Görev yaptığı yerden izin alarak anaokulunda öğrenim gören oğlunu görmeye gelir. Öğretmenler sürpriz olsun diye oğlunun gözlerini bağlarlar ve ondan gelenin kim olduğunu bilmesini isterler. Elleriyle gelenin kim olduğunu bilmesi istenir. Çocuk gözleri kapalı bir şekilde elleriyle dokunarak ve sarılarak tanımaya çalışır. Gözleri kapalı şekilde sarılarak tanımaya çalışır. Ve sonunda gözleri açılarak uzun zamandır göremediği babasını görünce “babaaaa” diye çığlık atar… Bu görüşmeden kısa bir süre sonra babası şehit olur… Ve küçük oğul bu defa sevinçten değil acıdan “babaaa” diye çığlık atar. Babasını bir daha göremeyecek, sarılamayacaktır. Babası ve oğlu artık birlikte bir şey yapamayacaktır…
***
Aziz Nesin “Tarih yeniden yazılmalıdır; insanları yaptıklarıyla değil yapmadıklarıyla yargılayan” der. Gerçekten de insan, söyledikleri kadar söyle-ye-medikleri, yaptıkları kadar yap-a-madıklarında saklıdır.
Fatih Sultan Mehmet; Abdülhamit Han; Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk…
Yap-a-madıklarını bir bilsek düşüncelerimiz nasıl olurdu.
Tarih şimdi nasıl yazılmış olurdu!!!
***
İnternette yer alan motivasyonla ilgili video da hastanede yatan ve ölüm döşeğinde yatan 100 kişiye “hayatınızın en büyük pişmanlığı” sorulur.
Hemen hepsi, yaptıklarından değil yap-a-madıklarından pişman olduklarını söyler.
Alamadıkları risklerden, peşine düşmedikleri hayallerden…
Sevgiliye söylen-e-meyen sözlerden.
Shakespeare“En çok pişman olduğum şey pişman olacağım diye yapamadıklarımdır” der…
En büyük pişmanlık “yapamadıklarımız”
Bazıları “yapmayıp pişman olacağına yap öyle pişman ol” der.
Dostoyevski’de “Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin. Belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından” der.
Bir düşünelim yaptıklarımız mı çok yap-a-madıklarımız mı?
***
“Her şeyi zaman varken yapmak gerek, geciktirilmiş sözler, askıya alınan hayaller, ertelenmiş itiraflar, gerçekleştirilmeyen buluşmalar bir gün hepsi size pişmanlık olarak geri dönmeden önce, henüz vakit varken.” der Murathan Mungan.
Zira zamanı ve aklı doğru kullanmaktır mutluluğun anahtarı…
Cengiz Han’a atfedilen “Korkuyorsan yapma! Yapıyorsan korkma!” cümlesinde olduğu gibi korkmadan yapmak gerek belki de bazı şeyleri…
Nietzsche “Korkarak yaşayanlar hayatı yalnızca seyreder.” der
Korkumuz yüzünden bize ait olması gereken yaşamı başkalarında seyretmek en büyük hayal kırıklıklarından değil midir?
Hz Ömer “Dört şey geri dönmez”; söylenen söz, atılan ok, geçmiş hayat ve kaçırılmış fırsat” derken haksız mı? Hz Ebubekir’in dediği gibi “Fırsatlar da bulutlar gibi, çabucak geçer gider.” neticede, tutamazsın.
Bir düşünelim
Korkarak yapmadıklarımız mı çok? yaparak korkmadıklarımız mı?
***
Tarih boyunca şehidi çok olan bir milletiz.
Belkide Tarihin en uzun beş yılını yaşayan Gara şehitlerimiz başta olmak üzere ismini sayamayacağımız sayısız tüm şehitlerimiz yapması gerekenleri yaptılar.
Yapması gerekenleri yaptıkları için bizim ailemizle vakit geçirmek gibi yaptığımız şeyleri yapamayacaklar…
Bizlerde “Yatandaş” değil “vatandaş” olarak yapmamız gerekenleri yap-a-mazsak;
tüm şehitlerimizin vebali üzerimizde olacaktır.
Bir düşünelim “vatanını en çok seven işini en iyi yapan” şiarında olduğu gibi,
yapmamız gerekenleri en iyi biçimde yapan vatandaşlar mıyız? Yoksa yatandaş mı?
***
Ez cümle,
Biz yaptıklarımız mı? Yap-a-madıklarımız mıyız?
Ve en önemlisi nasıl bir pişmanlık içindeyiz?
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce