DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34092170.32057%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

292 okunma

Kongreler ve Siyasi Partiler Kanunu

ABONE OL
29/05/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Haziran ayı İzmir’de üç partinin il kongrelerine sahne olacak. 3 Haziran’da MHP ve CHP il kongreleri gerçekleştirilirken, 9 Haziran da AK Parti il kongresi yapılacak. Bu üç partinin il başkanlarının ortak özelliği ne? Atamayla geldiler, seçilmiş olarak güven tazelemek istiyorlar. AK Parti’de Ömer Cihat Akay kesin gibi. Rakip çıkması beklenmiyor. MHP’de Necat Karataş, iki adaylı gidilse bile seçilecek.CHP’de Tacettin Bayır, şüpheli ancak seçilme ihtimali var gibi. Eğer belediye başkanları destek verirse zaten mesele yok. Belediye başkanları, ilçe örgütlerinde egemenliklerini kurmuşlar. Ankara’nın da istediği bu gibi. Blok delegeler olmasa bile onlar da belediye başkanlarına göre hareket edecek görünüyor. AK Parti, farklı bir yol izlemişti. Temayül yaptı, yetmedi bir daha yaptı. Kırgınlıklar olmasın, kavga çıkmasın gibi gerekçelerle değişik bir tercih yaptı. MHP’de atanmış il yönetimi, ilçe kongrelerini ( genel merkez istişareli ) ille uyumlu olması bakımından kendine yakın isimleri seçtirdi. CHP’de de aslında pek fark yok. Yani kararı belediye başkanları, yani Ankara belirleyecek. Belediye başkanları tekrar aday olabilmek için başkente göre hareket etmek zorunda.

Sonuç itibariyle aslında hepsinde de Genel Merkez’in dediği olacak. İl binasından Karataş, Halkapınar’dan Akay ve çok büyük sürpriz olmazsa Celal Atik’ten Bayır seçilmiş başkan olarak yollarına devam edecekler. Bu siyasi partilerimizin aslında sürükleyici isimleri liderleri. Genel Başkana göre şekilleniyor. Teşkilatlar seçimlerde ne derece etkili tartışılır. Fakat başarıda teşkilatlar kendilerine pay çıkarmayı adet edinmiştir. Kabul etmek gerekir ki; her seçim sonucu partiden çok, genel başkanın aldığı sonuçtur.

Peki sormak lazım. Bu kongreler ne kadar sağlıklıdır? Ne kadar demokratiktir? Siyaseti nasıl kurumsallaştıracağız?

 

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

 

Parti içi demokrasinin olmadığı, her partinin tabanında hala tartışılıyor. Niye ön seçimler olmaz? Merkez yoklaması ne zaman kalkacak? Temsilde adalet ve fırsat eşitliği nasıl olacak? Siyasi kültür ve yeteneği gelişmiş politikacılarımız ne zaman olacak?

Vekilleri, meclis üyelerini bu kongrelerde çıkmış isimlerden mi belirleyeceğiz? Göreceksiniz; ilk yerel seçimlerde teşkilat yöneticileri birer birer istifa ederek bir yerlere aday olacak ve teşkilatlar boşalacak. Hadi yerlerine yeniden atamalar. Ha seçiliyorlar da ne oluyor? Örneğin hangi belediyede, meclis üyeleri görevlerini layıkıyla yapıyor? İstisnalar hariç, çoğu rozet taşıyor. O zaman bazı şeyler için şikayet etmeye hakkımız yok. Partileri ile ilgilenen kişi sayısı aslında sınırlı ve her seferinde aynı isimler. Yeni isimlere yer yok gibi. Zaten pek de katılan yok. Vatandaşın hala siyasetçilere güveni yok.  Öte yandan sanki ortada tüm partilerin örtülü mutabakatı var. Mevcut sistemden memnun gibiler. Neden Anayasa kadar Siyasi Partiler Kanunu tartışılmaz? Siyaset simsarları hala söz sahibi mi olacak? Örneğin, neden tüm üyelerin katılımı ile bir parti içi seçim olmaz? Delegeler ne kadar sağlıklı? Belediye başkanları niye asli görevlerini yapmazlar? Bir ismi teşkilata sokmaya neden çalışırlar? Siyasi Partiler Kanunu (2820) darbe (1983) patentli. K. Evren ürünü(!). Birçok standardı getirmeye çalışıyoruz. Evet çoğu da önemli. Hele insan hakları yönü ile çok elzem. Kabul ediyor ve onaylıyorum. O zaman siyasi partiler yasası da Avrupa Birliği standardına uygun olmalı. En azından bugünkünden daha iyi olacağı kesin. Siyaseti de kurumsallaştırma adına, Anayasa gibi tartışılması gerektiğine inanıyorum.

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP