DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34165080.52622%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

153 okunma

NATO’nun yeni konsepti ve Türkiye’nin stratejik misyonu

ABONE OL
24/11/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Malumdur ki NATO, 7. stratejik konseptini 19–20 Kasım 2010’da Lizbon’da kabul etti. Bu kabul edişle ittifak 2020 yılına kadar olan süreçte kendisine yeni görev tanım ve alanları belirledi. Dünyadaki tüm siyasi ve askeri otoritelerin de ittifakla kabul ettiği gibi NATO, şu anda uluslararası sistemin güvenlik kabiliyeti en yüksek olan örgütüdür. Başından beri Türkiye NATO’da bulunmakta ve güvenlik risklerine karşı ortak İttifak sistemi anlayışı içinde katkıda bulunmaktadır. Bundan dolayı NATO’da bir konu konuşulur veya karar alınır ya da yeni bir anlayış belirlenirken ittifak olmanın asıl prensibi gereği kararlar dahi ittifakla alınmaktadır.

İttifakın yaptığı son Lizbon toplantısına Türkiye alışılagelmişin dışında bir durum ve duruş sergileyerek, doğal olanı yaptı… yani kuruluşunda yer aldığı, üyeleri arasında ikinci büyük ordusuyla önemli bir güç olduğu, soğuk savaş yılları boyunca cephe ülkesi olarak en ileri düzeyde misyon yüklendiği ittifakın içinde yeni anlayış ve stratejisini belirlerken, kendi öz çıkarlarını NATO’nun çıkarlarıyla örtüştürmeyi başardı. Başardı diyorum çünkü bu gerçektende büyük bir başarıdır.

RUSYA DA ORADAYDI

Türkiye’nin Lizbon’da gerçekleştirilen NATO toplantısına verdiği katkı, adeta hükümetin izlediği dış politikanın doğruluğu ve isabetinin uluslararası kabulünün en yüksek düzeydeki göstergesidir. En yüksek düzeydeki diyorum çünkü dünyanın siyasetine, ekonomisine yön veren tüm ülkeler ki buna Rusya da dahil oradaydılar. Orada olmayan ama oradaymış gibi Türkiye’yi takip eden Balkan ve Ortadoğu ülkeleri de oradaydılar…

Türkiye füze savunma sistemlerinin oluşturulması ve terör gibi konularda müdahil olarak, katkı vererek endişelerini ittifaka kabul ettirmiştir. Bu kabulün neticesinde NATO İslam karşıtı bir ittifak olmaktan uzaklaşmış daha güvenli bir merkeze doğru oturmuştur. Bazı çevrelerin dediğinin aksine eksen kayması ile suçlanan Türkiye, ittifakı yeni eksenine oturtmuştur.

Yeni stratejik konseptinde NATO, savunma sistemlerinin konuşlandırılmasında, tehdit algılamalarında herhangi bir ülkenin ismini zikretmemesi sanıldığı gibi İran’ı rahatlatmamıştır. İran daha adil bir yaklaşımla durumun ciddiyetini anlamıştır. İran kendisinin düşman olarak algılanmadığı bir ittifakla veya bu ittifakın üyeleriyle nükleer görüşmeleri daha istekli ve anlayışlı şekilde yapmaya uygun hale gelmiştir. Türkiye bu konuda ele almış olduğu inisiyatifi daha da güçlendirerek sağlamlaştırmıştır. Her ne olursa olsun bölgede elinde nükleer silah bulunan her ülke artık bilmektedir ki NATO kendisine yönelecek her nükleer hareket karşısında kendisini ve kendisi ile yakın ilişkide olanları koruyacaktır.  Nükleer füze tehdidi karşısında Türkiye’nin gösterdiği çabalar neticesinde tehdit olarak bir ülkenin belirlenmemesinden çıkan önemli bir sonuçta şudur; İran ile yürütülecek pazarlıklara bölgede elinde nükleer silah olan tüm ülkelerin dahil edilmesinin yolu açılmıştır. Anlaşılan o ki Balkanlar ve Ortadoğu Türkiye’nin aktif dış politikasıyla eski çekişmelerini hızla geride bırakmak zoruna kalacaktır.

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP