DOLAR 34,3610 0.02%
EURO 37,4049 0%
ALTIN 3.019,25-0,11
BITCOIN 2347825-0.88327%
İzmir
14°

AÇIK

12:53

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

148 okunma

“Rekabette bir adım değil, birkaç adım atmak önemli”

ABONE OL
03/09/2020 00:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DSC_0448Müşteri odaklı sistem ve kaliteli hizmet anlayışını her zaman ön planda tutarak,   bu bağlamda sürekli gelişen ve büyüyen İzmir’in köklü firmalarından Elmas Group Lojistik, 2011 yılını “yatırım yılı” ilan etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Elmas Group Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Elmasoğlu, sektöre bakış ve yeni hedefleriyle birlikte markalaşmanın önemini anlattı. Sektör olarak baktığımız zaman, sadece Türkiye içerisinde değil, uluslararası rekabet yapan firmalar olarak, konu marka ise, markalaşmış firmaların daha çok rekabet sistemler içinde yer alması gerekir.  Bunu için bizim hep yaptığımız akıllı çalışma ürünü dediğimiz olgu içerisinde çok farklı projelere imza atmak bunun sonucunda, hem müşteri gereksinmelerini iyi bilmek için müşteriye iyi dokunabilmek ve her zaman için müşterinin önünde hareket etmek gerekir. Bunun dışında sürekli iş modellerini günümüz ötesindeki talep ve isteğe bağlı bir şekilde geliştirebilmek. Bunun için yaptığımız yatırımlar içerisinde müşterinin konsantre olması gereken hedefler var. Ayrıca Elmas Lojistik’in değer olması gereken bizim dış kaynak kullanımı dediğimiz Elmas’ın devralması gereken süreçler ayrı. Buna istinaden bizim yaptığımız analizler içerisinde, Elmas’ın hem marka değerinin ortaya konması, hem de gelecekte bu sistemler içerisinde daha çok rekabetçi olması adına yapılan sistemlerde yatırımlarımız devam ediyor.

LOJİSTİK MERKEZİ YILBAŞINA YETİŞİYOR

Lojistik Merkezi inşaatı ne zaman tamamlanıyor?

Halen inşaatı süren lojistik merkezimizin, yılbaşına doğru tamamlanması bekleniyor. Biz diyoruz ki; “Siz sadece ürünü üretmekte, ürünün Ar-Ge çalışmasında, ürünün kalitesinde yer alınız. Özellikle ürünün satış ve pazarlamasında yeni kanallar açınız. Onun dışındaki her türlü lojistikle ilgili operasyon sürecini bize devrediniz”. Bunu tamamladığımız zaman artık üretilen malın yerinden alınarak özellikle serbest depo sistemlerinin kendi bünyemizde tutulmasını engelleyeceğiz ve bizim üzerimize alacağız. Sizlere o alanları gerek iç piyasa ve gerekse ihracat ile ilgili makine parkuru istihdama katkısı inanılmaz derecede katkısı olacaktır. Hammadde, mamul ve yarı mamul ürünlerinin tümünü artık Elmas Group bünyesindeki Lojistik depolarında ihtiyacınız olduğunda 24 saat bazlı bir çalışma sistemi içerisinde ham madde,  ihracat ve iç piyasa sevkıyatı ise, Elmas’ın lojistik depolarından yapılacak teminatı veriyoruz. Elmas bünyesinde 1,2,3,4 jenerasyon diye tabir ettiğimiz 4 tane farklı ürün gamımız var. Bunlar hizmetlerin bir bütünü olarak hangi hizmet satın almak istenir ise, müşteriye onu sunuyoruz. Burada önemli olan rekabette bir adım değil, birkaç adım önde olabilmek. Herkesin doğru bildiği işe konsantre olmasını sağlamak önemli.

 

Bu noktada güvenceniz nedir?

Bizim bildiğimiz iş lojistik ve Elmas olarak kendi yolumuzu çiziyoruz. Kendi içimizde iş modelleri geliştirmekle ilgili ayrı bir operasyon sürecimiz var. Burada en büyük güvencemiz, 24 yaş ve altı personelin farklı vizyonuyla bizi farklı yarınlara itmesi oluyor. Tabiî ki tecrübe çok önemli o tecrübeyi hiçbir zaman için göz ardı etmiyoruz. Çünkü gençler de olmayan tecrübe ile birlikte sentez oluşturuyor. Bizim için önemli olan kalıcı olmak ve sürdürülebilir başarı. Burada önemli olan geldiğimiz nokta da değil, daha ileri götürmek.

 

Marka olmak kolay değil, bunu nasıl başardınız?

EN BÜYÜK ŞANSIM YAŞAR HOLDİNG OKULU

 

Bizim şirketimizin kuruluş yılı 1953.  Yaşar Grubuyla ortaklığımız 1991 yılında başladı ve 1997 yılına kadar sürdü. 1997 yılından sonra Elmas Gruop bir aile şirketi olarak, yeniden yapılanma sürecini tamamladı. Marka olabilmek çok kolay bir şey değil. Çok ciddi bir alt yapı olması ve verilen sözlerin taahhütlerin yerine getirilmesi çok önemli. Ayrıca çalışana değer vermek ve müşterinin sizin gelişim süreçleri içerisinde ne anlama geldiğini bilebilmek. Bunları bir bütün halinde geliştiriliyor ve işleyebiliyorsanız o zaman bir markadan bahsedebilirsiniz. Dünyaya baktığınız zaman bir çok firma var ve kendi çaplarında marka olmuşlar ama jenerasyon farklılığından dolayı bir şekilde kaybolup gitmişler. Hatalardan ders alabilmek her zaman için çok önemli ama müşteriyi kazık atılacak bir materyal olarak görmemek çok farklı bir olay. Hem gerçekten çalışana değer vermek, hem de verdiğiniz hizmetin kaliteli hizmet anlayışından ödün vermeyerek buna dayalı bir şekilde çalışabilmek çok önemli. Biz çok şükür bunları başarabildik. İnşallah bundan sonraki süreçlerde daha iyi olacağız. Geçmişteki bizi biz yapan kurum kültürünü sahip olabilmek ve ondan ödün vermeden geliştirebilmek markalaşmak için çok önemli. Farklı vizyonlar içerisinde yer alabilmek de çok önemli ama bir şirketin çok uzun vadeli olabilmesi için atalarınızdan gelen gelenek ve görgüleri hiçbir zaman değer yargıları içerisinde kaybetmemek lazım. Bunları korumak lazım. Rahmetli Necdet Elmasoğlu’nun bizlere vermiş olduğu değerler o kadar sağlam ki, bizim hem yanlış yapmamızı engelliyor, hem de bizi rekabetçi sistem içerisinde önce Necdet Elmasoğlu’nun değerlerini geçmek ile ilgili bir yarış içerisine itiyor. Ardından dünya ile rekabet etmek için sistemler yaratmak gerekiyor. O nedenle benim avantajım, hem rahmetli babam gibi bir babaya sahip olmak ve kendisinden çok şey öğrenmek hem de benim her zaman iftihar ettiğim Selçuk Yaşar gibi Yaşar Holding gibi bir okulun içerisinde yetişmek ve yer almak avantaj teşkil etti.

 

Şirketlerin yönetimsel olguları nasıl olmalı sizce?

Çalışan ile iş sahibi veya patron dediğimiz olgunun, birlikte hareket ettiğini unutmamak lazım. Siz her şeyin fikir babası olabilirsiniz ama, sonucunda enstrüman birlikte çalıştığınız arkadaşlarınız. Onlara da değer vermek çok önemli ve o olgu içerisinde Elmas’ın burada farkı, takımdaşlığı gerçekten iyi uygulamasıdır. Zaman problemi olmayan arkadaşlarla birlikte olmamızdır. Bu da bizim rekabette bir adım önde olmamız ve farklı olmamız için bize yeterli geliyor.

 

Başarılı bir iş adamı olarak, Necdet Elmasoğlu’ndan aldığınız bayrağı yukarılara taşıdınız. İzmir’de aile şirketlerinin fazla olmasından dolayı bu kolay olmadı değil mi?

Bir çok ilke üretim aşamasında imza atan, iş yapma potansiyelini görmek açısından ve resmi okumak açısından bir çok kurum, kuruluş ve aile gerçekten ilklere imza atmış.  Ama o dönemdeki dünyanın rekabetçi sistemiyle bu günün dünyasının rekabetçi sistemi çok farklı. Şimdiler de teknoloji ve insan kaynağını çok daha farklı uygulayan şirket sayısı arttı. Öncelikle aileden gelen bireylerin hata yapması için yetkiyi vermek lazım. Tabi ki işin başında bulunacaksınız ama hata yapmadan tecrübe kazanılmaz. O sistemler içerisinde bu güne geldiğimiz zaman, babalar hala çok dominant bir şekilde işin başında bulunuyor. Çocuklar ise, çok iyi donanımlı yetişiyorlar ama onlara verilen yetki belli bir sınırda kaldığı zaman kendini aşamıyorlar.  Ben Yaşar Holding Elmas ortaklığında en genç genel müdür olmuştum. En büyük silahım ise, rahmetli babamın ve Selçuk Yaşar’ın bana güvenmesi ve yetki verilerek şirketin genel müdürlüğüne getirmeleri oldu. En büyük şansım bu olmuştur. İzmirlilerin de bir kere çocuklarına ve ailelere güvenmeleri gerekiyor. Biraz da yetkiyi vermemiz ve yeni şeyleri telaffuz etmemiz lazım diye düşünüyorum.

 

BALKAN ÜLKELERİ OLDUKÇA HAREKETLİ

Nasıl bir yenilik gerekir?

Ben onu şöyle tanımlıyorum. “Başkalarının ayak izini takip etmek, sadece alınabilir ise, o tecrübeyi alalım. Ama aynı ayak izinden giderek aynı işleri yapmayalım. Aynı işleri yaparsak o zaman biz İzmir’i geliştiremeyiz. Aynı izlerden gidecek olursak bu gün İzmir’i eleştirdiğimiz gibi, yarın da eleştireceğiz. Eğer İzmir’i eleştirmek istemiyorsak, kendi şirketlerimizin gelişimlerini eleştirmek istemiyorsak o zaman risk alarak, yeni şeyler konuşmamız lazım. İzmir’de olmayan yatırımları İzmir’e getirmemiz lazım. Kendi şirketlerimizde olmayan düşünceleri konuşmamız lazım. Yurt dışındaki şirketlerin farkı, onlar sadece bizden daha çok düşünüyorlar. Daha çok üretiyorlar ve daha farklı bakış açısını anında kendi şirketlerine veya kendi bölgelerine uygulayabiliyorlar. Aradaki tek fark budur. Biz onlardan çok daha donanımlı ve akıllıyız, farklı çalışıyoruz. Burada önemli olan bu sistemi birlikte entegre ederek hem kendi şirketimize hem de kendi bölgemize uygulamaya geçirmek olacaktır.  Geçenlerde Gümrük Bakanımız Hayati Yazıcı İzmir’e geldiği zaman benim çok sık kullandığım bir şeyi söyledi; ”Hayal edin” dedi. Ben de geçmiş dönemde hep söylediğim gibi,” Hayaller hedeflerimizi ve vizyonumuzu  belirler” diye.  Hayal etmeden hiçbir şey olmuyor. Markalaşmanız için farklı bir hayaliniz olması lazım.

 

Balkan ülkelerine lojistik hattınız var mı?

Uluslar arası nakliye boyutunda Bulgaristan ve Romanya hattımız var. Birçok firmanın hem ithalat hem de ihracat yükünü taşıyoruz. Oldukça hareketli ve potansiyeli olan bir hat olduğu için karşılıklı olarak seferlerimiz gün geçtikçe gelişiyor ve artıyor diyebilirim.

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP