Ekim Devrimi, başka bir değişle Bolşevik İhtilali ile kurulan SSCB, başta Rusya merkezli olmak üzere tüm Türkistan’ı ve Baltık ülkelerinden üçünü içine alan devlet idi. Proleterya diktatörlüğünün uygulandığı ender ülkelerdendi. Soğuk savaş sürecinde Amerika’nın karşısındaki güç konumunda idi. 1985 yılında Gorbaçov iktidarından sonra başlayan Glasnost ve Perestroyka ile başlayıp 6 yıl süren reformların ardından 1991 yılının sonunda Sovyetler Birliği resmen dağıldı ve tüm ülkeler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu devletlerin bağımsızlarını ilan etmeleri bir anda mı oldu peki. Tabii ki hayır. SSCB yukarıda da belirttiğimiz gibi fiili olarak 1991 de dağıldı. Ancak bu dağılma süreci 1991’den uzun yıllar önce başladı. Yukarıda soğuk savaş döneminde Amerika’nın karsısında bir güç konumunda olduğunu belirtmiştik. Bundan çekinen ABD bu birliği dağıtıp rakip bir güç konumundan çıkarmayı amaçladı. Adolf Hitler zamanında radyo vardı ve Hitler bunun sayesinde gidemediği göremediği yerlerde dahi propagandasını yapıyordu. ABD’de bunun gibi SSBC yi rakip konumundan çıkarmak için televizyonu kullandı. Bu dağılmadan uzun zaman sonra bir yetkilini yaptığı açıklamada; SSCB’yi dağıtmak için ABD den sürekli bir para akışının sağlandığı ve bu paralarla televizyonlarda yeni yeni programların yapıldığını. İnsanların düşünmesini, gerçeklerin farkına varmalarını engelleyecek yayınların yaptırıldığını ve bu sayede uyuyan bir millet yaratıldığını söylemişti. Birisi uyurken elindekileri alması zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
PROGRAM ENFLASYONU
Evet… Gelelim Türkiye’ye… Elimize kumandayı alıp şöyle bir zapping yaptığınızda benimle evlen, evlenelim, öpüşelim, yemekteyiz, örgü örelim. Gibi gibi.. programlar… İnsanlarımız bunlarla gerçek hayatı karıştırıyor… Kurmaca olduğunun farkında değil tüm bunların… Birisi bitmeden diğeri başlıyor. Başka bir şey izlemek istiyorsun aynından diğer kanalda da var veya farklı bir bir uyku hapı. Evet toplum gerek dizilerle gerekse de gündüz kuşağındaki programlarla uyutuluyor… Dikkat ederseniz. yayın akışları öylesine dikkatle hazırlanıyor ki; gündüz kadınları, akşama doğru çocukları, akşamda tüm aileyi esir ediyor aptal kutuya.. Lakin kutunun aptal olduğunun kimse farkında değil. Onlarla yatıp onlarla kalkar olduk toplum olarak. Çay sohbetlerimizin konusu konu-komşu-eş-dost iken akşam izlenen dizi olmuş durumda. Kanser gibi galiba bu tedavisi olmayan ve gün geçtikçe daha vahim bir hal alan bir virüse dönüşüyor durum… Ki yapılmak istenen de zaten bu… Düşünmeyen…Sanal alemde yaşayan.. Bir toplum… Düşünmeyin… Biz sizin yerinize düşünürüz… Diyorlar…
İbrahim ACAR
iba_rts@hotmail.com
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce