DOLAR 32,7442 -0.04%
EURO 35,3472 0.47%
ALTIN 2.446,26-0,15
BITCOIN 20754094.24266%
İzmir
31°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

117 okunma

Türk balında 3 büyük tehlike

ABONE OL
18/12/2011 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Arıcılık, Anadolu insanının bir geleneği olarak ülkemizde çok eski dönemlerden beri yapılmaktadır. Eski bir geçmişe sahip olmasına karşın arıcılığın gelişmesi bilim ve teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak son yüzyıllarda hızla artmıştır. Türkiye de arıcılık işi ile uğraşan bazı üreticilerimiz halen kulaktan doğma bilgilerle bu işi yapmaya çalışması teknolojik gelişmelerin yaygın olmadığını da gösterir. Aslında arıcılık işi ciddi bir iştir. Bu işle uğraşan üreticimizin, hem insan sağlığını hem de ekosistemin sürdürülebilirliğini göz önünde tutması balın muhteviyatındaki mikroskobik ve mikroskobik özellikleri yani hem görünüşünde hem de tadında olması gereken özellikleri dikkate alarak üretim yapması gerekmektedir. Bu esnada en az masrafla en iyi üretimi yapmayı hedeflemelidir.

SON 10 YILDA ARICILIK

Ülkemizin çok zengin bir bitki örtüsüne ve farklı iklim kuşaklarına sahip oluşu arıcılığımızın gelişmesine önemli katkılarda bulunmaktadır. Nitekim son 10 yılda kovan varlığımız ve bal üretimimiz yaklaşık iki kat artarak sırasıyla 4 Milyona ve 63 bin tona ulaşmıştır. Ayrıca, Türkiye hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından Dünyada 4. sırada bulunmaktadır ki bu da oldukça olumlu bir gelişmedir. Yıllık bal ve balmumu üretimi, 2000 yılı üretim değerleri ve fiyatlarıyla, ulusal ekonomimize 140 katrilyon TL civarında bir katkı sağlamıştır. Kovan başına bal üretimi artırılarak bu katkı 2-3 kat artırılabilir. Arıcılığın bitkisel üretime olan katkıları da dikkate alındığında bu faaliyetin ulusal ekonomiye olan toplam katkısının 500 katrilyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Arıcılığa doğru bir şekilde başlamak arıcılığın birinci önemli kuralıdır. Arıcılığa yeni başlayan bir kişi, birinci yılda 5-10 arasında koloniye sahip olmalı ve tecrübeli bir arıcı ile birlikte çalışarak birinci yılını bilgi ve tecrübe kazanma yılı olarak geçirmelidir.

BAŞKANIN UYARISI

Fidan Aydın, Tunceli dağlarında Türkiye’nin ilk organik bal üretimini yapan Tunceli Girişimci İş Kadınları Derneği (TUNGİŞKAD) Başkanıdır. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de üretilen ballarda kullanılan bal mumlarının yüzde 99’unun organik olmadığını ve içinde naftalin, parafin ve antibiyotik ilaçlar kullanıldığını düzenlediği basın toplantısı ile açıklamada bulundu. Aydın, balın belli bir zümrenin, cebinde para olanın tüketeceği bir ürün olmaması gerektiğini belirtip “Organik bal girdisi çok yüksek. Sıradan ballarda kullanılan mumların kilo fiyatı 12 lira iken bizin yurtdışından organik mumları 60 liraya getiriyoruz. Umuyorum ki bakanlık bize kolaylıklar sağlar ve biz de Türkiye’de bu balı herkesin yiyebileceği bütçe ile tüketiciye ulaştırma şansına sahip oluruz” diyerek durumu özetlemişti. Fidan hanımında belirttiği gibi şu anda Türkiye’de çok az organik bal üretimi var. Köylerde teknik yöntemlerle üretilmeyen balların tahlil edilmesi halinde içinde naftalin, parafin ve antibiyotik ilaçların olduğu tespit edilmektedir. Bunun sebebi ise Türkiye’de organik mumun olmayışı ve yüzde 99’unda naftalin, parafin ve antibiyotik ilaçlar içermesidir.

FİŞ İSTEMEYİ UNUTMAYIN

Son yıllarda internet üzerinden bal satışının yaygın olarak yapıldığını ve bu konuda dikkatli olmanızı tavsiye ederim. İnternet üzerinden yaptığınız alışverişlerinizde fiş istemeyi sakın unutmayın. Üründen fiş talep etmeniz hukuki anlamda tedbirinizi de aldığınızı gösterir. Sağlığınızda görülebilecek herhangi bir olumsuz belirti sonrasında gerekli satış bilgileri ve elinizdeki fişle üreticiyi yetkili makamlara şikâyet edebilirsiniz. Üreticinin satış sırasında fiş vermemesi kaçak mal sattığını ve devletten vergi kaçırdığını gösterir. Aldığınız ürünle birlikte çocuklarınıza naftalin, parafin veya antibiyotik ilaçları da yediriyor olabilirsiniz. Geleceğimizi daha sağlıklı nesillere bırakmak adına doğru ürünü fişiyle birlikte almalısınız.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli