Radoviş Yörükleri;
Radoviş Kenti; Makedonya’nın doğusunda yer alan bir Belediye merkezidir. Radoviş, 14.yy. sonlarında civardaki diğer yerleşim birimleri olan, İştip ( Ştip ), Ustrumca, Koçani ve Delçevo ile birlikte Osmanlı Devleti’nin topraklarına katılmıştır. 1912-13 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Fatih Sultan Mehmed Han’ın Karaman Beyliğini, Osmanlı Devleti’ne katmasıyla birlikte, Karaman Yörüklerini kitleler halinde Anadolu’dan Rumeli’ye göç ettirerek iskân ettirmiştir. Rumeli’nin kalbi olan Makedonya en fazla sayıda Türkmen – Yörük göçlerine ev sahipliği yapmıştır. Makedonya’nın pek çok kentlerinde olduğu gibi Doğu kentlerinden olan, ”İştip – Radoviş – Valandovo” üçgeninde, yüzyıllardan beri kendilerine has gelenek ve göreneklerini koruyan Yörükler, Rumeli Tarihinde araştırılması gereken en ilginç Türkmen – Yörük guruplarıdır.
Yörükler genellikle dağlık kesimde yaşamaktadırlar. Radoviş’te bulunan Yörük köyleri şunlardır; Alikoç, Buçim, Damyan, Kılavuzlu, Kalugeritsa, Kocaali, Orgovitsa, Pırnalı, Süpürge ve Topolnitsa Köyleridir.
Bu Yörük köyleri; aynı adet, folklor ve dil bütünlüğü bakımından özel ilgiyi hak ediyorlar. Yaklaşık 16 haneyi barındıran Süpürge Köyü ile Pırnalı Köyü Radoviş’e en yakın köylerdir. Özellikle Kılavuzlu Köyü nün geçmişte 300 haneli büyük bir köy olduğu bilinmektedir. Fakat, 1952 yılında Türkiye’ye başlayan göçlerden sonra hane sayısı 3′ e düşmüştür. Etraf köylerden gelip yerleşenlerle birlikte günümüzde 70 haneye ulaşmıştır. Alikoç ve Kocaali Köyleri toplu köy tipine uygun köylerdir. Radoviş’te bulunan köylerin en önemli geçim kaynakları hayvancılık ve tütün tarımı olduğu halde, hayvancılık asgari seviyeye düşmüştür. Bu nedenlerden dolayı burada yaşayan erkekler, İştip, Ustrumca kentlerine ve son yıllarda ise, komşu ülke Yunanistan’ın kuzey bölgelerine gurbete gidip çobanlık yapmaktadırlar. Bu Yörük kardeşlerimiz Osmanlı’nın bölgeyi terk etmesinin ardından, Sırplar ve Makedonlar tarafından sistemli bir şekilde geri kalmışlığa ve fakirliğe terk edilmişlerdir. Bu durum benim tespitlerime göre, Makedonya’nın batısında yaşayan Türk ve Torbeş Köy yerleşkelerine kıyasla çok ama çok bariz bir şekilde göze çarpmaktadır. Düşününüz ki! Bu köylere elektrik hizmeti 1976 yılında gelmiştir. Yolları 1999 yılında asfaltlanmıştır.
İlk traktör ile 1980’li yıllarda tanışmışlardır. Bu yöre coğrafi konumu itibariyle çok yoksul ve eğitimsiz bırakılmasına rağmen, bundan yüzyıllar öncesine dayanan ve Anadolu’dan Konya Bölgesi’nden gelen, kendi kültürlerine dair kolektif hafızalarının korunmuş olması her türlü takdiri hak etmektedir. Bunu en bariz şekliyle adı geçen köylerde halen yaşatılmaya çalışılan folklorlarında, canlı bir şekilde söylenen türkülerinde ve anlatılan masallarında görebilirsiniz. Türkiye’de Türk olmak kolay! Önemli ve zor olanı yaban ellerde, Türklüğü yaşamak ve yaşatmaktır. Eğer; Makedonya’ya yolunuz düşerse lütfen bu kardeşlerimizin yaşadıkları köyleri ziyaret ediniz. İşte böyle değerli okuyucularım. Benim bizzat gezip gördüğüm bu bölge insanları hakkında yaptığım araştırmalarımı, ”RUMELİ DEDİKLERİ” ve ” SARUHAN’DAN RUMELİ’YE GÖNÜL KÖPRÜLERİ” İsimli kitaplarımda yazarak Türk dünyasına tanıtmaya çalışıyorum..
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce