2009’un haziran sıcaklarını yaşadığımız bu günlerde,
sizlerden bu güzel sesleri duymak, yaşadığımız çevreyi korumak adına
çok umut verici..
Ve aklımızdan hiç çıkmaması gereken bir hatırlatma da;
“5 Haziran Dünya Çevre Günü” geçtiğimiz günlerde kutlandı.
İnsanların asli görevi olan soluduğumuz havanın, yaşadığımız çevrenin,
bir gün hatırlanması çok büyük kazanımlar sağlamaz.
Bununla beraber uygulayıcılara kişi ve kurumlara çevreye gösterdiği
bilinçli hareketlerinden dolayı ödül kazanmasını da gerektirmez. Bu zaten herkesin asli görevidir.
Zamanın her anında yerine getirilmesi gereken bir Zorunluluktur.
Bununla beraber, gelişen dünyada sermaye sahipleri yatırımlarıyla
üretime ve istihdama katkı sağlarken, daha yüksek bir bilinç içersinde
hazırladıkları PROJELERİNİN EN BAŞINDA “ ÖNCE ÇEVRE”
maddesiyle harekete geçirmeli., hepimizin ortak kullandığı
yaşam kaynaklarımızı bu kadar
h o r k u l l a n m a n ı n ö n ü n e n a s ı l g e ç e r i z’i !
insanların düşünce süzgecinden hızla geçirmek hepimizin görevi olmakla
beraber, yaşamın her alanında insanlara uygulama alışkanlığı
kazandırılmalıdır.
D o ğ a n ı n b i z d e n b e k l e d i ğ i d e ğ e r i v e r m e k,
zaten an ve an soluduğumuz yaşamdan, sağlıklı bir şekilde geri almaktır.
Kaldı ki, biz doğadan çok daha fazla değerleri alıyoruz.,
ORTAK YAŞAM KAYNAKLARIMIZI YEŞERTELİM!……….
Her hafta olduğu gibi, bu haftada turizmin güzelliklerini şirince köyünden
Kaleme alıcam…
Hayatı paylaşmak cömertliği içinde yazılı ve sözlü iletişimin
ilerlediği günümüzde her alanda olduğu gibi
turizm sektörü de hızla yol almakta.Geçen hafta
İzmir-Aydın karayolu üzerinde İzmir’e bağlı bir ilçe olan Selçuk’da
Şirince köyünü ziyaret ettim. İlk gidişim değil fakat, her gidişinizde
hep aynı huzur ve keyfin yaşanacağı bir turizm beldesi.
“Dinlenme “ kelimesini her yere yakıştıramayız fakat, ben
bu eski Rum köyüne dinlenmeyi çok yakıştırdım. Ulaşımı çok kolay
bir alternatif turizm yeri..Selçuk’a girdiğinizde yaklaşık 1 km sonra
sola dönen kavşakdan ŞİRİNCE tabelasını takip ettiğinizde sizi Köye götüren,
Şeftali bahçelerinin ve zeytin ağaçlarının içindeki asfalt yoldan geçerek
Hafif kıvrımlı bir tepenin arkasında olan şirince’ye ulaşıyorsunuz.
Önceki adı çirkince olan, bu kadar güzel bir köye
yakışmayan bu adı dönemin devlet adamları ve köylüleri şirince olarak
değiştirme kararı almışlar.
Şirince 1924 mübadelesine kadar bir Rum köyüymüş.
Mübadeleden sonra şirince’ye Balkanlardan gelen Türkler
yerleştirilmiş.Köyü gezerken, Saint jean kilisesinin arka
bahçesine gittik cafe ve restaurant olarak işletilen buranın
İşletmecisi ve 20 yıldır rehberlik yapan arkadaşım
Semra’dan aldığım bilgiler çok hoşuma gitti.
Kireçle boyanmış beyaz Şirince evlerinin mimarisi (altını çizerek yazıyorum)
her ailenin ışıktan daha fazla yararlanabileceği şekilde,
güneşten faydalanması düşünülerek saygı çerçevesinde inşa edilmiş.
“isterseniz günümüzdeki mimari dokuyla karşılaştırın”
Özel konumda teras halinde yerleştirilmiş bu şirince evleri
Ahşap yoğunlukta, çok pencereli ve en fazla 3 kat,
pencereleri ve kapıları kahverengi ahşaptan yapılmış.
Şimdilerde bu evler pansiyon ve otel olarak işletilmektedir.
Kuşadası-Efes-Meryem ana ziyaretlerine gelen turistlerin mutlaka uğradığı bir yer.
Köyün geçim kaynağı, zeytinyağı ve meyve şarabı, hanımların pazara çıkardığı
dantel yakalı şile bezi ve yazmadan elbiseler,köylü kadınların
bahçelerinde pişirdikleri ev yemekleri, dut pekmezi ve gözlemeleri.
Köyde her şey çok güzel fakat, dikkatten kaçmayacak fiyatlarda var,
yemek fiyatları; biraz daha makul olmalı, marketten aldığımız kilosu
2,5 tl olan yufkayı, kimileri 1 tane gözlemeyi 3,5 tl satıyor. Birkaç
yerde ise gözüme takılan kahvaltı fiyatı oldu 10 tl, 1 kase çorba 4 tl
. uzun yoldan ziyarete gelmiş turistler için bu fiyatlar yüksek
geliyor, turizm merkezlerinde yemek fiyatları makul olmalı gelen
misafirlerin bir çoğu bu fiyatları görünce harcama yapmak istemiyor.
Yerli-yabancı turizme hizmet verirken maliyetleri geri almak ve kar elde etmek
İçin muhasebeyi doğru bir şekilde ortaya koymak, kazancı daha çok arttıracaktır.
Özellikle turizm beldelerinde yerli-yabancı turistin hesaplamak zorunda olduğu
konulardır bunlar..
çok kazanmak için daha makul fiyatlar olmalı.
Köyün tüm güzelliklerinden biraz daha bahsetmek gerekirse,
dar sokak aralarında rengarenk bitki ve çiçek sabunları ve hanımların
kovalar dolusu papatyalardan taç örüp sattıkları şirince
köyünde,ayrıca turistlerinde yoğun ilgi gösterdiği gümüş takı satışları
da köyün ekonomisine katkı sağlıyor.
Ekonomik krize rağmen, şirince’ye çok sayıda turistin gelmesi
Piyasaya hareket kazandırmış. Saint jean kilisesinin arka bahçesinden
köyün tepeden fotoğraflarını çeken Yunan turistler, diğer tarafdan
ellerinde güneş şemsiyeli gümüş takı alan Japon turistler ve davul zurnalı
bir düğünün, kahramanı olan At sırtında sünnet çocuğunu keyifle izleyen
Alman, İngiliz turistler, Şirince köyünde günün tadını böyle
çıkarıyorlardı.
Bir yerli turist olarak, bu eşsiz güzellikte şirin beldeyi keyifle gezdik
ve Saint-jean kilisesinin bahçesinde çardak altında oturup dinlendikten
sonra, Dilek havuzuna sembolik miktarda para atıp dilek dileyip
yola çıktık….Haftaya bir başka yerde ve konuda buluşmak üzere
Hepinize iyi yolculuklar
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce