Makedonya Rekalar yöresi köylerinden Manisa’ya göç eden Müteahhit Recep Ağa, kendine has konuşma üslubu ile hemşerileri arasında çok sevilen bir kişiliğe sahiptir. Daire satacağı müşterileri ile birebir ilgilenir, onları ikna etmek için her yolu denerdi. Bir gün yazıhanesinde otururken müşteri gelir. Yeni yaptığı dairelerden birini görmek istediğini söyler. Müşteri de ne müşteri hani.
Halk arasında “Pimpirik” diye tabir edebileceğimiz, her şeyi ince eleyip sık dokuyan bir tip. Biraz da ekonomik sıkıntısı olan Recep Ağa, ne yapıp edip daireyi bu müşteriye satmaya çalışır. Daireyi bir güzel gezdirir. Kararsız gibi gözüken müşteriyi biraz daha etkilemek için, 1980 model Mercedes marka arabası ve şoförü ile beraber İzmir-Eski Foça’ya balık yemeğe davet eder.
Recep Ağa’nın bu jesti, müşterinin hoşuna gider ve yola koyulurlar. Eski Foça’da deniz kenarındaki güzel bir yere otururlar. Garson masaya gelir sorar?
“Hoş geldiniz. Ne alırdınız efendim?”
Recep Ağa, kendine özgü şivesiyle;
“Ayde masayi bir guzel dunat bakayim. Soğuk meza, salate, raki, buz epsini getirasın”
Garson bu siparişleri alır ama yine sorar;
“Balık olarak ne alırdınız efendim?”
Recep ağa, her zaman yediği ve çok sevdiği Mezgit (Tavuk) balığının adını hatırlayamaz!
“Uç porsiyon KALÇAKSİZ BALİK ” der.
Garson şaşkınlığını gizleyemez.
“Anlayamadım efendim?”
“Anlamacek ne var more? “UÇ PORSİYON KALÇAKSİZ BALİK”
Arabayı park etmekten dönen şoförü Şerif, garsonun şaşkınlığını fark eder, durumu öğrendikten sonra garsona şöyle der:
“Patron’un ” KALÇAKSİZ BALIK “ dediği
“KILÇIKSIZ MEZGİT (TAVUK BALIĞI) ” der ve işi tatlıya bağlar!
HABERLER
16 saat önceHABERLER
17 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce