Sultan II. Bayezid’den sonra ise Anadolu’daki Türk beyliklerinin sona ermesi ve Harem–i Hümâyûn’un iyice kurumlaşması ile birlikte –II. Osman (1618–1622) ve Sultan Abdülmecit (1839–1861) istisna olmak üzere- padişah ve şehzadelerin eşini sadece cariyelerden seçmesi âdet haline geldi. Osmanlı sarayının cariye ihtiyacı, savaşta ele geçen esireler veya esir pazarlarından satın alınan kadın kölelerden sağlanıyordu. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Hanedan’la yakın ilişkisi olan şair Leyla Saz, hatıratında, “Bazı Çerkez kadınlarının kızlarını padişah haremi olup ihtişam ve elmaslar içinde hayat süreceğine dair ninnilerle büyüttüklerini” ifade etmişti.
AVRUPALI HAREMİ NE BİLİR?
Harem–i hümâyûn: duvarlarla çevrili; dünyanın en güzel kadınlarının padişahın gönlünü almak için birbiri ile yarıştığı, en büyük dedikodu ve entrikaların döndüğü, en acımasız cinayetlerin işlendiği bir “Altın Kafes” şeklindeki benzetmeler yıllarca her türlü yayın organlarında yer almaktadır. Bu ve benzeri tanımlamaların çoğu, Harem’i bir kez dahi görmemiş Avrupalılara aitti. Avrupalılar için Harem, esrarengiz, her zaman ilgi uyandıran ve hayalleri süsleyen bir yerdi. Üst düzey Osmanlı devlet görevlilerinin bile giremediği Harem’i Avrupalı Hıristiyanların görmesiyse hayal dahi edilemezdi. Buna rağmen, Harem’in işleyişi ile ilgili hayaller kuran Avrupalılar, Harem’le ilgili pek çok, yanlış!, bilgiyi içeren yazıları da kaleme aldılar. Örneğin, IV. Mehmet (1648–1687) döneminde İngiliz Elçiliği Kâtibi Rycaut, padişahın geceyi birlikte geçireceği cariyeyi seçmek için iki sıra hâlinde dizilmiş cariyeler arasından geçerken beğendiği güzelin önüne mendil bıraktığını söylemişti ki bu bilgi bir fanteziden öteye gidemezdi. Geçen dönem yayına giren “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin senaristlerinin İngiliz elçi kâtibi ile aynı düşünmesi oldukça üzücüdür.III. Ahmet döneminde (1703–1730) İngiltere’nin İstanbul elçisi olan Wortley Montagu’nun eşi Lady Montagu, üst düzey devlet görevlilerinin eşleriyle kurduğu ilişki nedeniyle Harem hakkında bilgi edinebilen nadir Avrupalılardandı. Lady Montagu, 10 Mart 1718 tarihli mektubunda Osmanlı padişahı II. Mustafa’nın (1695–1703) eşlerinden Hafsa Sultan’ın ağzından mendil hikâyesinin doğrusunu “Öteden beri söylenildiği üzere, padişahın hangi kızı isterse ona bir mendil attığının kesinlikle doğru olmadığını ifade etti.”şeklinde anlatmıştır.
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce