Balkanlarda 30 yıl Milli Görüş Başkanlığı yapan Prizrenli Hacı İlyas Amca: “Peres’e ‘one minute’ diyen adama sahip çıkın. Obama ile yapamazdı bunu”
SEVDA DURSUN
Kosova’nın şirin şehri Prizren’e gideceğimizi duyan Üsküplü arkadaş Ramazan (namı diğer Ramçe, oralarda Ramko derlermiş kendisine), Hacı İlyas Amca’yı ziyaret etmeden gelmeyin dedi. Rehberimizle birlikte Hacı İlyas Amca’yı aramaya başladık Prizren sokaklarında. Elimizde telefon yok, adres yok. Ama küçük bir şehir Prizren. Herkes birbirini tanıyor. Pastanesi olduğunu söylediler. Pastanesini bulduk. Oradaki bir işçi, “Bu saatlerde ilerideki camide mukabeleye gider” dedi. Camiye gittik. Camideki cemaat mukabelenin bir gün önce bittiğini söyledi. Bir gün önce Kadir Gecesi’ydi çünkü. Tekrar pastaneye geri döndük. Oradaki çalışan sadece telefon numarasını verdi bize. Ve ilerideki postaneyi tarif etti. Bu da bir şey dedik. Postaneye yollandık. Sonunda İlyas Amca’yla telefonda görüşebildik. Emin Paşa Camisi’nde olduğunu söyledi. Öğle namazına Emin Paşa Camisi’ne yetiştik. Ve nihayet Kosova İslam Birliği binasında İlyas Amca’yla sohbet etme fırsatı bulduk. “70 küsur yaşındayım ve emekliyim artık” dese de hiç de emekli gibi durmuyor. Enerjisi bize taş çıkartır. “Makine Mühendisiyim ben, Erbakan Hoca’yla branşımız aynı. O büyük profesördü. Biz küçük mühendis” diye anlatıyor kendini. Erbakan Hoca’yla 30 küsur yıl önce Almanya’da tanışmış. Balkanlar’da 30 yıl Milli Görüş Başkanlığı yapmış. Tayyip Erdoğan’la da dostluğu yine o dönemlere dayanıyor. Arnavut Türkçesi ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik İlyas Amca’yla. Becerebildiğim kadarıyla bozmak istemedim şivesini. Türkiye deyince gözleri parlayan İlyas Amca’dan öğreneceğimiz çok şey var. 98 yaşında bir dede geldi Erdoğan’ın yanına, “Tayyip’çiğim, evlat, dur!” diyerek arabayı durdurdu. “Bu kalabalık ne vakit Tito geldi, o zaman toplanmıştı. Ama zordan gelmiştik. Sana gönülden geldik” dedi. Tayyip de çıktı dışarı, dedenin alnını öptü. İşte Hacı İlyas Amca ile hoşsohbetimiz;
30 yıl önceye baktığımızda, Balkanlarda neler değişti? Nelerle mücadele etmek zorunda kaldınız?
90’da ne zaman Yugoslavya yıkıldı, bağımsız devlet olduk. Bosna’da, Kosova’da savaş çıktı. Bosna’da 300 bin şehit oldu. Kosova’da 120 bin şehit oldu. Çok kan döküldü buralarda. Hani o namaz kıldığımız cami var ya, o caminin şadırvanında çok gençler öldü. Allah’a çok şükür zaferleri kazandık. Müslüman olarak kaldık. Buralarda çok fazla Osmanlı Türk var. Konyalı Karamanlı, Kayserili, Tokatlı Türkler var. Sultan Fatih getirdi bizi buraya. Takdiri ilahi. Türkiye’ye göç eden akrabalarımız oldu, ama biz burada kaldık. Maraş Mahallesi, Trabzon Mahallesi, Kayseri Mahallesi var burada. Eski Müftü Kemal Efendi Kayserilidir.
Komünizm döneminde ne zorluklarla karşılaştınız?
Komünizm geldiğinde bizim mal-mülk her şeyimizi aldı. Dükkânlar, arsalar, bağlar ne varsa aldılar. Hocalarımızdan Allah razı olsun. Okumamız için bizi mecbur tuttular. Fetva verdiler. “Müslümanların buradaki en büyük silahı, düşmana karşı eğitimdir” dediler. Bizim halkımız çok eğitimli. Bizde erkeklerden üniversite bitirmeyen hiç kimse yoktur. Ne yapar eder, okur. Öyle kolay eğitimden vazgeçilmez. Komünist rejimde tahsili kazandık. Ama Harp Akademisine bizi kabul etmezlerdi. Binlerce kişi başvururdu, bir kişiyi alırlardı. General, subay olmak için. Niçin almadıklarını sorardık. Biz de bu vatanın insanıyız, vergi veriyoruz, askere gidiyoruz. Muhammed, Mustafa, Ahmet isimlerini görünce, geri gönderirlerdi. Niçin almıyorsunuz bu çocukları diye sorardık. “Bu çocuklar hasta, kilo yok, boy yok, kulak eğri” “Ya gâvurlar?” “Onlar sağlam” Vayyy, gâvur Tito seni… Bizim hocalar da düşmana karşı en büyük silahın tahsil olduğunu söyledi ve biz çok tahsil aldık. Tıp, teknik, psikoloji, pedagoji, tarih, coğrafya eğitimi çok aldık. Burada Müslümanlar onlardan daha eğitimli. Her evin erkekleri hepsi üniversite bitirmiş, yüksek lisans, doktora yapmıştır.
Onun faydasını da savaştan sonra, ülkeyi yönetirken görmüşsünüzdür…
Biz uzmanız her konuda. Siyaset bizim için kolay. Ama ekonomi sarsıldı savaştan dolayı. Gâvurlar bütün fabrikalardaki makineleri çaldılar. Köylerden hayvanları çalıp bütün köyü ateşe verirdiler. 767 köy yerle bir oldu. Ekonomi sarsıldı. Kosova güzel bir devlet. Allah bize çok nimet vermiş. Madenlerimiz çok, ama işletemiyoruz. Çünkü Kosova devlettir, ama Birleşmiş Milletlerde sandalye olmayınca, hala devlet sayılmaz. 108 devlet bizi kabul etti. 21 devlet daha lazım üçte bir olmak için. O vakit devlet oluyoruz. Birleşik Milletlerde sandalye yok, IBAN devlet kodu yok, telefon hala kendimizin yok, devlet olduk, ama hala tam olamadık.
TAYYİP ERDOĞAN’A VEFA BORCUMUZ VAR
Tayyip Erdoğan 30 küsur yıldır benim dostum, vefa borcumuz var ona. Çok çalışıyor, çok yardım ediyor bize. Çok hizmeti geçti. Hani az önce buluştuğumuz cami var ya, girilmezdi oraya, duvarlar çatlak, su girerdi, kurşun izleri vardı. Yepyeni bir cami oldu şimdi. Sinan Paşa Camisi öyle, Emin Paşa Camisi öyle, köprüler, yollar, iş yerleri açtı. Vefa borcumuz var Türkiye’ye karşı. Sadece Kosova’da değil, Bosna’da, Sancak’ta, Arnavutluk’ta, Karadağ’da, Romanya’da, Bulgaristan’da Tayyip’in hizmeti çok geçti. Çünkü bizi Türkiye olarak biliyor. Burası büyük Türkiye olacak inşallah.
Halk bu yapılanları görüyor mu? Seviyor mu Türkiye’yi, Tayyip Erdoğan’ı?
Çoook… Tayyip iki sefer Kosova’ya geldi, evime misafir oldu. Merkezde bir buçuk milyon insan toplandı. O da şaşırdı. 98 yaşında Bir dede geldi yanına, “Tayyipciğim, evlat, dur!” diyerek arabayı durdurdu. “Bu kalabalık ne vakit Tito geldi, o zaman toplanmıştı. Ama zordan gelmiştik. Sana gönülden geldik” dedi. Tayyip de çıktı dışarı, dedenin alnını öptü. İnşallah hayırlı günler Türkiye’mize gelir. İnşallah Türkiye parlar. Türkiye anavatanımızdır. Türkiye’nin çok düşmanı var, ama inşallah millet şuurla sahip çıkacak Tayyip Erdoğan’a.
Aliya İzzet Begoviç ile de dostluğunuz vardı. Onunla ilgili neler söylemek istersin?
Aliya eski dostumdu benim. Benden önce babamın dostuydu. Aliya zekiydi. Bilge kral! Cesareti vardı. Allah’ın nizamı kurulsun, adalet gelsin diye canını vermiş bir insan o. Elhamdülillah Bosna’da zafer kazanıldı.
Aliya vefat ettikten sonra Bosna’nın durumunu nasıl görüyorsun?
Aliya vefat ettikten sonra, Bosna yaralı kaldı. 8 ay bir cumhurbaşkanı, sekiz ay diğeri. Böyle olmaz. Dünyanın neresinde var böyle yönetim. Bosna yaralı kaldı. Dünyadaki bütün Müslümanların en tahsillileri Bosnalılardır. Sonra Kosova gelirdi. Boşnaklarda kafa var. Allah’ın vergisi. İşte onun için Osmanlı’ya 96 Sadrazamdan, 42’si bizim taraftan geçiyor, (Arnavutluk, Makedonya, Kosova vs. hepsi birdi o zamanlar. Berlin kongresinde 6 parçaya bölündü) 28’i Bosna’dan geçiyor.
Berlin Kongresiyle 6 parçaya bölündüğünüzde koptunuz mu birbirinizden?
Kopmadık, ama Arnavutluk’a 50 yıl kimse giremedi. Akrabalar birbirini unuttu. Kuş gidemezdi. Şimdi serbest. Pasaportla geçiyorsun. Geçti o günler.
Başka ne çalışmalar yapıyorsunuz Balkan Müslümanları olarak?
Kosova İslam Birliği neler yapıyor burada?
Kosova İslam Birliği’nin 5 İmam Hatip Lisesi var, biz kurucuyuz orada. 400 küsur öğrencimiz var. İlahiyat fakültemiz var. Üç buçuk milyon Müslüman var Kosova’da. Yüzde doksan dokuz Müslüman. Arnavut var, Türk var, Boşnak var.
Kaç çocuğun var İlyas Amca?
Bir kızım, bir oğlum var. Oğlum, İmam Hatip’te Kuran dersi veriyor. Doktorasını bitirdi. Kızım, Yunus Emre Vakfı’nda çalışıyor.
Yunus Emre Vakfı ne hizmetler yapıyor buralarda?
Yunus Emre de TİKA gibi çok çalışıyor. Çok hizmeti geçiyor. Birçok insan Türkçe öğreniyor orada.
Niye Türkçe öğreniyorlar? Eğitim için Türkiye’ye gelmeyi mi düşünüyorlar?
Türkiye anavatan, Türkiye bir lider ülke. Eğitim için de, sevdikleri için de… Bizdeki savaş bittiği zamanlar 99 yılıydı. O sırada Türkiye’de deprem oldu. Burada bir milyon genç toplandı kan vermek için. Doktorlar alıyor 300 gram kan. “Yaa, doktor, 2 litre al, çok kan var bende” diyorlar. Para yok ama kan var, muhabbet var. Türkiye denildi mi ayağa kalkıyorlar.
Ne zamandır Türkiye’ye karşı bu kadar muhabbet hissediyorsunuz? Ak Parti hükümetinden önce de Türkiye’yi anavatan olarak görüyor muydunuz?
Tabii, her vakit. Buralara çok az gelirlerdi o zamanlar. Hizmet getirmezlerdi. Tayyip Erdoğan geldi, hizmet geldi. Ama yine de severdik anavatanımızı. Sultan Murat’ın türbesi burada. Masonlar kopardı bizi birbirimizden.
Seçimlerden sonra Ak Parti kazanınca sokağa çıktığınızı duyardık. Hem Balkanlarda, hem Orta Doğu’da kutlamalar yapılırdı. 7 Haziran seçimlerinden sonra da kutlama yaptınız mı?
Çok büyük bayram yapardık. 10 gün bayram idi. Şimdi de bayram ettik birinci parti olduğu için, ama yaralı yürekle. Kendi başına hükümeti kuramamasına üzüldük. İnşallah hükümeti de kurarlar.
Türkiye’ye bir mesajını götürmek istiyorum İlyas Amca, neler söylemek istersin?
Aman, Türkiye’ye sahip çıksınlar. Birlik olsunlar. Çünkü çok düşman var. Allah korusun Türkiye’mizi. Tayyip Erdoğan cesur bir devlet adamı. Yahudiye “one minute” demek için yürek lazım. Bunu Obama yapamaz. Peres’e “one minüte” diyen adama sahip çıkmak lazım. Tayyip Erdoğan Türkiye’yi çok seviyor. Türkiye’ye o kadar hizmet yaptı, doğru konuşmak lazım şimdi. Türkiye ileri gitmek isterse, Tayyip Erdoğan’ı dinler. Dinlerse parlar. Düşmanlara bakın hele, Tayyip olmasın, kim olursa olsun diyorlar. Ama Allah inşallah fırsat vermez onlara.
www.dirilispostasi.com sitesinden alınmıştır
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce