Sel gider acısı kalır

26 2024 - 19:33
Balkan Günlüğü gazetesi SR Basın Yayın Ltd. Şti’ine ait olup, Başbakanlık Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Basın İlan kurumuna kayıtlı bir gazetedir. Anadolu Ajansı’nın abonesi olan gazetemizin Balkan Haber Ajansı (BHA) isminde bir ajansı vardır.23 Aralık 2007 yılında yayın hayatına başlayan Balkan Günlüğü gazetesi, hedef kitlesi ve konsepti itibariyle Türkiye’de ilk gazetedir. Hedef okuyucu kitlesi, İzmir’deki 1,5 Milyon Türkiye genelindeki 17 Milyon civarındaki Balkan-Rumeli göçmeni yurttaşıdır. Ulusal ve Uluslararası yayın yapan gazetemizin düzenli haftalık basım adeti; 20 bin’dir.Gazetemiz,Türkiye’de 52 şehir,yurt dışında 12 ülkede ( Yunanistan,Bulgaristan,Makedonya,Kosova,Arnavutluk,Bosna-Hersek, Romanya,Hırvatistan,Sırbistan, Karadağ,Moldova,Slovenya ) okuyucusu ile buluşmakta.

Sel gider acısı kalır

(Last Updated On: 15/09/2009)

Son yıllarda ozon tabakasının delinmesinin neden olduğu değerlendirilen iklim değişiklikleri ve ani ve şiddetli yağışlara (kar veya yağmur)  sebep olmakta. Anadolu’dan başta İstanbul olmak üzere  büyük kentlere yönelen aşırı göçle oluşan çarpık yapılaşma ve adeta yağmalanan yerleşim merkezleri doğal afetler karşısında çaresizliğe kurban ediliyor.Nedense bizler de hiç ibret almadan aynı yanlışları tekrar edip duruyoruz.
Bu elim hadisede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet geride kalanlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Aslında durumu çok iyi özetliyen   “hatada ısrar ahmaklıktır”  diye bir atasözümüz var , yazdığım için  kimse kusura bakmasın.Bu bölgede kaçıncı sel felaketi tekrar ediyor? Gerçi bu sefer çok daha vahim olmakla beraber aynı tablo önümüzde.Yer belli , olay belli , niye çözüm için bunca yıla rağmen çare bulunmamış.
Bir ölçüde engel olunamaz bir doğal afet karşısındayız.Kimsenin bunu durduracak gücü yok elbette.Tüm dünyada benzer su taşkınları ve sel felaketleri yaşanıyor.Genellikle Avrupa’nın rakımı düşük Hollanda gibi ülkeleriyle düz ovalık olan Orta Avrupa’da büyük nehirlerin taşmasından kaynaklanan su baskınları yaşanabiliyor.Ama dere yatağına imar  izni vermek ancakbizde oluyor.Sonunda  ya deprem ya sel felaketiyle kahroluyoruz.Örneğin 1980’li yıllarda Dalan’ın Belediye başkanlığı zamanında imar verilip sanayi buraya yönlendirilirken aklımız neredeydi?
Çok sık tekrar ettiğim bir söz var  “Göz olanı , beyin olacağı görür”.Yaklaşık  otuz senedir farklı siyasi görüşlerden yerel yönetimler ve iktidarlar geldi geçti.Niye ciddi olarak bu ve benzeri sorunlara çözümler aranmadı?.Belediye iki ayda metrobüs hattı yapıyor da bu soruna çare mi bulamıyor.
Gerekiyorsa bu bölgelerdeki yerleşim alanları ve sanayi siteleri devletin de desteği ile başka bölgelere taşınarak coğrafyanın zorlanmasının önüne geçilmeli , dere yatakları açılmalıdır.Biz hep köşe dönmeye şartlandırıldığımız için bu tip çözüm önerileri saçma ve uygulanamaz  olarak değerlendirilir ma başka care yok gibi görünüyor.Geçmişin doğruları olarak görünen büyük yanlışı biran evvel düzeltmek şart.Aynı sorun deprem için geçerlidir.Bu konuda dad aha hızlı hareket etmek ve biran evvel depreme dayanıklılığı şüpheli yerleşim birimlerini islah etmeliyiz.
Yağmurda üst kata çık , karda evden çıkma , depremde evden çık (1) gibi  çözüm önerileri ve bazı yetkililerin yaptığı gibi işi Allah’a , suçu vatandaşa atarak bir yere varamayız. Hükümetimiz 7 ,  Belediyemiz  15 senedir  işbaşında.(1) ,Çözüm için yeterli birikime sahipler. Bu iş Belediyecilik açısından bir faciadır.
Dere yatağında Tır garajına ve sanayi tesisine ruhsat verenlerin sebep olduğu ölümler  vicdanlarda unutulmaz bir yara açmıştır darken ortaya çıkan ahlaksız yağmacılar bizi iyice yıktı. Düşene , mazluma , garibana yardım elini uzatan , hayırsever , ahlaklı , faziletli bir toplumken mağdurun malını yağmalamak gibi bir ahlaksızlığa dönüşmek nereden çıktı. Son yıllarda gelişen dilenci kültürü ve sadaka ekonomisi insanlarımızı fırsatçımı yaptı acaba? Bedava ekmek dağıtımında  bir tane fazla almak uğruna küçük çocukları bile acımasızca iten-kakan ve ezenleri televizyonlarda görüyor anlam veremiyorduk.
Galiba farkında olmadan toplumsal ahlakımızda büyük bir çöküş yaşanıyor. Her şey üç kuruşluk çıkar için mübah oluyor.Çünkü AB’ye uyum sağlıyacağız , tabuları sorgulayacağız , açılıp saçılacağız derken ,her türlü değer yargısını çok kolayca tükettik.Yargının bile yandaşlığının tartışıldığı günümüzde tuzmu koktu acaba diye düşünmeden edemiyor insan!!!

Süheyl ÇOBANOĞLU           

K A Y N A K Ç A………:
(1) Yimaz Özdil……..Hürriyet Gazetesi

 

 

 

 

 

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.