Türkiye’nin ilk mübadele müzesi artık gün sayıyor sevgili dostlar… Samsun Mübadele Derneği’nin adeta iğneyle kuyu kazarak yürüttüğü proje; Sayın Vali Hasan Basri GÜZELOĞLU’nun öncülüğünde, İl Özel İdaresi ve Alaçam Kaymakamlığı’nın büyük katkılarıyla artık mutlu sona doğru ilerlemeye başladı.
Müzenin içine yerleştirilecek materyalleri toparlamak üzere bazen aile arşivlerinde; ama çoğunlukla köy evlerinin tavan aralarında emek harcayan dernek yetkililerinin çabalarını taktir etmemek mümkün değil. Hayatın maddi manevi iyice zorlaştığı bir dönemde işinden gücünden, ailesinden ve dinlenme zamanından feragat ederek gönüllü hizmet üretenlere çok şeyler borçluyuz.
Müze için materyal toplama gayreti içindeki arkadaşlarla teşvik-i mesai yaparken birçok ilginç olaya da tanık oluyoruz. Geçen hafta içinde ismi lazım değil, bir arkadaşımızdan üzücü ama bir o kadar da çarpıcı bir öykü dinledik:
Tekkeköy ilçemizdeki bir mübadil köyünde, çoban hayvan otlatırken eski Rum kilisesinin içinde bir mühür buluyor. Doğruca muhtara götürüyor. Çoban cahil, muhtar ise şark kurnazı… Bakıyor mührün üzerinde Rum harfleriyle birşeyler yazılı, üzerinde de 1918 diye bir tarih kazınmış… “Vay be…” diyor, “Galiba kıymetli bir şey bulduk!” Hemen araştırmaya başlıyor, bu mührü nasıl nakite çeviririz diye. Yakınlardaki bir yerli köyünde ahbaplık yaptığı bir müteahhite gösteriyor. O da “Ver bakalım, İstanbul’da birilerine okuturuz.” diye elinden alıyor. Üç beş ay sonra eline yüz dolar bir para sayıyor. Sen sağ ben selamet!
Bir başka öykü de Kerimbey Mahalesinden! Bir mübadil aile, atadan babadan kalan kıl heybe ve kilimleri tavan arasına kaldırıyor. Niyetleri kötü değil, kendilerince muhafaza edecekler… Gel zaman git zaman oğullarını bir Karadenizli kızla evlendiriyorlar. Gelin Hanım, “göze girecek ya” başlıyor evde temizlik yapmaya… Kaynana memnun, “Aferin!” dedikçe taze gelin gaza geliyor. Temizlenecek başka yer kalmayınca tavan arasına dalıyor. Kendince tavan arasını da nizamlayıp adam edecek. Lakin bir de bakıyorlar ki hızını alamayan gelin kızımız, tavan arasındaki eskileri indirmiş bahçede yakıyor. Güzelim kıl kilimler sizlere ömür!
Mübadelenin üzerinden 87 sene geçmiş. Birçok mübadil ailenin arşivinde o günlerden kalma birşeyler var. Ne var ki çok değil, 20-30 sene sonra hemen hiçbir iz kalmayacak. Mübadele müzesi işte bunun için önemli.
Herkese açık çağrı yapıyorum buradan. Elinizde mübadele yıllarından kalan ne varsa, derneğin arkasına kamu desteği alarak yürüttüğü çabalara bir katkı adına paylaşın. Sizin için pek de önemli olmayan eski bir eşya, bir fotoğraf, bir mutfak gereci, bir kıyafet ya da kilim, bir de bakmışsınız ki müzenin önemli bir parçası oluvermiş.
KİM NE YAPABİLİR?
Mübadil olmak demek, aynı zamanda bir misyon taşımak demektir. Bizler, Rumeli’de yaşanan 600 yüzyıllık bir tarihin mirasçılarıysak… Ülkenin kuruluş sözleşmesi demek olan Lozan Anlaşmasının bir parçasıysak… Kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıysak ve Atatürk’ün hemşerileriysek, genlerimize işlenmiş bir misyon, doğuştan kaderimiz olmuş demektir.
Ha, böyle düşünmeyenler varsa onlar “özde değil, sözde” mübadildir. Ya da benim deyimimle “tatlı su mübadilidir.” Gerçek mübadil, aile tarihini bilen, misyonunun farkında ve bu misyonun sorumluluklarını yerine getirenlerdir.
“Ben hakiki mübadilim” diyen herkes, şimdi elini taşın altına soksun bakalım. Bu müze, alinin velinin değil, 1924’te Rumeli topraklarından gelen yarım milyon mübadilin torunlarının ortak eseri olacaktır. Öyleyse, herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Gerçekten misyonlarının farkında olduklarını bildiğim kişiler, çok geçmeden vazifelerini ifa etmeye başlayacaktır; göreceksiniz!
Sevgili Kamil ARAL… Andirya’da her evde birşeyler vardır, hadi yap bir öncülük!
Sevgili Oktay ERGÖR ve Halil İNCİ… Sizler Debreli Hasan türküsünde sözü geçen Kara Kedinin kanını taşıyorsunuz. Öyleyse sizin bu projeye katkınız farz hükmündedir.
Dilek YILMAZ Ablam… Kendin Çiniklisin, beyin Hasköylü! Sen iki kere dahilsin bu işe.
Mustafa TAN… Abi, biliyorum senin hakkın ödenmez. Ama Devgeriş’in abisisn sen. Düş önümüze, at bu projeye de imzanı.
Hayati TUNCER ve Vahit KAREN, Hacıismail ve Şirinköy’de nerde ne varsa siz bilirsiniz…
Şadi UYAR, Alaçamlı mübadiller bu projenin ev sahibi olduklarının farkına varacaklarsa bunu sen yapacaksın.
Ali ELMAS ve Hayriye ELMAS… Sizlerin hakkını ödeyemeyiz, ama bu proje siz olmazsanız eksik kalır.
Mümin ÖZEL! Agam, “ben İskeçeliyim” deyip sıyrılamazsın bu işten… Oralısı buralısı mı var bu işin?
Kemal ARI… Baki SARISAKAL… Nedim İPEK… Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU… Neval KONUK… Diğer hocalarım… Mübadelenin kitabını yazan adamların birikimleri olmazsa nasıl kurulur bir mübadele müzesi?
Karaperçin, Hacıismail, Çırakman, Ökse, Kutlukent, Asarağaç, Antyeri, Muratlı, Kızıloğlak, Çinik, Demirci, Avdan ve diğer köylerimizin muhtarları… Muhtarlık sadece “ikametgah ilmühaberi vermek” değildir! Hadi bakalım vazife sizleri bekliyor.
Bafralı, Alaçamlı, Havzalı, Tekkeköylü, Kavaklı, Ladikli, Vezirköprülü mübadiller… Türkiye Mübadiller Platformuna üye kuruluşlar, ülkenin dört yanındaki mübadil torunları… Giritliler, Patriyorlar, Kayalarlılar, Yanyalılar, Dramalılar, Kesriyeliler, Kavalalılar, Sarışabanlılar ve elbette Selanikliler…
Haydi bakalım, hepimizin yapabileceği birşeyler mutlaka vardır, öyle değil mi? Öyleyse kimsenin sizi bulmasını beklemeden sıvayın kolları!
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce