İflasın eşiğinde ekonomik krizden kurtulmanın yollarını arayan Yunanistan, kritik bir dönemden geçiyor. Avrupa Birliği, Yunanistan’dan ek tasarruf ve tedbir önlemleri konusunda ulusal bir uzlaşı sağlanması yönünde baskı yapıyor. Euro Bölgesi Maliye Bakanları, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu(IMF)’nin 12 milyar Euro tutarındaki kredi diliminin Yunanistan’a aktarılması için önce Yunanistan’dan tasarruf önlemleri ile özelleştirmelerden oluşan ekonomik kalkınma paketinin parlamento tarafından onaylanmasını istedi. Buna karşılık Avrupa Birliği’nin baskısını üzerinde hisseden Başbakan Papandreu, muhalefetin ve halkın büyüyen tepkisi karşısında oldukça zor durumda… Muhalefetin ve halkın tepkisini azaltmak amacı ile kabine değişikliğine giden Papandreu hükümetinin yeni maliye bakanı Evangelos Venizelos, protesto gösterilerinin devam ettiği bir ortamda tasarruf paketinde değişiklikler yapacağını açıkladı. Ama önce Papandreu, bugün parlamentonun güvenoyunu isteyecek.
İKİ YOL VAR
Böylesi karmaşık ve çalkantılı bir ortamda asıl sorulması gereken soru Yunanistan’ın bu çıkmazdan nasıl kurtulacağı… Papandreu’nun dediği gibi “İki yol var, ya iflas ya da maliyeti çok yüksek olacak kurtuluş”. Bu nedenle iktidar ve muhalefet, siyasi çıkar ve önyargıdan uzak ulusal uzlaşma sağlayarak ortak bir mücadele vermeli… Bu mücadelede Yunanistan, ek tasarruf önlemleri ve özelleştirme kapsamında diğer ülkelerin yatırımlarına da açık olmalı. Bu anlamda Yunanistan, Türkiye ile ticari ilişkilerini geliştirmekten, Türkiye’nin Yunanistan’a yatırım yapmasından korkmamalı. Türkiye, Yunanistan ile aynı boyutta olmasa da 2001 yılında derin bir ekonomik kriz yaşadı. Yunanistan ile aynı değil ancak benzer bir deneyim yaşayan Türkiye’nin, Yunanistan’a yatırım yapması her iki ülkenin ama öncelikle Yunanistan’ın çıkarına olacaktır. Artan ticaret ilişkisi ve yatırımdan doğan karşılıklı ekonomik çıkar, siyasal alandaki işbirliğini ve yakınlaşmayı da artıracaktır. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşunda da ekonomik alanda artan işbirliği ve yakınlaşmadan doğacak bütünleşmenin siyasal alana da etki edeceği inancı yatmaktadır. Bu noktadan hareketle Yunanistan ile Türkiye arasında doğrudan yatırım ve ticaret aracılığı ile uzun dönemli ve kalıcı bir işbirliği yaratmak mümkün…
KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK
Uzun lafın kısası krizi fırsata çevirmek gerek… Türk işadamlarının Yunanistan’a yapacağı yatırım iki ülkenin ticari olmakla birlikte hemen her alanda yakınlaşmasını da getirecektir. Türkiye ve Yunanistan’ın yakınlaşmasında Batı Trakya Türk Azınlığı, köprü olacaktır. Ekonomik yakınlaşma siyasi alandaki önyargıların alt edilmesine yardımcı olacak, Ege’nin iki yakasındaki Yunan ve Türk halklarının birbirlerini gerçek anlamda tanımasına izin verecektir. Aynı coğrafya üzerine benzer bir kültürü paylaşan Yunan ve Türk halkı, geçmişte acı bir deneyimle, deprem nedeni ile yakınlaşmayı bildi. Dönemin Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in çabaları ile uzun yıllardır devam eden “Donmuş sorunlar”a rağmen Yunanistan ve Türkiye, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem yaşadı. Şimdi deyim yerinde ise Yunanistan, ekonomik anlamda deprem yaşıyor. Komşu olmak yalnızca iyi günü değil kötü günü de paylaşmayı gerektirir. Ülkemizin yeniden kendi ayakları üstünde durması için ağır bir bedel ödemek durumundayız, bu bir gerçek… Ama bu yolda benzer deneyimlere sahip Türkiye’den gelecek yatırımlara kucak açmalıyız. Derin ekonomik kriz ortamında AB ve IMF’nin taleplerini ülkenin ulusal ve ekonomik bütünlüğüne bir tehdit gibi algılamaktan vazgeçmek durumundayız. Zira aksi takdirde hep birlikte ülkenin iflasını gözyaşları ve acı içerisinde izlemek durumunda kalacağız.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce