DOLAR 32,8935 0.21%
EURO 35,3365 0.53%
ALTIN 2.458,510,33
BITCOIN 2007583-4.88523%
İzmir
34°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Rumeli’de yön arayanlara pusula
213 okunma

Rumeli’de yön arayanlara pusula

ABONE OL
14/05/2019 11:37
Rumeli’de yön arayanlara pusula
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Zekeriya Kurşun
Yeni  Şafak

Okulsuz hiçbir şehir, kasaba, köy hatta mezramız kalmadı. Üniversite, enstitü, araştırma merkezlerimizin tabelaları birbiri ardına dizildi. “Eğitim-Öğretim” kelimeleri STK’larımızın hemen hepsinin tüzüğünde yer buldu. Ama gelin görün ki, hâlâ ne coğrafya bilgimiz ne harita okuma becerimiz istenilen seviyeye gelmedi. İster sosyal bilimler, ister fen bilimleri olsun, oryantasyonunu sağlayacak, mevkiini sabitleyecek, kişiye yönünü gösterecek coğrafya ve harita bilgisi kazandıramıyorsak eğitim veremiyoruz demektir. Coğrafya ve harita bilgisinden yoksun gençlere şiir, edebiyat, felsefe öğretmenin hiçbir faydası yoktur.

Abartmıyorum. Etrafınıza bakın. Sosyal medyada aforizma üretenlerin, üniversitede bir santim boşluk bırakmadan sınav kâğıtlarını lâf-ı güzâf ile dolduranların büyük kısmı coğrafya bilgisinden yoksundur. Orta-Asya ne yana düşer, iki Türkistan neresidir, Adalar Denizi ve Rumeli ne ifade eder, Kıblenin coğrafi yönü nedir, Kudüs hangi kıtadadır? Sorun bakalım, ne cevaplar alacaksınız.

Coğrafya bilgisi olmadan, harita okumadan hiç kimse doğru ülküler ile donatılamaz, nereden geldiğini ve nereye varabileceğini tayin edemez. Coğrafya ve harita bilgisi ufku açar, kutup yıldızı gibi yön gösterir. Yokluğu, kişiyi, okyanusta dümeni kırılmış bir gemide pusulasını da kaybetmiş kaptan yapar.

Gençlerimizin amaçsız kaldığından bahsedip yüksek idealler aşılamak derdine düştüğümüzde, coğrafya ve harita bilgisi aklımıza geliyor mu?Gelmiyorsa -ki gelmiyor-, boşuna uğraşıyoruz demektir. Mesela, kısa bir süre önce KTB yayınlarından hatıratı yayımlanmış olan Sadrazam Küçük Said Paşa’nın en zor zamanlarda “devletin bekasına” dönük olarak dile getirdiği şu ifadeleri coğrafya bilgisinden bağımız nasıl anlaşılacaktır?

Küçük Said Paşa’ya göre Osmanlı devletinin kökü Asya’dadır. Saltanatın Asya kıtasında vücut ve bekası temin edilmedikçe diğer kıtalarda hâkimiyetini sürdürmesi imkânsızdır. Öte yandan -bugünkü Türkiye gibi- Osmanlı Devleti bir Avrupa devletidir ve siyasetini Avrupa siyasî dengelerine göre yürütmek zorundadır. Paşa bu ifadelerini yazdığı tarihlerde Osmanlı hâlâ bizim Rumeli diye isimlendirdiğimiz Balkan topraklarındadır. Osmanlıların, Avrupa’da fetihlerle elde edip sonra kaybettiği toprakların geri alınmasını imkânsız gören Paşa, bir hususa daha dikkatleri çekmektedir: Rumeli’de bulunan bölgelerin iyi muhafaza ve idare edilmesine. Çünkü Paşa’ya göre Rumeli coğrafyası, Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletlerinden sayılabilmesi, hatta İstanbul’da tutunabilmesi için elde kalması zaruridir.

Maalesef bu fikirler hayat bulamadı; Osmanlı Devleti Rumeli’den çekildi ve felâketler başladı. İstanbul bile işgal edildi. Anadolu’ya ve Avrupa’nın küçük bir bölümüne sıkıştırılan Türkiye, yüz yıldır bunun muhasebesini yapmadı, yapamadı. Çünkü oryantasyonunu kaybetti. Coğrafyadan koptu ve haritayı rafa kaldırdı.

Peki, biraz da tersinden düşünelim. Beş yüz yıl varlık gösterdiğimiz, ayrıca Osmanlı devletinin haşmet ve azametini, servet ve iktidarını gösteren Rumeli’de bizden ne kaldı?

Tam da bu başlığı taşıyan bir kitap yayımlandı. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi öğretim üyelerinden Hasip Saygılı, “Rumeli’de Bizden Ne Kaldı” (İstanbul, İlgi Kültür Sanat 2019) başlığıyla yayınladığı kitabında; geçmişe dönük Balkanlar’daki Osmanlı asırlarını ve bugünü sorguladı. Eski bir asker ve iyi bir tarihçi olan Saygılı, Saraybosna’daki NATO karargâhında bir subay olarak görev yaparken, yaşadıklarını, hatıralarını ve tarih bilgisini harmanlayıp Rumeli’de yön arayanlar için bir pusulahazırladı.

Coğrafyayı ve yönümüzü bir kere daha bize hatırlatan yazar; kitapta, Rumeli’de hâlâ bizden yaşayanları ve yaşananları anlatmaktadır. Yer yer acı şerbet de sunarak okuyucusunu diri tutan yazar, bir bakıma Küçük Said Paşa’nın bıraktığı yerden devam etmektedir. Türkiye’de ve İstanbul’da kalabilme şartının; Rumel’ye uzanmak, oradaki soydaşlarımız, dindaşlarımız ve tarihdaşlarımız ile ilgilenmekten; elde kalan anıları tazelemekten geçtiğini, belgeler ve gözlemler ışığında hatırlatmaktadır.

Yazımızı, Saygılı’nın Bosna-Hersek Savaşı akabinde bölgeye yerleştirilen Türk askerlerinin Prizren’de kullandıkları kışlaya Sultan Murat Kışlasıadının verilmesi karşısında kampanya başlatan Sırp keşiş ile Türk Tarihi ve bölgedeki Türk askerî varlığı konularında yaptığı sert ama ders verici yazışmanın son bölümünden bir alıntı ile bitirelim:

….

Aziz Peder,

Osmanlı dönemini tahkir esas maksadıyla da olsa bir keşiş olarak laiklik konusunda kurucu liderimizi övmenizden mutluluk duyuyorum. Fakat hatırlatırım ki Kemal Atatürk kahramanlık timsali olarak Yıldırım Beyazit’i göstermiştir.

Sonuç olarak Aziz Peder, biz melekler tarihini değil, insan tarihini tartışıyoruz. Tarih yüksek moral değerler yanında maalesef trajik olaylarla da doludur. Bizler bütün gündemimizi birbirimize karşı nefret duygularıyla doldurursak, korkarım yanlış yolda olacağız. (Rumeli’de Bizden Ne Kaldı, 2019 s.71-72.)

    En az 10 karakter gerekli