0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

ANTALYA (AA) – Türkiye’de her yıl 30 Haziran tarihi “Koruyucu Aile Günü” olarak kutlanıyor.

• Koruyucu annelik hayali 22 yıl sonra gerçekleşti
• Bakan Göktaş: 8 bin 547 hami ailemizin yanında 10 bin 256 çocuğumuz himaye ediliyor

Anne ve babası hayatını kaybeden ya da çeşitli nedenlerle ailesinin bakımlarını sağlayamadığı çocuklara aile şefkati, Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığının başlattığı “koruyucu aile” modeli ile veriliyor.

Devlet tarafından her gereksinimi karşılanmasına karşın çocukların anne baba sevgisi ve aile sıcaklığında büyümesini amaçlayan gözetici aile modeli ile evlat sahibi olamayan ya da biyolojik çocukları bulunmasına karşın kimsesiz çocuklara da yuvalarını açmak isteyen birçok ailenin meskenlerinden bebek, çocuk seslerinin yükselmesini sağlanıyor.

Türkiye’de bu model ile 8 bin 550 ailenin yanında 10 bin 264 çocuk, şefkat dolu yuvalarında yaşıyor.

Tek emelleri bir yetimi, öksüzü anne, baba sözcüğünden yoksun bırakmamak olan o aileler ortasında Antalya’da yaşayan 49 yaşındaki Şerife ve 48 yaşındaki Osman Çal çifti de yer alıyor.

Çocukları 2 yaşındayken havuza düşerek boğuldu

Çal çiftinin, evlendikten 11 yıl sonra Hüseyin ismini verdikleri oğulları dünyaya geldi.

Evliliklerini çocukla taçlandıran çiftin memnunluğu, gittikleri piknikte Hüseyin’in yangın söndürme havuzuna düşüp boğulmasıyla sona erdi.

Çocuklarının vefatıyla sarsılan çift, 10 yıl sonra hami aile olan komşularından etkilenerek bir çocuğa yuvalarını açmaya karar verdi. Bir türlü geçmeyen kederlerini gözetici aile olarak dindirmek isteyen çift, şimdi 40 günlük olan kimsesiz “Ela” isimli bebeğin gözetici aileliğini üstlenerek keyifli bir hayata adım attı. Meskenleri yıllar sonra tekrar bebek sesiyle dolan çift, “prensesimiz” diye seslendikleri minik Ela’yı adeta gözlerinden sakınıyor.

“Hayatını kaybeden oğlumuzun kokusunu Ela’da alıyorum”

Çal, AA muhabirine, evlendikten sonra birçok kez gebe kalmasına karşın 11 yıl bebeklerinin olmadığını söyledi.

Oğullarının dünyaya gelmesiyle hayatlarının büsbütün değiştiğini tabir eden Çal, “Çok memnunduk. Fakat 2 yaşındayken merhum oldu. Çok güç bir süreçti. Sonrasında da tekraren tedavi görmemize karşın bebeğimiz olmadı. Konutumuz ‘Ela’ bebek ile tekrar şenlendi. Ay kesimi üzere bir bebek. Çabucak bağlandık. Hayatını kaybeden oğlumuzun kokusunu Ela’da alıyorum.” dedi.

Bir yakının tavsiyesi üzerine hastanede emzirme eğitimi aldığını anlatan Çal, “Emzirme hemşiresinin dayanağıyla hiç ümitsizliğe kapılmadan geceleri bile kalktım ve başardım. Bebeğimiz konutumuza geldikten 2 ay sonra sütüm geldi. Bir mucize gerçekleşti ve bebeğimi emzirmeye başladım. Allah’ım bana Ela’nın ‘Süt annesi’ olmamı nasip etti. Çok hoş bir his. Onu sevgiyle büyüteceğiz.” diye konuştu.

Baba Osman Çal da kızının birinci defa “Baba” dediğini ve bu kelimeyi duyunca tanımı mümkün olmayan hisler yaşadığını kaydetti.

Yıllar sonra tekrar “baba” olma hissini yaşadığını aktaran Çal, “Ela ile yüzümüz yine gülmeye başladı. Etrafımdakiler bile gençleştiğimi söylüyor. İşten meskene adeta koşarak geliyorum. Ona sarılınca, koklayınca bütün yorgunluğum gidiyor.” tabirlerini kullandı.

Muhabir: Süleyman Elçin