DOLAR 32,7070 0.11%
EURO 35,4511 -0.03%
ALTIN 2.480,27-1,23
BITCOIN 1844262-1.02213%
İzmir
37°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

119 okunma

Vahşi ve sahtekâr

ABONE OL
23/09/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsan hakları, demokrasi, hukuk vs. gibi önemli  kavram ve değerlerini sürekli kullanan teröristler Hakkari’de bir minibüse yönelik mayınlı saldırıda geçmişte olduğu gibi, biri 3 yaşında bebek olmak üzere 9 köylüyü öldürdüler. Saldırıyı askere yüklemek isteyen terör örgütü PKK’nın olay yerine asker çantası bıraktığı dinlemeye takılan KCK’lının telefon talimatıyla ortaya çıktı.(Her olayın suçunu askere yıkmak isteyenlerin dikkatine. Vahşetle beslenen  PKK’lı teröristler yıllardır, devletin bölgeye hizmet getirmesini engellemek için öğretmenleri-doktorları-mühendisleri öldürdüler, iş makinelerini yaktılar, petrol boru hatlarını bombaladılar. Savaş zamanında bile hastanelere, okullara saldırılmadığı, ateş açılmadığı halde, PKK terör örgütünün katilleri geçen gün de Güneydoğu’da YİBO’lara (Yatılı Bölge Okulları) saldırdılar.
YİBO’LARA SALDIRI
Çocuklarımızı yaraladılar, binaları yaktılar, yıktılar.(1) Bir Belediye Başkanı (Diyarbakır) şehirdeki abonelerin yüzde 60-70’i su  parası ödememesine rağmen yasal işlem yapmazken  1439 okulun sularını parası ödenmediği  gerekçesiyle kesmekte, öte yandan dağa çıkmak isteyen militana para verip, ülkenin askerini şehit eden bir bölücü eşkıyaya anıt mezar yaptırmakta beis görmüyor.(2) PKK’nın siyasi kanadı olan BDP ise bölgede yine çocukları kullanarak yani çocukların okula gitmelerini engelleyerek,  Serhildan’a (Sivil Ayaklanma- İtaatsizlik) giden yolu açmaya çalışıyorlar. Bunun bir adım sonrası, ilçe ilçe, il il, sivil itaatsizlik eylemleri başlatmak bu eylemleri tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yaymak, sonrasında asker ve polisle çatışmak, çok sayıda ölüme sebep olmak ve Birleşmiş Milletler barış gücünü bölgeye davet etmek ve bölünmenin kapısını aralamak!(2) Bu yöntem işin kitabına ve teorisine uygun olarak planlı hareket edildiğini, sistemli bir şekilde bilinçli bir amaca hizmet ettiklerini  gösteriyor.  Yani  “Demokratik Cumhuriyet”, “Biz Türkiye’den ayrılmak istemiyoruz” gibi  söylemler boş laftan başka bir şey değil. Her türlü düşmanlık ve hainlikle bebekleri ve masum sivilleri  hedef alan vahşi  katliamları yapıp “Halkların kardeşliği”nden bahsetmek toplumu saf yerine koymak ve oyalamaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Güya  Türkiye’nin AB üyeliğine destek için kurulan Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari başkanlığındaki Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun Diyarbakır’da ve Ankara’da  bir dizi temaslarda  bulunması kafaları bulandırdı. Çünkü bu şahsın görev aldığı her yerin akıbeti bölünmek oldu.
AHTİSAARİ’NİN MARİFETLERİ
Aşağıdaki satırları Erdal Şafak’ın Sabah gazetesindeki yazısından okuyalım; (3)
-1980’lerin sonunda o sıralar Güney Afrika’nın denetiminde olan Namibya’da patlak veren krizde görevlendirildi. Güney Afrika’ya karşı silahlı mücadele veren SWAPO örgütüyle masaya oturdu. Sonuç: Namibya, Güney Afrika’dan koparılıp bağımsız bir devlet yapıldı.
-Ahtisaari daha sonra Endonezya hükümeti ile Açe bölgesindeki ayrılıkçı “Gerakan Aceh Merdeka” örgütü arasında barış görüşmelerini yürüttü ve sonuçlandırdı. Açe şimdi kendi kendini yönetiyor. Şeriat düzeniyle.
-Kosova’da bağımsızlığını onun arabuluculuğuna borçlu. 2005’te BM tarafından Kosova’nın nihai statüsünü belirleyecek görüşmelerin koordinasyonuyla görevlendirildi. 2007’de hazırladığı raporu şu öneriyle noktaladı: “Kosova’da barış ve istikrar ancak bölgenin bağımsızlığına kavuşmasıyla mümkün olabilir.”                                                                                                                   
– Ahtisaari, Kuzey İrlanda sorununda da arabuluculuk görevi üstlendi. Ve IRA  bir açıklama yaptı: “Kuzey İrlanda’daki bankaları hedefimize aldık. Çünkü İngiliz sömürgeciliğine hizmet ediyorlar…”                                                                                                               -Bosna-Hersek’in, Kosova’nın, hatta Açe’nin kaderlerinin belirlenmesinde Ahtisaari’nin oynadığı rol hoşunuza gitmiş olabilir. Ama onun malum formülü “Bumerang” gibi dönüp bizi vurursa ne düşünürsünüz? Diyor Sn. Yazar…
Oynanan oyunu görelim ve boş laflara itibar etmeyelim. Türkiye’nin düşmanları her koldan saldırıya geçti. Yeni anayasa da bunları kesmeyecek, ne verirsen ver hep daha fazlasını  isteyeceklerdir. Bölünmek bile onlara yetmeyecek Türkiye’nin tamamını talep edeceklerdir.

Süheyl  ÇOBANOĞLU

K   A   Y   N   A   K   Ç   A…………………..:
(1)                Rıfat Serdaroğlu
(2)                Rıfat Serdaroğlu
(3)                Erdal ŞAFAK (Sabah Gazetesi)

 

 

 

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli