Neredeyse 3 yıldır gazetenizde her hafta köşe yazıları yazıyorum. Yetmiyor, memleketi anlatan yüzlerce sayfalık kitaplar karalıyorum. Televizyon programları yapıyorum. Derneğimizle birlikte etkinlikler tertipliyorum. İnsanımızın olduğu her yere gidip yaşam felsefelerinden dağarcığıma bir şeyler topluyorum. Bunu yapabilmek için binlerce sayfa kitap okuyorum. Belgeseller izliyorum. Aile arşivlerinden, tavan aralarından, ardiye köşelerinden kültürümüze ait parçalar derliyorum. Ailemden, hobilerimden, günlük hayatımdan fedakârlıklar yapıyorum. Üstelik bir yandan da Rumeli ailesine ırkçı ön yargılarla bakan çevrelerin nazarlarından sakınıyorum. Bizim emeklerimizin arkasında örtülü hedefler arayan dar kafalılarla uğraşıyorum. Hiçbir çevrenin adamı olmamak adına olabildiğince dik durmaya çalışıyorum. İnsana tapınmanın, ona buna biat etmenin prim yaptığı, taraf olmayanın bertaraf edildiği bir diyarda özgür ve tarafsız kalmaya özen gösteriyorum. Hatta bu arada, ne yapmak istediğimizi bir türlü kavrayamayan içimizdeki İrlandalılarla mücadele ediyorum. Peki niye yapıyorum bunları biliyor musunuz? Bir zamanlar memleketlerinden zorla sökülüp atılan insanlarımızın adeta yüreklerinde saklayarak getirdikleri kültürlerinin yaşamaya devam etmesi için… Her akşam televizyonlarda, internette, sokaklarda kafamıza çakılan yoz popüler kültüre gençlerimizi esir etmemek için… Bir nesil daha düğünlerinde cüguş oynayıp etli kazan pilavı yiyebilsin diye… Mübadelenin ve muhacirliğin yokluk dönemlerinde bile tertemiz kıyafetler giyen, evlerinin önüne çiçek eken, borcuna sadık kalan, misafirini ağırlayan, kimseye el açmayan, güzel ahlakından ve saf Müslümanlık anlayışlarından taviz vermeyen, büyüklerimize olan hürmetimden… Kendi camisini, kendi okulunu, kendi yolunu, kendi çeşmesini imeceyle yapan gerçek vatansever atalarıma yakışır bir torun olabilmek için…
ASIL İNSAN HAKLARI İHLALLERİ
Kendisine baskı yapıldığını söyleyen, bu sebeple dağda gençlerimize kurşun sıkarak özgürlük ve demokrasi mücadelesi verdikleri teranesini dinlediğimiz soysuzlara, asıl insan hakları ihlallerine uğrayanların mahzun Rumeli Türkleri olduğunu haykırabilmek için. Yol yordam bilen Rumeli beyefendilerinin, ahlaklı ve dirayetli Rumeli hanımlarının neslinden geldiğimizi gençlerimize öğretebilmek için… Ağzından çıkan her bir lafın ağırlığı bin okka gelen Koca Muhacirlerin evlatları olduğumuzu unutturmamak için… Orada burada haksızlığa uğrayan insanlarımızın mücadeleci ruhlarını geri çağırmak için… Bir insanın hem Atatürkçü hem de Müslüman olabileceğini haykırmak için… Demokrat olmanın ise ordu düşmanlığı manasına gelmediğini söyleyebilmek için… Aile tarihini bilmeyenlerin kendilerine hayrı olmayacağını duyurmak için… Rumeli Türk kültürünün hikmeti kendinden menkul cahil adamlara emanet edilmeyecek kadar kıymetli olduğunu kanıtlamak için… Kaybedilmiş toprakların aziz hatırası olduğumuzu unutturmamak için… Ama en çok da “Rumeli Türkü olmanın, ülkesini, bayrağını, ailesini, ana babasını, atasını dedesini, toprağını, suyunu, dilini, ekmeğini, konusunu komşusunu hiçbir karşılık beklemeden, katışıksız ve canı gönülden sevmek olduğunu” dosta düşmana duyurmak için… Bazen yıllarca emek verirsiniz. Binlerce sayfa yazar, milyonlarca laf edersiniz başaramazsınız meramınızı anlatmayı… Sonra biri çıkar, birkaç masum dize yazar… Sizin yapamadığınızı çırılçıplak anlatır herkese.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce