Son yıllarda ozon tabakasının delinmesinin neden olduğu değerlendirilen iklim değişiklikleri ve ani ve şiddetli yağışlara (kar veya yağmur) sebep olmakta. Anadolu’dan başta İstanbul olmak üzere büyük kentlere yönelen aşırı göçle oluşan çarpık yapılaşma ve adeta yağmalanan yerleşim merkezleri doğal afetler karşısında çaresizliğe kurban ediliyor.Nedense bizler de hiç ibret almadan aynı yanlışları tekrar edip duruyoruz.
Bu elim hadisede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet geride kalanlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Aslında durumu çok iyi özetliyen “hatada ısrar ahmaklıktır” diye bir atasözümüz var , yazdığım için kimse kusura bakmasın.Bu bölgede kaçıncı sel felaketi tekrar ediyor? Gerçi bu sefer çok daha vahim olmakla beraber aynı tablo önümüzde.Yer belli , olay belli , niye çözüm için bunca yıla rağmen çare bulunmamış.
Bir ölçüde engel olunamaz bir doğal afet karşısındayız.Kimsenin bunu durduracak gücü yok elbette.Tüm dünyada benzer su taşkınları ve sel felaketleri yaşanıyor.Genellikle Avrupa’nın rakımı düşük Hollanda gibi ülkeleriyle düz ovalık olan Orta Avrupa’da büyük nehirlerin taşmasından kaynaklanan su baskınları yaşanabiliyor.Ama dere yatağına imar izni vermek ancakbizde oluyor.Sonunda ya deprem ya sel felaketiyle kahroluyoruz.Örneğin 1980’li yıllarda Dalan’ın Belediye başkanlığı zamanında imar verilip sanayi buraya yönlendirilirken aklımız neredeydi?
Çok sık tekrar ettiğim bir söz var “Göz olanı , beyin olacağı görür”.Yaklaşık otuz senedir farklı siyasi görüşlerden yerel yönetimler ve iktidarlar geldi geçti.Niye ciddi olarak bu ve benzeri sorunlara çözümler aranmadı?.Belediye iki ayda metrobüs hattı yapıyor da bu soruna çare mi bulamıyor.
Gerekiyorsa bu bölgelerdeki yerleşim alanları ve sanayi siteleri devletin de desteği ile başka bölgelere taşınarak coğrafyanın zorlanmasının önüne geçilmeli , dere yatakları açılmalıdır.Biz hep köşe dönmeye şartlandırıldığımız için bu tip çözüm önerileri saçma ve uygulanamaz olarak değerlendirilir ma başka care yok gibi görünüyor.Geçmişin doğruları olarak görünen büyük yanlışı biran evvel düzeltmek şart.Aynı sorun deprem için geçerlidir.Bu konuda dad aha hızlı hareket etmek ve biran evvel depreme dayanıklılığı şüpheli yerleşim birimlerini islah etmeliyiz.
Yağmurda üst kata çık , karda evden çıkma , depremde evden çık (1) gibi çözüm önerileri ve bazı yetkililerin yaptığı gibi işi Allah’a , suçu vatandaşa atarak bir yere varamayız. Hükümetimiz 7 , Belediyemiz 15 senedir işbaşında.(1) ,Çözüm için yeterli birikime sahipler. Bu iş Belediyecilik açısından bir faciadır.
Dere yatağında Tır garajına ve sanayi tesisine ruhsat verenlerin sebep olduğu ölümler vicdanlarda unutulmaz bir yara açmıştır darken ortaya çıkan ahlaksız yağmacılar bizi iyice yıktı. Düşene , mazluma , garibana yardım elini uzatan , hayırsever , ahlaklı , faziletli bir toplumken mağdurun malını yağmalamak gibi bir ahlaksızlığa dönüşmek nereden çıktı. Son yıllarda gelişen dilenci kültürü ve sadaka ekonomisi insanlarımızı fırsatçımı yaptı acaba? Bedava ekmek dağıtımında bir tane fazla almak uğruna küçük çocukları bile acımasızca iten-kakan ve ezenleri televizyonlarda görüyor anlam veremiyorduk.
Galiba farkında olmadan toplumsal ahlakımızda büyük bir çöküş yaşanıyor. Her şey üç kuruşluk çıkar için mübah oluyor.Çünkü AB’ye uyum sağlıyacağız , tabuları sorgulayacağız , açılıp saçılacağız derken ,her türlü değer yargısını çok kolayca tükettik.Yargının bile yandaşlığının tartışıldığı günümüzde tuzmu koktu acaba diye düşünmeden edemiyor insan!!!
Süheyl ÇOBANOĞLU
K A Y N A K Ç A………:
(1) Yimaz Özdil……..Hürriyet Gazetesi
HABERLER
21 saat önceHABERLER
21 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce