Mehmet Hasan
Almanya’da sıcak gelişmelere tanık olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. 26 Eylül’de ülkenin yakın tarihteki kaderini belirleyecek federal meclis seçimleri yapıldı. Seçimler anket sonuçlarını doğruladı; sandıktan Sosyal Demokrat Parti (SPD) birinci çıktı. 16 yıllık Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ile Bavyeralı doğal ortağı Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) ise ikinci sıraya düştü. Şimdi gözler yeni kurulacak hükümete çevrildi. Muhtemel Başbakan SPD’li Olaf Scholz’un nasıl bir kabine oluşturacağı, muhtemel koalisyon ortakları Yeşiller ve Hür Demokratlar’a (FDP) ne gibi görevler vereceği henüz bilinmiyor. Bilinen Almanya’yı önümüzdeki süreçte SPD-Yeşiller-FDP koalisyonunun yöneteceği. Ve 16 yılın sonunda Merkel’siz bir dönemin başlayacağı…
Angela Merkel, Türkiye ile iyi ilişkiler krulmasına gayret eden, ölçülü, temkinli bir siyasetçiydi. Ancak Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine de şiddetle karşı çıkıyordu. Türkiye’ye tam üyelik yerine, bazı özel yetkilerin ön görüldüğü imtiyazlı ortaklık öneriyordu. Ankara ise bu öneriyi en baştan beri reddediyor. Zira hedef AB’ye tam üyelik.
Şimdi onun yerine geçecek olan Olaf Scholz ise farklı bir siyasetçi. Duygularını çok fazla belli etmez. Dikkatli ve özenlidir. Türkiye ile ilişkilerinde SPD’nin daha önceki Başbakanı Gerhardt Schröder’in yolunda gitmesini temenni etmek isterim. Zira Schröder, Türkiye’nin AB üyeliğini tam desteklemiş, her zaman bir Türkiye dostu olduğunu ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde yakın ilişkiler kurulmasına özen göstermiştir. Scholz’un bu siyaseti sürdürmesi hem Almanya’da giderek artan Türk, Müslüman karşıtlığına set çekecek hem de Türkiye ile ilişkilerin daha sağlıklı yürümesine yol açacaktır.
Bunu neden temmenni ettiğimi merak edecek olursanız, açıklayayım; Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin iyi olması biz Avrupa’da, özellikle de Almanya’da yaşayan Türkler açısından son derece önemli. Zira iki ülkemiz var ve iki ülkemizin dost olmasını, kardeş olmasını istiyoruz. Gerilimlerin kimseye yararı yok. Üstelik artan ırkçılık en çok bizim canımızı yakıyor. Almanya’da giderek büyüyen aşırı sağcı AfD’nin gelişmesinde ne yazık ki Alman siyasilerin Türkiye ve Türkler üzerinden yürüttükleri politikaları etkili oluyor. Umarım SPD bu konuda daha duyarlı olur.
Almanya’da gündemimizdeki diğer konu da göçün 60’ıncı yılı. 1961’de imzalanan göç anlaşmasının yıl dönümü 30 Ekim. Bu tarih çok önemli. Biz de gazetemizin bu sayısında konuya özel yer ayırdık. Göç sayfamızda 60 yılın hikayesini bulacaksınız. Şimdiden keyifle okumanız dileğiyle..
Göçün atmışıncı yılı demişken, ilk gelen kahraman kuşaktan temsilciler varsa okurlarımız arasında onların ellerinden saygıyla öpüyorum. Ebediyete göçenlere de rahmet diliyorum.
Esen kalın..
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce