Uluslararası bir sinema yönetmeni olan Makedon asıllı Milço Mançevkski 1999 yılında çektiği ‘Yağmurdan Sonra’ adlı sinema yapıtıyla Oskar ödülüne aday olarak gösterilmiştir. İşte bu yönetmen 2000 yılı Haziran ve Temmuz aylarında Makedonya’da Pirlepe kenti yakınlarındaki bir köyde Toz (Dust) adlı bir sinema filmi çekmiştir. 1900’lü yılların başındaki Makedonya’yı anlatan bu film, komitacı çeteleri, anarşik ortamı ve Osmanlı Ordusunun bunu önlemek için gösterdiği çaba, yanlı ve iğrenç iftira şeklinde beyaz perdeye aktarılmıştır. Bu filmin seviyesiz Küfür ve edep dışı sözler içeren Senaryosunu Rejisör Mançevski bizzat kendisi yazmıştır. Amerika ‘da yaşayan bu rejisör bu filmin başrolünü de Amerikalı bir aktöre oynatmıştır. Bu filmin konusu kısaca aşağıdaki gibidir; 1900’lü yılların başlarında Makedonya’da komitacı çetelerin baş kaldırıp Makedonya’da kol gezdiği bir ortamda, Osmanlı Ordusu, bu isyanları ve çete saldırılarını cinayet ve soygunları önlemek ve suçluları yakalamak için yoğun bir çaba içerisindedir. Aynı dönemde Teksas’ta yaşayan iki silahşör Amerikalı kardeş ki bu kardeşler para karşılığı adam öldürmektedirler. Bu kardeşlerden küçüğü olan iffetsiz bir kadınla evlenir. Daha sonra bu kadın, eşinin ağabeyi ile ilişki kurar ve eşine ihanet eder. Büyük kardeş bu ilişkiye son vermek için vapurla Avrupa’ya kaçar ve orada Makedonya’nın karışıklıklar içerisinde olduğunu duyduğu için, silahını para karşılığında Makedonya’da kullanma macerasına katılır. Osmanlı askerleri; sekiz Osmanlı askerini katleden Daskal adlı bir komitacı liderini yakalamak için büyük bir çaba içerisindedir ve bu Komitacının başına 12 bin altın ödül koymuştur. Filmde bir Arnavut çetesi bir köye soygun amacıyla saldırır, önce bir çobanı öldürür, daha sonra bu çeteye Makedonyalı komitacılar müdahale ederler. Amerikalı silahşor ise o köyde saklanmış bulunan Daskal’ı öldürmek ister fakat elinden kaçırır. O sahnede Osmanlı askerleri abartılı bir kalabalıkla olay mahalline gelirler ve başlarında da laubali tavırları olan bir binbaşı vardır.
ABARTILI SAHNELER
Ancak bu binbaşı aydın biridir ve Almanca ile Fransızca dillerine vakıftır. Osmanlı Askerleri filmde zalim ve disiplinsiz olarak gösterilmiştir. Kan dökmekten zevk alırlar. Bir çatışmada Komitacı Başı Daskal da her nasılsa zalim olarak gösterilmiştir. Bu komitacı Osmanlı askerleriyle girdiği bir çatışmada çok genç bir Osmanlı askerini tuzağa düşürür ve onu silahıyla öldürebileceği yerde bıçağıyla boğazını keserek vahşi bir şekilde öldürür. Bu arada Teksas’ta bulunan Amerikalı küçük kardeş ağabeyinin eşiyle olan ilişkisini öğrenir ve ağabeyini öldürmek maksadıyla Makedonya’ya gelir. Sonunda ağabeyini bulur ve onu öldürür. Ancak filmin burada biteceği beklenirken film bitmez, bu bir hikâyedir denilerek ölen silahşor tekrar diriltilir. Osmanlı askerleri bu köye gelirler ve bir torba içerisinde bulunan Komitacı Daskal’ın kesik başını alaylı bir şekilde köy halkına, işte bu adam artık gelsin sizi kurtarsın, benim sekiz askerimi öldürdü der. O kesilmiş kafadan kanlar damlarken Osmanlı askerleri gülmektedirler. O köyde kuzular kesilir, Osmanlı Askerleri Binbaşıyla beraber eğleniyor. Onlara bu ziyafette sözde işbirlikçi bir papaz eşlik eder. Ancak en kötü sahne Osmanlı’ya karşı olan köy papazının kesilmiş olan kafası köy kilisesinin hacının tepesine dikilmiştir. Bu sahnede senaryo gereği bir de tecavüz sahnesi mevcuttu, ancak Üsküp Büyükelçiliğimiz ve Kültür Müşavirliğimizin tepkisiyle bu sahne ve bir iki kötü sahnenin daha filmden çıkarılması sağlanmıştır. Sayın okuyucularımız şahsımın anılan tarihte T.C. Üsküp Büyükelçiliği Kültür Müşaviri görevinde bulunduğunu bilmektedirler. Bir Şark Ekspresi filmi rezaleti yaşanmaması için B.Elçiliğimize gereken girişimin yapılması hususu Dış İşleri Bakanlığımızca talimat gönderilmişti. Yıllık izinde olduğum bir sırada dönemin T:C. Üsküp Büyükelçisi Sn. Fazlı Keşmir bizzat Pirlepe’de filmin çekildiği platoya giderek, Rejisör Mançevski ile bizzat görüşerek, bu iftira dolu sahneleri filmden çıkarmasını söylemiştir. Kendilerini burada saygıyla selamlıyor ve uzun ömürler diliyorum. Ancak bu filmin çekimi bittikten sonra ancak henüz Almanya’daki montajı yapılmadan önce anılan rejisörle görüşebildim. Kendisine tarihi bir filim çekerken Osmanlı dönemini anlatıyorsa, bu konuda gerekli bilgileri Kültür Müşavirliğimiz aracılığıyla temin edebileceğimizi, ayrıca Osmanlı askerleri de şimdiki ordu mensuplarımız gibi çok disiplinlidir. Bir Binbaşı asla erleriyle beraber içki içmez, hatta ordumuzda bir Yarbay bir Albayın yanında asla sigara bile içemez, lütfen o çirkin tecavüz sahnesini de çıkarınız dedim. Kendisi bana; benim üç asistanım var, tecavüz sahnesini onlar çekti, ben burada bunun bir hikâye olduğunu belirttim ve o dönemin ne kadar kötü bir dönem olduğun vurgulamak istedim, hatta Makedonların aleyhinde de sahneler var, ben bu günkü Türkiye’yi takdir ederim cevabını vermiştir. Filmin finalinde ise bu Amerikalı silahşor, yukarıda anlatılan ziyafet sırasında kahramanca? Binbaşı dâhil bütün Osmanlı askerlerini öldürür. Komitacı Daskal’ın köyde bir sevgilisi var ve bu kadın da hamiledir ve doğumu da yakındır. Bunu duyan binbaşı (bu sahne Binbaşının öldürülmesinden öncedir.) doğumdan sonra o çocuğun öldürüleceğini söyler. Çatışmada komitacının sevgilisi de öldürülmüştür, ancak doğan kız bebeği çatışmada öldürülen Amerikalı’nın küçük kardeşi tarafından alınarak Amerika’ya götürülür. İşte bu kız Amerika’da ömrünü geçirir ve yaşlanır, artık ölmek üzereyken evine zenci bir hırsız girer ve bu yaşlı kadın evdeki altınlarını çıkararak ona verir ve karşılığında, öldükten sonra küllerini alıp hiç görmediği Makedonya’ya serpmesini ister ve bu hırsız da kadının isteğini yerine getirir. Bu seviyesiz yapıt 2000–2001 sinema sezonunda Makedonya’da gösterilmiş, ancak sahnelerde abartılı bir şekilde yakın çekimle kan ve şiddet gösterilmiştir. Bu itibarla Makedon halkı bu filmi beğenmemiştir. Filmdeki tecavüz sahnesi kaldırılmış fakat üstü başı yırtık bir kız korkak bir şekilde Osmanlı askerine içki ikram ederken yine de gösterilmiştir.
Bu film 2001 yılında Venedik Film Festivali’ne katılmış ve yukarıda arz edilen nedenlerle orada da dereceye giremeyerek unutulmuştur. Filmde sadece Yunanlılar aleyhinde hiçbir cümle ve görüntünün yer almaması ise dikkat çekicidir. Bu film 2001 yılında sadece Selanik Film Festivali’nde ödül almıştır.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce