Meriç Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Bekir Mustafaoğlu’nun yanısıra Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’den yaklaşık olarak 6.000 kişi katıldı.
Yapılan konuşmalarda Hz. Muhammed’in hayatı, insanlığa kattığı değerler, Osmanlı medeniyetinin inançlara olan saygısı anlatıldı ve etkinliği düzenleyenlere teşekkür edildi.
Etkinlikte ayrıca Edirne İmam Hatip Lisesi öğrencileri şiirler okudu, sela verildi ve Edirne Tasavvuf Musikisi Topluluğu bir konser sundu.
Etkinlik çerçevesinde katılımcılara yemek de ikram edildi.
Etkinlikte özetle aşağıdaki konuşmalar yapıldı:
İnsanlığı yüceltmek ve yeniden diriltmek için gelin birlik olalım.
İpsala Belediye Başkanı Mehmet Kerman:
Sizi bizi buraya getiren Allah ve Peygamber sevgisidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in 1445 yıl önce doğmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Kutlu doğum haftası Peygamberimizin güzel ahlakını , herkesi kucaklayan sevgisini ve hoşgörüsünü yaşayarak, hadislerini, mesajlarını yeniden anlamak, düşünmek , anlatmak ve anlatmak ve aynı zamanda da uygulamak için bir fırsattır. İnsanlığı yüceltmek ve yeniden diriltmek için gelin birlik olalım.
İpsala’ya Bahar asıl bugün gelmiştir.
İpsala Kaymakamı Eyüp Özdemir:
“İpsala’ya Bahar asıl bugün gelmiştir. Bu toprakların manevi mimarlarından İpsala’lı Ebülhayr efendinin hala Balkan ülkelerinde okutulan mevlidi şerifinde belirttiği gibi, yürüyesin şöyle dipdiri, gayret edip ileri atıl her dilediği. Balkanlar’da efendimizi müdafaa eden güzel insanlar hepiniz İpsala’mıza hoş geldiniz. ”
Türkiye birlik olmalı, güç olmalı ki İslâm aleminde de güç olsun.
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete:
“Bugün Peygamber efendimizin (S.A.V.) anılacağı bir toplantıya seve seve , koşa koşa geldik. Biz iki gün önce İslam İşbirliği toplantısındaydık. Sayın Cumhurbaşkanımız orada İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ve İslam aleminin başkanı seçildi. Bu şunu göstermekte: İslâm alemi, yüzünü, gönlünü Türkiye’ye çevirmiştir. Ve, çok şeyler beklemektedir. Biz, Balkanlar’dan gelenler hep şunu tekrar ediyoruz: Türkiye birlik olmalı, güç olmalı ki İslâm aleminde de güç olsun.”
Bugün birlik, dirlik içinde İpsala’nın misafiri olduk. Tüm İpsala’lılara da teşekkür ediyorum.
Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif:
“Değerli kardeşlerim. Diyanet İşleri Başkanlığı’mız yıllardan bu yana Kutlu Doğum haftasını bir tema ile kutlamaktadır Bu yıl da “Birlik beraberlik” adı altında bir tema seçtikleri için kendilerini tebrik ediyorum.
Yüzyıldan beri yongadan kopmuş Balkanlar Diyanet İşleri Başkanlarıyla, müftüleriyle, bu davete, Peygamber sevgisine , birliğe, beraberliğe koştular. Biz, Batı Trakya’dan buraya davet edildiğimizden bu yana heyecan duyduk. Buraya davet edildiğimiz zaman Batı Trakya’dan buraya katılma iradesini gösteren 5 bin kişi oldu. Ancak, ne yazıktır ki vasıta konusunda sıkıntı çektik ve sadece 2.500 kişi gelebildik.
Ben, Batı Trakya’da bu olay meydana geldiği zaman din adamlarını sıkıntıya sokmama konusunda feragat eden 2.500 soydaşımıza da teşekkür ediyorum.
Bugün birlik, dirlik içinde İpsala’nın misafiri olduk. Tüm İpsala’lılara da teşekkür ediyorum.”
Peygamber efendimiz bu dünyaya veda etmeden önce bize iki emanet bıraktı; Kur’an’ı Kerim ve sünnet. Bu iki emanete sahip çıktığınız sürece asla kaybetmeyeceksiniz.
Makedonya Başmüftüsü Süleyman Efendi
“Bugün Muhammed için burada olduğunuz için çok teşekkür ederim. Peygamber efendimiz bu dünyaya veda etmeden önce bize iki emanet bıraktı; Kur’an’ı Kerim ve sünnet. Bu iki emanete sahip çıktığınız sürece asla kaybetmeyeceksiniz. İslam dünyası bu iki emanetle çalıştığı sürece hep yükseklerde kalacaktır.”
Allah, kardeşlerimiz arasındaki birlik ve beraberliği pekiştirsin ve güçlü eylesin.
Kosova Müftüsü Naim Efendi Tırnava
“ Çok çeşit toplantılar düzenlenir. Her toplantının değişik manası vardır. Bundan daha değerli bir toplantı daha olamaz. Sayın Diyanet İşleri Başkanı’na bizleri buraya topladığı ve Peygamberimize salat ve selam gönderme fırsatı verdiği için teşekkür ederim. Bizim memleketimizde de bu tür toplantılar yapıyoruz, ama burada bu kadar insanı görmek çok sevindirici. İslam dini iyilik ve güzellikler dinidir, asla kötülüğün ve gösterdikleri gibi asla karamsar bir din değildir. Konumumuz gereği bir çok ülkeyi geziyoruz. Türkiye’ye geldiğimiz zaman kendimizi hiçbir zaman yabancı hissetmiyoruz. Allah, kardeşlerimiz arasındaki birlik ve beraberliği pekiştirsin ve güçlü eylesin.”
Türkiye, Balkanlar’daki Müslümanların ikinci kıblesi!
Karadağ Müftüsü Rıfat Fevziç:
“Biliyorsunuz genelde insanlar bir fakir, güçsüz, garip ve hiçbir şeyi olmayan insan için hep “ne yapsın, fakir, gariban, hiçbir şeyi yok”, derler insanlar. İnsan bir şeyi başardığı zaman hemen üzerine gitmeye başlarlar.
Biz, Balkanlar’da Balkan savaşlarından sonra vatansız kaldık diyebiliriz. Bu yüz yıllık süreç içerinde Karadağ’da Müslümanları temsil eden müftüler, Türkiye’ye benim bir kaç yıl içerinde geldiğim kadar gelmediler. Bu sadece benim isteğimden dolayı da değil. Eskiden Türkiye bir şey yapamıyor, diyorlardı. Türkiye, dünyada sözü geçen bir ülke oldu, kontrolsüz bir şekilde ileriye gidiyor, diyorlar. Biz bundan dolayı da buraya geliyoruz. Bundan dolayı mutluyuz. Türkiye Balkanlar’daki Müslümanların ikinci kıblesi. Ama, bunu Batı Trakya’dan, Bulgaristan’dan gelen insanlar için söylemiyorum. Türkiye sınırları içinde, Trakya’da yaşayanlara söylemek istiyorum. Trakya sanki biraz geride kalıyor. Biz, Balkanlar’daki Müslümanlar, Konya’da, İstanbul’da , Karadeniz’de, Anadolu’da v.d. yerlerde daha çok sahipleniyoruz. Trakya bölgesi Balkan Müslümanları için çok önemli. Trakya bizim için sanki bir üs. Allah bu devlete birlik, beraberlik ve ilerleme versin. ”
Bizim Deliorman bölgesinde bir atasözü vardır, “Pehlivan düştüğü yerden kalkar.” Biz, bugünlerde İstanbul’da düşen pehlivanın yeniden ayağa kalktığını görüyoruz.
Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı Aliş:
“ Hz. Peygamberin sevgisi bizi buraya getirdi. Biz, Hz. Peygamberin sünnetinden yola devam ederken, hep böyle mutlu günler yaşayacağız. Ne yapıp yapıp Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Peygamberin sünnetinden ayrılmayalım.
İslâm Dünyası ve Müslümanlar büyük bir krizden geçmektedir. Ama inşallah bu krizin sonu yakındır, çünkü bütün dünyadaki Müslümanların bir lidere, bir öndere ihtiyaçları vardır. Bizim Deliorman bölgesinde bir atasözü vardır, “Pehlivan düştüğü yerden kalkar.” Biz, bugünlerde İstanbul’da düşen pehlivanın yeniden ayağa kalktığını görüyoruz. Cenab-ı Allah güç kuvvet versin. Ama benim Türkiye’deki Müslümanlardan, kardeşlerimden bir istirhamımım olacak. Siz, bize güzel örnek olunuz. Siz güzel örnek olduğunuzda, biz, Balkanlar’da ne kadar ibadet yaparsak, bizim ibadetlerimizden bir kısmı size de gelir; Ama siz bize kötü örnek olursanız, günah işlemekte de beraber oluruz. Balkanlar’da yaşayan Müslümanlardan da şöyle bir istirhamım var: Ne yapıp yapıp Türkiye’deki din anlayışından ayrılmayalım, çünkü bizim babalarımız, dedelerimiz hep Türkiye’yle birlikte hareket ettiler ve bundan dolayı da, her ne kadar sıkıntı olursa olsun, gün gelir bu sıkıntı biter, çünkü kökümüzden ayrılmadık, doğru yoldan ayrılmadık. Ama başka bir ideolojiye sahip olursak kendimizi kaybederiz ve bir daha da kendimizi bulmak mümkün değildir.”
Hepimize düşen vazife, diğer din mensuplarına İslam’ı en iyi şekilde tanıtmaktır.
Romanya Müftüsü Murat Yusuf:
“Birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken bir çağda yaşıyoruz. Ali İmran suresinin bir ayeti kerimesinde şöyle emrediyor: Asla bölünüp parçalanmayın, diyor. Bizde bu toplantıya katılan kardeşler olarak birliğimizi güçlendirmemiz lazım. Bizler Avrupa’da , Balkanlar’da yaşayan kardeşleriniz olarak zor günlerden geçiyoruz. Hepimize düşen vazife, diğer din mensuplarına İslam’ı en iyi şekilde tanıtmaktır. Bunun için de bizler Türkiye’deki İslam anlayışını resme dökmemiz gerekir. Aksi takdirde din anlayışımızı tanıtamayız.“
Benim talebim, Hadis Ansiklopedisi’nin her dile tercüme edilmesidir.
Slovenya Müftüsü Nejat Glavuz:
“Biz, farklı dilleri konuşan insanları, Peygamber sevgisi İpsala’da bir araya getirdi. Bu Baharda her şey güzel kokuyor, bizim Peygamber sevgimiz de hoştur. Ben Mehmet Görmez hocanın talebesi değildim, ama kendimi onun talebesi gibi hissediyorum.
Biz, bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar olarak her zaman Peygamberimizin bizden talep ettiği güzelliklere koşuyoruz. Peygamberimiz her zaman mütevazilik görmüştür. Her zaman yapıcıydı, yıkıcı değildi. Biz de öyle bir medeniyet istiyoruz. Azınlık konumundaki Müslümanlara anlayış göstermektesiniz. Allah sizden razı olsun. Benim talebim, Hadis Ansiklopedisi’nin her dile tercüme edilmesidir. ”
Bir medeniyet ki ilim irfan medeniyeti, bir medeniyet ki hak ve adalet medeniyet.
T.C. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu:
“Bugün farklı farklı coğrafyalardan, farklı farklı dilleri konuşan ve farklı farklı milli mensubiyeti olan kardeşlerimle, “Müslümanlar kardeştir” anlayışıyla, İpsala’mızda tekrar birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum ve Rabbime şükrediyorum.
Bir medeniyet ki ilim irfan medeniyeti, bir medeniyet ki hak ve adalet medeniyet. Bir medeniyet ki barış, kardeşlik medeniyeti. Kardeşliğimizi güçlendirsin. Birlik ve beraberliğimzi güçlendirsin. Bu büyük Millet ve Millet inanıyorum ki bütün sıkıntılara rağmen ümmetim de milletim de yarınlarda daha güzel günlere gelecektir. Bu anlamda hep birlikte ve beraberliğe, hep birlikte daha güçlü kardeşliğe, hep birlikte daha güçlü şekilde geleceğe bakmaya ihtiyacımız var. Bugün şayet serhat ilimiz Edirne’mizin küçük ilçemizde, İpsala’mızda, Balkanlar’ın farklı bölgelerinden, Filistin’den ve Türkiye coğrafyasının farklı bölgelerinden Peygamber aşkına burada buluşabiliyorlarsa, biz birlikte , hiç tereddütünüz olmasın ki çok şeyleri başarabiliriz; çok büyük engelleri aşabilir ve çok büyük tuzakları bozabiliriz. ”
Buradan az önce salalar verildi. O salaları bir yere bağışlamak istiyorum izninizle. O salaları , az ötede Dimetoka’da yüz senedir ezan sesine hasret kalmış Çelebi Sultan Mehmet Camii’ne armağan ediyorum.
T.C. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez:
“Bir gün sevgililer sevgilisi Muhammed Mustafa (S.A.V.) minbere çıktı ve şöyle seslendi: Özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum, dedi. Kimi özlüyorsun ya Resülallah, dediler. Kardeşlerimi özlüyorum, dedi.
Sahabi kiram, siz benim kardeşim değil misiniz, dediler. Siz benim ashabımsınız, benim asıl kardeşlerim beni görmeden bana iman edenlerdir, buyurdu.
Peygamberimizin kardeşleri olarak bugün sizlere sesleniyorum. Allah’ın selamı, bereketi üzerinize olsun.
Bulgaristan’dan, Batı Trakya’dan ve Balkan coğrafyasının tamamından bugün İpsala’ya, hududa teşrif eden, kalbinde sevgili Peygamberimizin muhabbetiyle buraya gelen çok kıymetli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler, Peygamberimizin arkadaşlarım diye hitap ettiği sevgili gençler. Resulü Ekrem gönlümün nuru, gözümün süruru sevgili çocuklar. Hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Yesrit diye bir köy vardı. Ancak Allah Resulü S.A.V. oraya hicret ettiği zaman Medine’ye dönüştü. Oradan bir medeniyet kuruldu. Bütün dünyayı aydınlatan , bütün kainata ışık saçan bir medeniyet kuruldu. İpsala diye küçük bir kazamız vardı. Fakat bugün o Peygamber aşıklarıyla doldu, Peygamber sevdalılarıyla doldu, bütün Balkan topraklarından yüreğinde Peygamber sevgisiyle nur yüzlü anneler, eli öpülesi babalar, sevgili gençler ve sevgili çocuklar, Balkanlar’daki bütün diyanet işleri başkanlarının teşrifleriyle birlikte ve İpsala oldu bir Medine. Hepinizi kutluyorum.
Sözlerimin başında yürekten bir selamı daha iletmek istiyorum. Bir hafta önce Cuma namazını ABD’nin Başkenti Washington’da eda etmeyi yüce Rabbimiz nasip etti. Namazdan sonra bir baba geldi bana; yüzü dolu, yüreği mahzun. Sizinle bir derdimi paylaşmak istiyorum, dedi. Benim ilkokul beşinci sınıfa giden Muhammet isimli bir çocuğum var. Muhammet bir gün okula giderken, okula ben onu uğurlarken dedi ki, babacığım, bir şey söylemek istiyorum, ama söyleyemiyorum. Nedir derdin evladım, dedi. Ben adımı çok seviyorum, dedi. Biliyorum ki sen bana bütün alemlerin sevgilisi Muhammet Mustafa’nın adını verdin. Ancak bana izin verir misin bir süre bu ismimi arkadaşlarımdan gizleyebilir miyim. O ağlamaya başladı. Benim de gözlerim doldu, kalbim mahzun oldu.
Bu kutlu Doğum Haftasında, İpsala’dan, ülkemizin hududunda, Avrupa’da , Amerika’da, Balkanlar’da, nerede olursa olsun ismi Muhammet olan bütün çocuklarımızı selamlıyorum. Ve, onlara diyorum ki sizin öyle bir isminiz var ki, yüce Rabbimiz O’nu bütün alemlere rahmet olarak gönderdi. Sadece Türklere , Araplara göndermedi, sadece Müslümanlara göndermedi; bütün alemlere gönderdi. O bütün alemlere gönderilen Peygamberi selamlamak üzere burada toplandık. Bizi bi raraya getiren Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar ediyorum. Aramızda başka Balkanlar’dan sadece diyanet ileri başkanlarımız gelmedi. Sadece Sofya’dan, Filibe’den, Rusçuk’tan, Mestanlı’dan, Kırcaali’den, İskeçe’den, Gümülcine’den sadece Müslüman kardeşlerimiz gelmedi. Bu kardeşlerimizin kalbindeki Peygamber sevgisinin peşine takılan kilise mensupları da geldiler, onlara da hoş geldiniz diyorum.
Biz, millet olarak onlarla beraber beş asır yaşadık. Onların hiç birisi bize şunu diyemez: Sizin ecdadınız bizim ecdadımıza zulmetti diyemez elhamdülillah. Buradan az önce salalar verildi. O salaları bir yere bağışlamak istiyorum izninizle. O salaları , az ötede Dimetoka’da yüz senedir ezan sesine hasret kalmış Çelebi Sultan Mehmet Camii’ne armağan ediyorum.
Biz, millet olarak başka milletlerle yaşadığımızda Resulüllah Ekrem’in (S.A.V.) tavsiyesine uyduk. Biz, onların inançlarına asla müdahale etmedik. Çünkü Peygamberimiz öyle buyurdu. Siz, insanların mabetlerine dokunmazsınız, inançlarına müdahale edemezsiniz, siz başka insanların yüreklerini baskı altına alamazsınız, dedi. Biz, onun tavsiyesine uyduk. Bir cihan imparatorluğu döneminde dünyanın hiç bir yerinde, Allah’a hamd olsun ki sizin ecdadınız bizim dinimiz, inançlarımız üzerinde baskı kurdu, diyemez. Bundan dolayı rabbimize ne kadar hamd etsek azdır.
Aziz Kardeşlerim!
Bugün Kutlu Doğum haftasını idrak ediyoruz. 14 asır önce nasıl ki geldi, ayrılmış, parçalanmış bütün insanlığı birleştirdi sevgili Peygamberimizin kutlu doğumunun yeniden birleşmesine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Bu seneki başlığımız, gelin birlik olalım. Bu çağrıya siz icabet ettiniz. İpsala’daki yaptığımız bu Kutlu Doğum haftasının çok özel bir anlamı var. Buradaki varlığınızla siz hepiniz şöyle diyorsunuz: Ülkelerimizin aralarına sınırlar koyulabilir, ancak kalplerimizin arasına hiçbir sınır konulamaz. Ülkelerin arasına sınırlar koyulabilir. Ancak bir sevgi var ki, bir sevda var ki ona sınırlar koyulamaz; o sevgi Peygamber sevgisi, o sevda Muhammet Mustafa sevdasıdır. Yaklaşık bir sene önce Makedonya’da bir caminin restorasyonundan sonra Mustaf Paşa Camii’nin açılışını yapıyoruz. Mustafa Recebi orada hazır bulunuyor. Caminin altında bir kilise, onun altında da bir sinagog var. Açılışına Amerika’nın, Avrupa’nın büyükelçiler katılmış. Caminin kitabesine gözüm ilişti. Üzerinde bir bir tarih vardı; 1492. Büyükelçilere yönelip dedim ki, bu caminin üzerine nakşedilen tarihe bakar mısınız? 1492 bize iki tarihi hatırlatıyor. Birincisi Amerikan’ın keşfedildiği tarih. Yani o cami yapıldığında, o caminin yanı başındaki kilise var olmaya başladığında henüz Amerika keşfedilmemişti. 1492 bize bir tarihi daha hatırlatıyor. Avrupa’nın tamamından sürgün edilen Yahudilerin gelip İstanbul’a sığınmak zorunda kaldıkları ve İstanbul’da inançlarını özgürce yaşamaya başladıkları tarihtir. Biz, millet olarak henüz Amerika keşfedilmeden ve başka inançlar bir coğrafyadan sürgün edilirken, biz, camileri, kiliseleri, sinagogları, bütün inançları özgürce bir arada, kardeşlik ahlakına, kardeşlik hukukuna uygun olarak yaşatabilmiş bir milletin çocukları, bir medeniyetin mensuplarıyız. Alah’a ham ediyoruz…”
Not: Haber Kaynağı ve fotoğraflar Rodop Rüzgarı Haber sitesinden alınmıştır.
KÖŞE YAZARLARI
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
13 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
21 gün önceKÖŞE YAZARLARI
22 gün önce