Yakın tarihin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşı (1992-1995) esnasında 200 bin kadar Müslüman Bosnalı kardeşimiz sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştur. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucu yüzlerce toplu mezarda katliam mağduru binlerce kurbana ulaşıldı. Bu acımasız savaş sürerken 11 Temmuz 1995’te Sırpların sivil ve silahsız Bosnalı Müslümanları Hollandalı askerlerin gözü önünde vahşice katletmesi insanlık tarihinin gördüğü en utanç verici ve yüz karası soykırım olaylarından biridir. Srebrenitsa’da yaşananlar 1844’te İlija Graşanin ile başlayan, İkinci Dünya Savaşı’nda Draja Mihailoviç’le süren ve kimi zaman “Türkleşenlerden arındırma politikası” kimi zaman da “Nerede bir Sırp varsa orası Sırplarındır” sloganıyla devam ettirilen “etnik arındırma süreçleri”nin (1) bir sonucuydu. Srebrenitsa’ya giren Sırp güçleri 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük etnik kıyımı gerçekleştirmiştir. Sırp Ordusu’nun silahsız-savunmasız sivil Bosnalı Müslümanlara karşı 1992-1995 yılları arasında sürdürdüğü bu adaletsiz ve kirli dram yaklaşık 350 bin insanın hayatına mal olmuştur. Sorumlu olduğu bölgedeki sivilleri korumakla yükümlü Hollanda askerlerinin de kendi elleriyle Sırp Ordusu’na teslim ettiği sivil ve silahsız insanların vebali üzerlerinde kalmıştır. 1993’te Birleşmiş Milletler tarafından Zepa ve Goradze ile birlikte “güvenli bölge” ilan edilen ve Birleşmiş Milletler koruması altında bulunan Srebrenitsa, iç savaş nedeniyle Sırp katillerden kaçan sivil Müslüman Bosnalıların sığındığı yer olmuştu.
Katliamdan yaklaşık bir ay önce ABD istihbaratının katliam planından haberi olmasına rağmen önemsenmemişti. Üç yıldır süren savaşın sonuna doğru gelindiğini ve Bosnalı Müslüman Savaşçıların birçok cephede zafer kazanmaya başladığını gören Sırplar, stratejik açıdan önemli gördükleri Gorazde ve Srebrenitsa’yı ele geçirmek için tüm güçleri ile yüklenerek Srebrenitsa’yı kuşattılar. Şehir Birleşmiş Milletler tarafından “güvenli bölge” ilan edilen altı Boşnak kentinden biriydi. Fransız General Jacques Morillon “BM sizi koruyacak, asla terketmeyecektir” güvencesi veriyordu. Bölge Hollandalı askerlerin korumasına verilmiş ve sorumlulukları altındaki Bosnalı Müslümanların ellerinde kalan son güvenceleri olan silahlarını toplamışlardı. Boşnaklar tamamen savunmasız ve çaresiz kalmışlardı.
HEPSİNİN ÖLDÜRÜLMESİ GEREKİYOR
Siyasi Lider Radovan Karadziç’in Mart 1995’te “Zepa ve Srebrenitsa’nın dış dünyadan tamamen koparılması” emriyle bölgeye yardım konvoylarının ulaşılması engellendi. Yine Karadziç’in “hepsinin öldürülmesi gerekiyor” talimatı üzerine Sırplar kasabayı ele geçirmek amacıyla 09 Temmuz’da operasyona başladılar ve BM. Barış gücündeki Hollandalı askerlerin gözetleme mevzilerine saldırarak 30 kadar Hollanda askerini rehin aldılar. Ertesi gün Sırp Ordusu Srebrenitsa’yı top ateşine tuttu. Hollanda askerleri, Sırplara geri çekilmezlerse NATO’nun hava saldırısı düzenleyeceğini bildirdi. Sırpların geri adım atmaması üzerine NATO savaş uçakları Sırp mevzilerine bir iki bomba attılar. Fakat Sırp Genelkurmay Başkanı Ratko Mladiç rehin Hollanda askerlerinin öldürüleceği tehdidiyle onları engelledi. 11 Temmuz 1995’te Sırplar Srebrenitsa’ya girdiler. O gün 15 bin kadar sivil Boşnak dağlara kaçtı. Bunların birçoğu topçu ateşi ve keskin nişancılar tarafından öldürüldü. Ayrıca kaçarken Arkan’ın Sırp paramiliterleri tarafından yakalananlar da acımasızca öldürüldüler. Bunlardan çok azı dağları aşıp Tuzla’ya ulaşabildiler. Şehri terkedemeyip Potoçori’deki Hollanda üssüne sığınan 20 bin civarındaki Bosnalı Müslüman da Sırpların eline düştü. 16 ile 70 yaş arasındaki bütün erkekleri “savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek” bahanesiyle güya kendilerini koruyacak olan Hollandalı askerlerin gözleri önünde ayırmaya başladılar. 60 kadar otobüs ve kamyona doldurulan erkeklere esir değişimi için Tuzla’ya götürülecekleri söylenmişti. İki gün süren bu katliamın ardından kendilerine hiç bir şey yapılamayacağı garantisi verilen bu insanlardan hiç biri kurtulamadı.
Sırp General Ratko Miladiç, 11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp televizyonuna çıkarak “Türklerden intikam almanın vaktinin geldiğini ve Srebrenitsa kentini Sırplara hediye ettiğini ” açıkladı.(2) Bu hayasızca katliam uluslararası camianın en büyük ayıplarından biridir. 20. yüzyılın sonunda yaşadığımız bu soykırımda şehit edilen tüm Bosnalı kardeşlerimize Allah rahmet eylesin.
1995’te Boşnaklara yönelik katliamın soykırım tanımın şartlarını taşımasına rağmen Uluslararası Lahey Adalet Divanı Sırbistan’ı Srebrenitsa katliamından direk sorumlu tutmadı. Malesef doğrudan sorumlu olmak veya soykırıma iştirak etmek suçlarından akladı. Sadece bu soykırımın yapılmasını önleyememekten sorumlu olduğuna karar verdi!!!
Hollanda hükümeti de yıllar sonra korumalarına teslim edilmiş silahsız-sivil ve masum insanları alçakça Sırplara teslim ederek katledilmesine seyirci kalan askerlerini madalya ile ödüllendirdi!!! Srebrenitsa soykırımının 11.Temmuz tarihindeki yıldönümünde ve ayrıca Balkan Savaşları’nın 100. yıldönümü nedeniyle o dönemde Türklere/Müslümanlara karşı yürütülen soykırım da, son iki yüzyıldır Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Müslümanlara ve Türklere soykırım yapıldığı da hiçbir zaman unutulmamalı ve hesabı mutlaka sorulmalıdır.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce