DOLAR 34,1657 0.08%
EURO 38,2175 -0.21%
ALTIN 2.917,95-0,51
BITCOIN 2243358-0.16157%
İzmir
30°

AÇIK

05:27

SABAHA KALAN SÜRE

133 okunma

Türk Dünyasının başı sağolsun

ABONE OL
18/01/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnanın, elim bir türlü Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın
öldüğünü yazmak istemiyor.
O, Kıbrıs Türk’ünün babası idi.
O, Kıbrıs Türk’ünün davasının usta avukatı idi.
O, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu idi.
Velhasıl O, tanrı tarafından, Kıbrıs Türkleri’ne gönderilen en büyük armağandı.
Rauf Denktaş, belki cismen ölmüştür, ancak fikren ebediyen her Türk’ün kalbinde yaşayacaktır. Daha önce de yazdığım gibi, ben Rauf Denktaş’ı ilk defa Temmuz 1965’te Ankara’da tanıdım. 1965 yazında, Deniz Harp Okulu’nun Heybeli Ada’daki Deniz Lisesi’ne girmek için Kıbrıs’tan Ankara’ya gittim; okulun açılmasına epey zaman olduğu için yaz dönemini yeğenim Ekrem Bey’in yanında Ankara’da kalmam gerekti. Bu süre içerisinde temmuz ayının günlerinden bir gün, Denktaş Bey’i Dörtyol Küçükesat’taki bir petrol bayiinden arabasına (beyaz kaplumbağa Volkswagen) benzin alırken gördüm, hemen yanına gidip hoş geldiniz deyip, elini öptüm. Kendisi New York’tan, Birleşmiş Milletler görüşmelerinden Ankara’ya yeni dönmüştü.

SÜRGÜN HAYATI

O yıllarda Ankara’da ailesi ile sürgünde yaşıyordu. Kıbrıs’a gelmesi Papaz Makaryos yönetimince yasaklanmıştı. 1965’in bütün yaz boyunca, Küçükesat Ankara, Esat Caddesi’ndeki apartmanın zemin katındaki dairelerine, hemen hemen her gün gitmişimdir. O tarihten bugüne Denktaş ve ailesini 46/47 yıldan
beri tanıma şerefine nail oldum. Denktaş için şöyle diyebilirim, Kıbrıs Davası yüzünden, belki de ailesi ve çocukları ile istediği gibi ne ilgilenebildi ne de yaşayabildi. Bu süre içerisinde altı çocuğundan üçünü kaybetti. Ölen çocuğunun bir tanesinin cenazesinde bile bulunamadı. Neden mi? Öyle acılı bir günde bile, Kıbrıs müzakerelerinden dolayı yurdundan çok uzaklardaydı. Bu acı haberi
ancak çocuğunun defininden sonra, geç haber alabilmişti, çünkü o
günlerdeki iletişim olanakları bugünkü gibi değildi. Rauf Denktaş, aslında çok çok iyi bir avukattı. Eğer, Kıbrıs Sorunu ile ilgilenmeyip de mesleğini yapmış olsaydı, inanılmaz derecede zengin olabilirdi. Ama onun gözünde yalnızca Türklük ve vatan mücadelesi vardı. Son nefesine kadar kalbi Türklük, KKTC, egemenlik ve anavatan Türkiye için attı. Rauf Denktaş KKT Cumhuriyeti gemisinin kaptanıydı. KKTC halkına KKTC gemisini bırakıp giderken bundan sonra nereye gideceğimizin rotasını, pusulasını ve yol haritasını bırakmıştır. Önümüzde nerelerde kayalık olduğunu, ne zaman, nerede fırtına kopacağını KKTC Gemisinin Kaptanı Rauf Denktaş, bunları hep yazıp önümüze koyup aramızdan öyle ayrılmıştır. Eğer, bıraktığı rotadan saparsak sonumuzun Girit faciası gibi olacağını da söylemiştir. Bundan sonra yapacağımız onun çizdiği yoldan sağa sola sapmadan, Anavatan Türkiye ile beraberce hedefimize gitmektir. “Babamız Sayın Rauf Denktaş tekrardan huzurunda ant içeriz ki,
Kıbrıs’ı Rum’a – Yunan’a Girit yaptırmayacağız”. Türk dünyasının başı
sağ olsun; yattığın yer nur olsun sevgili Babamız.

    En az 10 karakter gerekli