DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3400783-0.41577%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

162 okunma

Piyasalarda yalancı bahar mı ?

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Para piyasaları 2012’nin ilk günlerinin tedirginliğinin ardından gelişmiş ülkelerdeki finansal krizi 2011’de bırakmışçasına yükselişler göstermeye başladı. Halbuki Euro bölgesinde borç krizi devam ediyordu ve başta Yunanistan olmak üzere Portekiz, İspanya,  İtalya hatta Fransa’nın kredi notları birer birer düşürüldü. Düşen notlar ise Avrupa’da var olan ekonomik krizin büyüme ve istihdam boyutlarının daha da endişe verici olduğunun bir öngörüsü anlamına geliyordu. 13 Ocak 2012 de notu yatırım yapılabilir ülke seviyesinin de altına düşürülen Portekiz’in durumu ikinci bir Yunanistan sıkıntısını Avrupa Birliği’ne yaşatacağı endişesini ortaya çıkardı. Zira bugün, borçlarını ödemekte zorlanan Yunanistan, vadesi 2020 yılına kadar olan tüm tahvillerini 20–30 yıl vadeli tahvillerle (tabi ki faiz koşullarını yumuşatarak) değiştirmek için kendisine borç veren bankalar ile pazarlık halinde. Bununla beraber Yunanistan’ın Uluslararası Para Fonu’nun kendisine vermeyi düşündüğü yaklaşık 140 milyar Euro kredinin onayı bu pazarlık sonucuna ve yeni bütçe önlemlerini hayata geçirmesine bağlı.  Almanya Başbakanı Merkel’in gerekli bütçe önlemlerini hayata geçirme işleminin AB’nin bir komisyonunun kontrolünde yapılması teklifi gerilime neden olduğundan Yunanistan’ın kendi iç dinamikleri ile bunu başarabileceği ve verdiği sözleri tutacak bir ülke olduğu söylemleri ile gündemden kalktı. İşte Avrupa Birliği Yunanistan’da aşamadığı bu kaosu Portekiz ya da başka bir Euro bölgesi ülkesi ile yaşama endişesi taşımakta.

BELİRSİZLİK KAYNAĞI

Küresel piyasalarda bir başka belirsizlik kaynağı ise, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya’nın bu özelliğini 2011 de kaybetmiş olmasıdır. Japonya girdiği resesyonun kaçınılmaz sonucu olarak milli gelir büyüklüğü bakımından Çin’in gerisinde kaldı. Yani gelişmiş ülkelerde 2011 de görülen finansal kriz 2012 yılında etkisini azaltsa da varlığını sürdürmeye devam ediyor. Peki! Para piyasalarını böylesine coşturan ve risk alma iştahını artıran ne oldu? Ne oldu da borsalar yüzde onlara varan, hatta aşan yükselişler gösterdi? Ne oldu da Türk Lirası Gelişmekte olan ülke para birimleri ile birlikte değer kazandı? Gelişmekte olan ülkelerin borsalarındaki artış yüzde 12 olurken İMKB yüzde 15 gelişmekte olan ülke para birimleri ABD doları karşısında yüzde 2-9  arasında bir değer artışı yaşarken TL’de  yüzde 6,8’lik  değer artışı yaşandı. Her şey Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası’nın son toplantısında faizleri artırmama programını 2013 sonundan 2014 sonuna uzattığını, gerekirse piyasalara para verebileceğini söylemesi ile başladı. Gevşek para politikalarının devam edeceği söylemleri piyasalarda olumsuz esen rüzgarı tersine çevirdi. Aslında piyasaya bol para girişi diye bir şey yoktu mevcut politika zaten 2013 sonuna dek devam edecekti, sadece bir yıl daha uzamış oldu. Aslında finansal kriz tüm etkileriyle 2011 den 2012 ye geçiş yapmıştı, yalnızca azalan etkileri, gevşek para politikalarının uygulanacağı ortamlarda risk iştahını artırdı. Ardından da bizim gibi ülkelere yatırım amaçlı daha çok sıcak para gelmeye başladı. Böylece 2011 yılını dolar bazında yüzde kırk düşerek kapatan İMKB yılın ilk ayını yüzde 15’lik bir artı ile geride bıraktı. ABD’de iyi gelen sanayi üretim rakamları ve istihdam verileri de elbet gelişmekte olan ülkelere fon girişlerinde etken oldu. Ancak, hem ABD’de hem Avrupa’da kalıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin yakalanması asıl mesele. İstihdam ve tüketim ancak o zaman sağlıklı bir duruma gelir. Unutmamak gerekir ki taşıma su ile değirmenin dönmeyeceği gibi merkez bankalarının para basması ile ekonomiler düze çıkamaz.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP