DOLAR 33,1068 0.21%
EURO 36,2477 0.51%
ALTIN 2.608,22-0,50
BITCOIN 2134409-0.36615%
İzmir
37°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

189 okunma

Türkiye’nin Balkan politikası; Barış, istikrar ve dostluk

ABONE OL
21/02/2013 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bakent1Balkanlarda yeniden bir çatışmaya girilmemesi için Türk diplomasisi olarak çok büyük çabalar sarf ediyoruz. Sayın Bakanımız Sırplar ile Boşnakları barıştırdı. Orada üçlü bir organizasyon devam ediyor. Belli aralıklarla toplanıyor. Balkanların barış ve istikrar içinde olması için Türkiye olarak elimizden geleni ilgiyi gösteriyoruz.

 

 

Başkent Gündemi’nin bu haftaki konuğu Ankara Milletvekili, Dışişleri Komisyonu Üyesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Emrullah İşler. Bir dönem Başbakan Başmüşavirliği görevinde bulunan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı yakinen de tanıyan İşler’i “Balkan Günlüğü Gazetesi” olarak makamında ziyaret ettik.

 

İlk olarak İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan bahsedelim… Bu teşkilat ne yapar?

Teşkilat olarak konferanslar düzenliyoruz. Uluslararası bir organız. Konferanslarımız yılda 1 defa yapılıyor. 2012 yılı başında Endonezya’da yapıldı. 2013 yılında da Ocak ayında Sudan’ın başkenti Hartum’da yapıldı. Türkiye’nin uluslararası arenada vermek istediği mesajları bu toplantılarda verebilmek ve sonuç bildirgesine koyabilmek için için Dışişleri ile irtibatlı hareket ediyoruz, görüş alıyoruz. Bu görüş çerçevesinde 2012 sonuç bildirgemizde özellikle Batı Trakya ve 12 adalardaki Müslüman Türk azınlığın sorunlarını dile getirmiş ve sonuç bildirgesine koymuştuk. Bu ilk defa daha öncede belirttiğim gibi 2012 yılında Endonezya’nın Palembang şehrinde toplanan bildiride gündeme geldi. İkinci olarak bu sene Hartum’da dile getirdik bu Batı Trakya ve 12 adalarda yaşayan azınlığı sorunlarını dile getiriyoruz hem siyasi hem hukuk işleri komitesinde ele alınıyor. Oranın belgelerine giriyor ardından da konferansın sonuç bildirgesine giriyor. Bu sayede ilk defa uluslararası bir belgede Batı Trakya Türkleri ve 12 Adadaki Müslüman Türk azınlıkların durumu gündeme gelmiş oldu.

BALKAN BAHARI UZAK İHTİMAL

Ortadoğu’da yaşanan “Arap Baharı”  gibi bir  “Balkan Baharı”da yaşanır mı sizce…

Arap Baharı’nın çok uzun yıllara dayanan bir geçmişi var. Arap ülkeleri 1950-1960-1970’lı yıllarda sömürge yönetimlerinden kurtuldular. Yaklaşık 50-60 yıldır bağımsız olarak yaşıyorlar. Fakat bu ülkelerde demokrasiye o zaman geçilmediği için, tek adam yönetimin olduğu yönetimler oldu, diktatörlükler ortaya çıktı, geri kalmışlık, fakirlik… Dolayısıyla bütün bunlar, devrimlerin en büyük sebebidir. 21.Yüzyılda küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Artık dünya küçük bir köy haline geldi. Dolayısıyla herkes her şeyden her an haberdar olabilmelidir. İnternet çağında yaşıyoruz. Uydu kanallarına ulaşmak, sosyal medya aracılığıyla dünyanın dört bir yanıyla iletişim sağlamak artık çok kolay. Dolayısıyla bunlarında bu devrimlerde çok büyük bir etkisi olduğunu, etkin bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. İlk olarak Tunus’ta başladı ardından Mısır’a sıçradı Libya, Suriye, Yemen… Dolayısıyla diktatörlükler son buldu. Suriye’de hala sıkıntı devam ediyor, iç savaş sürüyor benim kanaatim bu dalga tek yönetimlerini ya da dikta yönetimlerinin olduğu diğer ülkelerde zamanla sıçrayacağı yönünde bu yine Ortadoğu bölgesinde olabilir başka bölgelerde de olabilir. Dolayısıyla ben 21.yüzyılın demokrasinin ön planda tutulan bir çağ olacağını düşünüyorum artık halklarda kendi haklarını biliyorlar. Diğer dünya ile de etkileşim içinde oldukları için ister istemez tabiî ki bir etkilenme yaşayacaktır.

 

Balkanlarda yakın zamanda yaşanan bir kara leke var. Bir soykırım. Son zamanlarda bu bölge yine ısınmaya başladı, Sizce bu bölgede bir kaynaşma olabilir mi?

Balkanlarda yeniden bir çatışmaya girilmemesi için Türk diplomasisi olarak çok büyük çabalar sarf ediyoruz. Sayın Bakanımız Sırplar ile Boşnakları barıştırdı. Orada üçlü bir organizasyon devam ediyor. Belli aralıklarla toplanıyor. Balkanların barış ve istikrar içinde olması için Türkiye olarak elimizden geleni ilgiyi gösteriyoruz. Orada taraflar 1990’lı yıllarda olan çatışma ortamına girmezler. Bizim temennimizde, çabalarımızda bu yönde. Ama tabiî ki dış politika, uluslararası gelişmeler dinamik bir yapıya sahip ama benim tahminin geçmişte yaşanan acılar herkesin hafızasında kötü bir anı olarak kalır ve tekerrür etmemesi için herkes üzerine düşeni yapar diye düşünüyorum. Bizimde aktif politikamızın buna olumlu yönde yansıyacağını düşünüyorum.

SIFIR SORUN ESAS

Ortadoğu’da barış sürecine katkıda bulunmaya çalışıyoruz? Bu esnada Balkanlar’da bir karışıklık çıkması durumunda iki tarafa yetebilecek miyiz?

Bizim kimseye abilik yapma gibi bir politikamız yok. Bizim dış politikamız barış, istikrar ve dostluk üzerine. Bunu sadece kendimiz için değil bütün bölgeler için istiyoruz. Bu nedenle sıfır sorun dedik. Bu bir iyi niyet temennisidir. İnsanın olduğu yerde muhakkak sorun vardır. İnsanın kendisi başlı başına bir sorundur. Dolayısıyla sıfır sorun çözüm odaklı bir politikanın dışa yansımasıdır, açılımıdır. Aslında sıfır sorun “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünün başka bir şekilde ifadesidir. Bu nedenle bir samimi olarak barışı istikrarı ve huzuru istiyoruz. Bunu yaparken de birilerine abilik yapalım birilerine tepeden bakalım öyle bir niyetimiz kesinlikle yoktur. Ama biz herkesle yoğun bir işbirliği, dayanışma içinde olalım diyoruz. Aynı AB ülkeleri içinde vizeler nasıl kalkmış ise; sorunlar nasıl çözülmüş ise veya üstü örtülmüş ise aynı bizde Balkanlar’da yapabiliriz. Kafkaslarda yapabiliriz. Ortadoğu’da yapabiliriz. Taraflar işbirliği için ellerini uzatır ise o zaman işbirliği gerçekleşir diye düşünüyorum. Bunun olmaması için bir sebep yok en güzel örneği AB. AB, ülkeleri 1.ve 2. Dünya Savaşı yapan ülkeler bunlar. Dolayısıyla bunlar kendi aralarındaki sorunu çözüp bir birlik kurabiliyor, kendi aralarında serbest dolaşabiliyorlarsa, bütün ürünler mallar serbest dolaşımla gümrük sıfırlamışsa; aynı şekilde bu Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’da da yapılabilir diye düşünüyorum. Şunu tekrar belirtmek istiyorum bizim amacımız bir abilik yapma değil barışa istikrara katkı sağlamak bunu yakın çevremizde tesis etmedir.

Sayın Başbakana yakın isimlerdensiniz. Başbakanın Balkanlar’a bakış açısı nasıl?

Başbakanımız dış politikamızın mimarıdır. Başkanımız talimat veriri ve politika şekillenir. Mutlaka bakanların, milletvekillerinin rolü vardır ama belirli ilkeler vardır ve o ilkeler doğrultusunda hareket edilir. Başbakanımız Balkanlar’da huzur ve refah ortamının oluşması, devam etmesi için talimat veriyor sayın bakanımızda gerekli politikaları üretip gerekli girişimlerde bulunuyor. Sayın başbakan o ülkelerden bakanlar geldiğinde mutlaka kabul eder, görüşür. Dolayısıyla başbakanımızın bakışı bizim dış politikamızı oluşturuyor. Şunu da belirtmek istiyorum Balkanlara farklı bakış, Kafkaslara farklı bakış, Ortadoğu’ya farklı bakış söz konusu değil. Genel politikamız barış, huzur ve istikrar. Bu çerçevede iş birliği olsun ticaret olsun ülkeler arasında alış-veriş olsun sınırlar kalksın geçişler olsun. Şu anda 65 in üzerinde ülke ile vizeleri kaldırdık. Bütün ülkelerle ticaretimizi geliştiriyoruz. AB’deki krize rağmen  2012 yılında ihracatımız 152 milyara ulaştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli