DOLAR 34,2452 0.28%
EURO 37,6376 -0.37%
ALTIN 2.921,730,22
BITCOIN 21301091.54831%
İzmir
31°

AÇIK

18:47

AKŞAMA KALAN SÜRE

124 okunma

Druças ve Batı Trakya

ABONE OL
02/09/2020 12:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

hulyaŞu ülkemiz yetkililerini anlamakta çoğu zaman zorlanıyorum ve şaşkınlığımı da sık sık sizlerle paylaşıyorum.

 

 

 

 

İşte size bir örnek daha… Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Druças’ın, Real News gazetesine yaptığı son açıklamalar…
Gazeteci Druças’a, “Sayın Erdoğan’ın istediği gibi, Trakya’daki azınlık konularını görüşüyor musunuz?” sorusunu yöneltiyor. Bakan Vekilinin verdiği yanıt ise çok net: “Bu hükümet, Yunan vatandaşlarını ilgilendiren konuları hiçbir yabancı hükümetle görüşmez. Herkes istediğini söyleyebilir. Biz böyle bir diyaloğa girmeyiz. Derin bir demokratik gelenek ve insani değerlere ve insan haklarına saygısı olan bir ülkeyiz.”
Batı Trakya’daki azınlık konusunu iç mesele olarak nitelendiren ve bu konunun ikili görüşmelere dahil edilmesini kesin kes reddeden bir düşünce yapısına sahip olan Druças’ın aynı ropörtajda, Türkiye’nin AB yükümlülükleri çerçevesinde “Türkiye’deki Yunan azınlığının ve patrikhanenin haklarına saygı göstermesini” şart koşması ise gözden kaçmıyor.
Druças, daha önce Eleftherotipia gazetesine verdiği özel demeçte de benzer görüşleri dile getirmişti. Türkiye’deki Yunan azınlığın haklarına, İstanbul’daki patrikhanenin haklarına tam saygı istiyordu.
Peki, bir taraftan kendi ülkenizdeki azınlıkları ve sorunlarını tamamıyle kendi iç meseleniz olarak göreceksiniz, ama bunun karşılığında karşı ülkeden taleplerde bulunacaksınız. Sizce bu riyakarlık değil midir?
Geçmiş politikalar içerisinde yoğrulmuş bir Yunanlı politikacıdan bunları duysaydık şaşırmazdık… Ama yeni nesil politikacılardan, üstelik köklü bir eğitim almış, Batılı bir yaşam biçiminden gelen bir politikacının farklı bir düşünce yapısı içerisinde olmasını bekliyorsunuz. Papandreu’nun neredeyse görevi teslim alır almaz İstanbul’a yaptığı ziyaret, “yeni bir dönem” konusunda umutlandırmıştı çoğumuzu. Ama görünen o ki, Türk – Yunan ilişkileri, başta AB süreci olmak üzere, siyasi konjonktürün etkisinden kurtulamayacak.
10-11 Aralık’ta Brüksel’de gerçekleşecek AB zirvesinde, Türkiye’nin limanlarını Rumlara açmasına ilişkin “Ek Protokol” ele alınacak. Türkiye’nin AB üyelik sürecinin değerlendirileceği bu zirve toplantısında, Atina ve Lefkoşa, AB’ye Türkiye ilişkiler konusunda bir “yol haritası” kabul ettirme çabasındalar.
Atina ve Lefkoşa, görünen o ki, müzakere sürecinin kesilmesinden yana değiller. Ancak Türkiye – AB müzakere sürecini Kıbrıs sorunuyla ilişkilendirme çabası içerisindeler. Yani müzakere sürecinin, Kıbrıs sorunu konusunda Türkiye’nin atacağı adımlara göre ilerlemesini istiyorlar.
Durum böyle olunca da, Atina – Ankara arasındaki ılık rüzgarın yönü ve şiddeti de değişiveriyor.
AB üyelerini bile izlediği azınlık politikası ile çoğu zaman şaşkınlığa uğratan Yunanistan’ın, bu konuya daha sağduyulu yaklaşmasını beklerdim.
Batı Trakya Türkleri Yunan vatandaşı olarak tabii ki Yunanistan’ın bir parçası. Ancak uluslararası bir sözleşmeyle kaderleri belirlenen bu insanların kaderini tayinde Atina tek söz sahibi değil.
Batı Trakya Türkleri’nin tek isteği, tüm diğer Yunan vatandaşları ile aynı muameleye tabi olmak. Aynı fırsatlardan, aynı haklardan yararlanmak.
Yunanistan’ın demokratik bir geleneğe sahip olduğunu iddia eden Druças’ın, bu söylemin gerçeklerle örtüşmediğini bilmesi lazım.

 

Yazar:
Hülya Emin
Haber Kaynağı:
Gündem Gazetesi

 

 

 


 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP