Şırnak Uludere’de, katırlarla sınırı geçmeye çalışan kalabalık bir grup bölgede uçan İHA’lar tarafından terörist olarak değerlendirilince hava harekâtı düzenlenerek gruptaki 35 kişi öldürüldü, üç kişi yaralandı. Bilgi öncelikle PKK içerisindeki bir MİT ajanından gelmiş. Bombalanan bölgeden PKK’lıların geçeceği bu ajan sayesinde MİT’e iletilmiş. Hatta grup içerisinde Fehman Hüseyin’in olacağı yönünde de bir bilginin Ankara’ya iletildiği iddiası var. MİT kendisine iletilen bu istihbaratı Genelkurmay Başkanlığı’yla paylaşıyor. Ardından da bölgeye heron gönderiliyor. Heron, bölgeden görüntü alıp, Ankara’ya iletiyor. Ankara’da yetkililerden biri durumdan şüpheleniyor. Grubun sivil olma ihtimali üzerinde duruyor. Şüphe üzerine konu yetkililerle paylaşıyor. MİT’le iki kez temasa geçiliyor. MİT yetkililerine şüphe aktarılıyor. MİT, “Grup kesin PKK’lı” deyip, kendilerine gelen istihbaratın sağlam olduğunu Karargâh’a bildiriyor. “Kesin” ifadesi üzerine de Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın emriyle uçaklar bölgeyi bombalıyor. Genelkurmayın açıklamasında;
“Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir” denmektedir. Geçen yıl haziran ayında, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Tekeli Taburu Gediktepe üs bölgesine gece 02.00 sıralarında roketatarlar ve ağır silahlarla saldıran terörist grup, saatler süren çatışma ve sonrasında çıkan sıcak temaslarda 11 askeri şehit etmişti. Dönemin Bölge Komutanı ilk görüntülerin alındığını, bu bölgelere ateş edildiğini belirtmişti. Kaya, ateşe karşılık verilmediği için bu kişilerin çoban, köylü ya da kaçakçı olabileceğinin düşünüldüğünü kaydetmişti.
DAĞLICA VE AKTÜTÜN’Ü HATIRLAYALIM
Dağlıca ve Aktütün saldırıları öncesi de teröristlerin “Kaçakçı” gibi sınırdan geçtiği, ağır silahları da kaçakçılar gibi katır sırtlarında taşıdığı ortaya çıkmıştı. Güvenlik güçlerinin terör sendromu nedeniyle alınan istihbarata daha duyarlı davranılmış demek ki. Saldırıdan sağ kurtulan 19 yaşındaki Hacı Encü, olayı şöyle anlatıyor: “Saat 21.00’de sınıra yaklaşmıştık ki, önce etraf aydınlanma fişekleriyle gündüz gibi olduk, ardından da top atışları gibi sesler duyduk. Yükleri sınırın Irak tarafında bıraktık ve hızla karşıya geçmeye çalıştık. Sonra uçaklar geldi ve bomba yağmaya başladı. İki ayrı gruptuk. Öndeki gruptan kurtulan olmadı. Bombardıman bir saat sürdü. Biz dere yatağındaki kayaların altına sığındık. 6 kişiydik, üç kişi kurtulduk. İki saat sonra sesleri duyan köylüler gelince ortaya çıktık. Sebep şu veya bu olsa da olan kaçakçılara oldu. Bunların bir kısmı da çocuk denecek yaştaymış, yazık. Bölgenin kaçakçılıkla geçiniyor olması da vahim. Hükümetin bir anlamda bunlara göz yumması hadiseye sebebiyet vermiştir. Hadi terörü bitiremedik ama neden yıllardır aş ve iş problemini çözemiyoruz da bu insanları kaçakçılığa mahkûm ediyoruz? Olayın bedeli ağır, 35 kişinin ölümü dile kolay geliyor ama düşünün ateş düşen o ocaklardaki yangını… Bu acı herkesi tarifi mümkün olmayan bir şekilde üzmüştür. İnanın en çok da bu operasyonun herhangi bir aşamasında görev alan MİT mensubu ve askerleri kahretmiştir. Ölenlerin ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum…
Cezayir’de, Ruanda’da ve sömürgelerinde yaptıkları, Bosna’da sebep oldukları soykırımdan dolayı Fransa’yı kınıyor , 8 Mayıs’ın Cezayir halkına yönelik soykırım anma günü olarak kabul edilmesini ve TBMM’den Cezayir Soykırımı’nın inkarını suç sayan yasa çıkarılmasını talep ediyorum.)
BALKAN YEMEKLERİ
13 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024