0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yaz başında Türkiye’ye atanan Makedonya Ankara Büyük elçisi Sayın Goran Taskovski göreve başladığı günden itibaren Makedonya ile Türkiye arasındaki Kültürel ve ticaret ilişkilerinin gelişmesi adına başta Ege olmak üzere(İzmir-Aydın-Manisa) Trakya, Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu’da birçok dernek, kamu kurum ve kuruluşlarına ziyaretlerine devam etmektedir. Görüntü itibariyle oldukça aktif bir görüntü veren Sayın Büyükelçi ve Makedonya-Ege Türk Dostluk Derneği Başkanı Sayın Nina Pandurska (Egeyi ve özellikle İzmir-Manisa ve Aydın’ı çok sevmiş olmalılar ki! buyıl ki Makedonya Cumhuriyeti’nin 21. Kuruluş Yıldönümü etkinliklerini nedeniyle

İzmir’de yapmayı uygun görmüşlerdir. 14 Eylül 2012 gecesi İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesindeki yemek ve eğlence mekanı Locca’da, düzenlenen bağımsızlık günü kutlamalarına Ege’den Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve çok sayıda dernek başkan ve üyeleriyle yakınları katılmışlardır. Ülkemizde genellikle büyük elçiliklerin tamamı Ankara’da bulunmakta ve her ülkenin yaptığı tüm etkinlikler üst düzey yetkililerin katılımı ile burada yapılmaktadır. Makedonya Cumhuriyeti bu yıl ki bağımsızlık yıl dönümü etkinlikleri için neden İzmir’i seçti? Sayın Büyük elçi ve Makedonya-Ege Türk Dostluk Derneği Başkanı Sayın Nina Pandurska, İzmir başta olmak üzere Manisa ve Aydın’da faaliyet gösteren Makedonya başlıklı kültür ve dayanışma dernekleri ile çok yakın ilişkiler kurmaya başlamışlardır. Kültürel anlamda yapılan ziyaretler ile onların temsilcilikleri vasıtasıyla Makedonya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirme adına yapılmakta olan ziyaretlere bir diyeceğimiz olamaz tabii ki… Ama Sayın Büyükelçi’nin bazı ziyaretlerde ve konuşmalarındaki ifadeler beni rahatsız etmiyor değil! Şöyle ki, Sayın Büyük elçi Yeni Asır Gazetesi köşe yazarlarından ailesi aslen Tetovalı olan Sayın Hürol Dağdelen’i ziyareti sırasında şu ifadeleri kullanmış!

” İzmir bizim için Makedonya şehrinden farksız! Çünkü burada oturan binlerce “Makedon göçmen” var. Kültürümüzü, geleneğimizi yaşatıyorlar. Onlar onurumuz, gururumuz” diyor ve ekliyor.

Bana ülkeleri dışında! Makedonların en özgür yaşadıkları ve geleneklerini sürdürdükleri yer neresidir? diye sorduklarında Sayın Büyükelçi İzmir cevabını veriyormuş ve İzmir’in bu yüzden kendileri için çok önemli olduğunu ifade etmiş. Bunun yanında Sayın Büyük Elçi diğer ziyaretlerinde de özellikle Makedon vurgusu yaparak düşüncelerini ifade etmektedir.

MAKEDON VATANDAŞI MUAMELESİ

Yani kısaca sayın Büyükelçi İzmir başta olmak üzere Aydın ve Manisa’da yaşayan bir dönem Makedonya sınırları içinde yaşamak zorunda kalan Evlad-ı Fatihan hemşerilerimize Makedon vatandaşı muamelesi yapmaktadır.

Sayın Büyükelçi benim ailemde bir dönem Rekalar Bölgesi sınırları içinde yaşamışlardı. 1955 yılında “Serbest Göçmen” statüsünde malını, mülkünü ve elindeki 3-5 karış toprağını zorla sattırarak Türkiye’ye yollayan kimlerdi? Yıllarca dağlık bölgede zorlu hayat şartlarında yaşamaya mahkum eden kimdi? Bir ay çalıştırılıp 3 kilo mısır ununu onlara layık gören kimlerdi? Müslümanlığı yasaklayıp, zorla dil ve din baskısı yapan kimlerdi? Cenazelerimizi bile Müslüman usullerine gömülmesine izin vermeyen kimdi? Sayın Büyükelçi siz kimlerden cesaret alıp, burada mutlu bir şekilde yaşamlarına devam eden kişileri Makedon vatandaşı sıfatına sokmaya çalışıyorsunuz. Ya da Sayın Nina Pandurska ile birlikte yoğun lobi ve derneklere yaptığınız dostane ziyaretlerin arkasında bu gerçek mi var? Bir büyükelçi olarak Manisa’daki Makedonya Göçmenler Derneğini kahve köşelerine gelerek sık sık niçin ve hangi amaçla ziyaret ediyorsunuz? Avrupa Birliği’ne girer ve özellikle vize muafiyeti düşüncesi ile Makedonya’dan çifte vatandaşlık talebinde bulunan yüzlerce kişi sırada beklemekte iken İzmir’deki bazı dernek başkanlarına törenlerle vermiş olduğunuz pasaportların bir karşılığı olacak mı? Dernek başkanı ve bazı yöneticiler size nezaket çerçevesinde yakın duruyor olabilirler ama kendini Evlad-ı Fatihan olarak gören, ulu önderimiz ve hemşerimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu kutsal topraklarda Şanlı Türk bayrağı altında bizler yaşamaktan mutlu olduğumuzu sizlere büyük bir gururla ifade etmek isterim. Bir dönemler atalarımız tarihin akışı içinde zor şartlar altında Makedonya’da  yaşamış olabilirler ama asla Makedon olmadılar ve olmayacaklardır. Tito zamanında büyük baskılara rağmen bunu yapmaya çalıştınız başaramadınız. Eğer kafanızda böyle bir düşünce varsa lütfen aklınızdan çıkarın. Yine hüsrana uğrayacaksınız. Özelikle Manisa’da…

Tarihten ve geçmişinden bir haber hayalperest kişi ve kişilerden cesaret almaya da kalkmayınız… Bizim içimizde atalarına yapılan zulümlere baskılara inat kendini halen Makedon gibi hisseden varsa onlar için açacağınız Makedonca Dil Kursları için şimdiden sizlere başarılar dilerim. Unutmadan bir şey daha yazmak istiyorum. Eğer Türkiye ile Makedonya arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesi adına samimiyseniz, başta Üsküp olmak üzere Makedonya’daki tüm şehirlerde Türkçe Dil Kursları açın da sizi alnınızdan öpeyim.