Derler ya ateş düştüğü yeri yakar diye…
Son zamanlarda, bu deyimin hissedildiği olayları yaşıyoruz.
Düşünsenize, işten çıkmışsınız, servise binip evinize gideceksiniz. Mesai arkadaşlarınızla bir yandan sohbet ederken, bir yandan evde sizi bekleyen karınız, evladınız, anneniz-babanızla yiyeceğiniz akşam yemeğini düşünüyor, diğer yandan hafta sonunun planlarını yapıyorsunuz.
Aracınız kırmızı ışıkta duruyor.
Elinizi cep telefonunuza götürdüğünüz anda bommm…
Derin bir sessizlik, karanlık…
Her şey anlamını yitiriyor…
Ne işiniz, ne eviniz, ne istikbaliniz…
Hiçbir şeyin anlamı kalmıyor.
Aslında öldüyseniz şanslısınız demektir.
Hain bir pusuda canınızı Azrail’e teslim ediyorsunuz.
Ama yaralıysanız fena…
O hain pusunun yarattığı tahribatın tarifi olamaz. Az önce sohbet ettiğiniz arkadaşınızın parçalanmış bedeniyle yan yana yatıyorsunuz.
Yanan aracın sıcaklığı, çığlıklar, kesif bir duman ve yanık kokusu sarıyor etrafınızı…
Tarifi imkansız acılar bunlar. Kul kurar kader gülermiş derler ya, işte o hesap.
Az önce aklınızdan geçen düşünceler, yaşadıklarınız yok olup gidiyor birden. Geriye bir sürü acı kalıyor.
Peki ya evdekiler? Haberi aldıklarında yaşadıkları acıyı nasıl tarif ederiz ki? Bir umut evden fırlayıp hastanelere hücum eden yüzlerce insan, belirsizlik içinde, acaba öldü mü, yaşıyor mu, yaşıyorsa durumu nasıl diye uzayıp giden sorulara cevap aramaya çalışıyorlar.
Vurulsam, kaybolsam derim/ çırılçıplak, bir kavgada/ Erkekçe olsun isterim, dostluk da düşmanlık da…
Ahmed Arif’in dizelerindeki gibi olsa keşke ama olmuyor işte.
Ne hale geldi memleket? Ne çok düşman üretmişiz etrafımızda! Üstelik hepsi de kahpe…
Yaşamları birer birer söndürürken, hiç düşünmezler bunlar da birer insandır ve yaşama hakları vardır diye.
Çocukken işitirdik; “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü…
Bugün her ne sebeple bu duruma düşmüş olursak olalım, gün birlik olma günüdür!
Hükümet şu hatayı yaptı, hep bunların suçudur deyip, yaşamaya devam etmemiz, bir adım ötemizde ölümle yüzleşmemize sebep olabilir.
Gelin bütün kinleri, nefretleri, ayrılığı-gayrılığı bir kenara bırakalım ve birbirimize eskisinden daha sıkı sarılalım.
Yaralarımızı sararken bizi paniğe, korkuya sevk etmek, nefret tohumları ekerek bizi birbirimizden koparmak isteyenlere inat hainlerin ekmeğine yağ sürmeyelim.
Ateşin düştüğü yeri yakmasına müsaade etmeyelim. Acılarımızı paylaşalım ve azaltalım.
Gün kenetlenme günü, zaman birlik zamanıdır vesselam…
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce